Güncelleme Tarihi:
Ladino, flamenko, Anadolu ezgileri... Artık ‘Yasmin Levy müziği’ diye bir şey var. Dünya müziklerinin senteziyle kendi içindeki yolculuğu anlatan Yasmin Levy, yeniden düzenlediği ‘Firuze’ ve ‘Sevda’ gibi şarkılarla dinleyenleri etkiliyor. Kökleri Ege’ye uzanan İsrailli şarkıcı Levy ile caz festivali nedeniyle geldiği Antalya’da buluşup söyleştik. Sırada başka bir Türkçe şarkı olup olmadığını sorunca, ‘Gülü Susuz Seni Aşksız Bırakmam’ şarkısının melodisini mırıldandı. Sahnedeki melankolik halinin aksine sıcak ve neşeli olan Levy, özel yaşamından yeni albüm ve konserlere, yakın dönem planlarını Hürriyet’e anlattı.
Seferad şarkıları, Arjantin’in tangosu, Flamenko ve Latin ezgileri... Ama genel anlamda benim için müzik, ‘tutku ve keder’ demek. Şarkı söylemeye başlayınca kendiliğinden hüzne doğru kayıyorum. İnsanlar bana ‘mutsuzluğun kraliçesi’ diyorlar. Ben bunu duyunca çok mutlu oluyorum. İşte bu benim, diyorum.
Müzik sanki ruhunuzda, damarlarınızda var gibi.
Hani ilham derler ya. Bugüne kadar neredeyse hiçbir şeyi ben çağırmadım. Müzik bana kendi isteğiyle geliyor. Şimdi sizinle konuşurken bile melodiler ve notalar bir arı gibi aklımın içinde dolaşıyor. Bu kontrol edilebilir bir şey değil. Onları yakalamam ve şarkı olarak dışarı çıkarmam gerekiyor. Hislerimle ilgili söylediklerim şov değil. Ruhumun en derininde duyduğum hislerden bahsediyorum.
Sanırım Türk olduğum için böyle hissediyorum. Türkçe konuşmasam da ailemin kökleri İzmir ve Manisa’ya dayanıyor. Babamın doğup büyüdüğü bu coğrafyaya ve insanlarına karşı çok derinden, yoğun bir sevgi duyuyorum. Bazen şarkıcı olduğumu unutuyorum. Ailemi görmeye memlekete gelmiş gibi hissediyorum. Ne zaman davet edilsem koşulları önemsemeden kabul ediyorum. Bunu bir efor sarf ederek değil, burada olmak istediğim için yapıyorum. Hayatım boyunca da müziğimi dinlemek isteyenler olduğu sürece, politikayı ve başka hiçbir sorunu dert etmeden gelmeye devam edeceğim.
Evet en Türkçesi oydu. Söylediğim o şarkıların hepsi bana öneri olarak geldi. İnsanlar bana o şarkıları göndererek “Bu şarkılarda acı var. Mutlaka söylemelisin” dediler. Söyledim, harika oldu. Firuze çok büyük bir şarkı. Hayatım boyunca 90 civarında müzisyenle çalıştım. Şu anda biliyorum ki grubum dünyanın en iyi müzisyenlerinden oluşuyor. Sadece bir kez en az onun kadar iyi bir grupla, Libertad’ı hazırlarken İstanbul’da karşılaştım. Dinleyince şok olmuştum. Hayatımda hiç benzerini görmediğim için yıllarca onlardan bahsettim. Hiç yapılamayacağını düşündüğüm ses geçişlerini yapabiliyorlardı. Şimdi adlarını anımsamıyorum ama yıllar sonra bile onlara büyük bir hayranlık duyduğumu hatırlıyorum.
ŞARKILAR TÜRKÇE MELODİLERE SAHİP OLACAK
Yeni bir albüm çıkaracak mısınız?
Benim yine aklımda Türkçe şarkılar var. Ama en etkileyici olanını seçip söylemeliyim. Şu anda birkaç Türkçe şarkı üzerinde çalışıyorum. İster Firuze gibi halihazırda tamamlanmış bir şarkı seçeyim, ister kendimiz üretelim, şarkılar her şartta Türkçe melodilere sahip olacak.
Yeni bir konser planı var mı?
İstanbul’da halka açık, ücretsiz bir konser vermeyi planlıyorum. Daha önce orada verdiğim bir konserde insanlardan bilet ücreti olarak çok yüksek miktarda para alındığını öğrendim. Bu benim kararım değildi. Öğrenince çok üzüldüm ve çok kızdım. Ben dünyaca ünlü bir sanatçıyım diye insanlar beni dinleyebilmek için çok fazla para ödememeli. Bu doğru bir şey değil. Yaradan bana bu yeteneği insanlara şarkı söylemem için verdi. Bunu suistimal edemem. Zengin olmayanların beni dinleyemeyecek olması çok saçma.
ANTALYA’YI GÖRÜNCE BÜYÜLENDİM
Akra Caz Festivali kapsamında bir bahar konseriyle Antalya’da olmak nasıl hissettiriyor?
Daha önce İstanbul’da, Bodrum’da, Ankara’da konserlere çıktım. Antalya’yı görünce büyülendim. Kenti çok kapsamlı görme şansım olmasa da çok beğendim. Buraya geldiğimde fotoğraf ve video çektip eşime gönderdim. Manzarayı görünce çok beğendi ve “Gelecek tatilimiz Antalya’da olsun” dedi. Çocuklarımızla, bu kez hiçbir şey düşünmeden sadece tatil yapmak için Antalya’ya geleceğiz. Daha önce Türkiye’ye geldiler ama Antalya’yı görmediler.