Güncelleme Tarihi:
YEŞİLÇAM’ın ‘dört yapraklı yoncası’ diye bilinen Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın ve Fatma Girik’in dikeni olduğunu söyleyen efsane ‘vamp kadın’ Suzan Avcı, bu festivalde aldığı ilk Altın Portakal’ın çok gecikmiş bir ödül olduğunu dile getirdi. Oyunculuk hayatı Hürriyet gazetesinde gördüğü bir ilanla başlayan, Yeşilçam’ın en parlak döneminin gişe rekorları kıran melodramlarında sarışın ‘vamp kadın’ rolleriyle efsaneleşen Suzan Avcı bu yıl hayatının ilk Altın Portakal’ını aldı. 367 filmde oynayan Suzan Avcı’nın sanat hayatı aslında tiyatroyla başladı. Toto Karaca tiyatrosunda oyunculuğa başlayıp Yeşilçam’ın aranılan kadınlarından biri haline gelen ve ünlü yönetmen Elia Kazan’ı reddeden tek kadın olarak tarihe geçen Suzan Avcı’yla yaptığımız sohbette film gibi geçen Yeşilçam yıllarına döndük.
Sizi herkes Yeşilçam’ın ‘entrikalı vamp kadın’ rollerinin vazgeçilmez ismi olarak tanıdı. Yarattığınız kimliğin dezavantajlarını yaşadığınızda, “Bir kere de ‘iyi kadın’ı oynasaydım” dediğiniz oldu mu?
367 filmde oynadım. Bunların neredeyse hepsi vamp kadın rolleriydi. İyi kadını oynasaydım diye hiç demedim. Çünkü en başta bir iki tane iyi kız rolüne girdim. Gözüne visin sıkıyorlar, oturuyorsun, ağlıyorsun. Çok sıkıcıydı, hiç sevmedim. “Ben Neriman Köksal’ın yerini alacağım” dedim ve aldım.
Sizden sonraki oyunculara baktığınızda “Benim yerimi aldı” dediğiniz bir oyuncu var mı?
Biri çıksın istiyorum ben de. Ama olmuyor işte. Yeşilçam’ın ruhu kalmadı. Bugün ruhsuz diziler moda oldu. Şimdikiler hoca tutup diksiyon dersleri alıyorlar. Oysa biz hepimiz büyük bir aşkla çalıştık, oynadık. Filmlerime bakıyorum. Hepsinde ayrı bir şey yapmışım, kendimi hiç tekrarlamamışım. Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit için hep “Yeşilçam’ın 4 yoncası” derler. İşte onların aralarındaki diken de bendim. Hepsinde ben oynuyordum. Hayatım rol icabı onları üzerek geçti.
Yeşilçam yıllarını özlüyor musunuz?
Özlüyorum tabii ki. Şimdiki düzeni sevmedim. İlkokul 5’inci sınıfı bitirip geldiğimiz Yeşilçam’a biz karşılıksız çeklere, alamadığımız ödemelere aldırmadan zor şartlara rağmen sarıldık. Oyuncu olmak istediğim için çok dayak yedim annemden. Hürriyet gazetesinde “Metin Erksan esmer bir kız arıyor” diye okudum. 13-14 yaşlarındaydım o zaman. Gittim görüştüm ve beni işe kabul ettiler. Sabah saat 7’de Cahit Irgat subay kıyafetinde beni çekime götürmek için kapıyı çaldı. Annem beni oklavayla dövdü.
Aslında siyah saçlısınız, ama saçlarınızı sarıya boyatınca Yeşilçam’da patlama yaptığınızı duyduk. Nasıl ‘vamp kadın’ oldunuz?
Kim Novak modasının olduğu yıllarda oynadığım tiyatroda beni sarışın yapmaya karar verdiler. Gala gecesi önde Adnan Menderes, Celal Bayar oturuyor olmasına rağmen bütün flaşların bana çakıldığını hissettim. Gazetelerde ismim çıktı. O zaman film teklifleri başladı ve bir anda şöhret oldum. Sarışın olmak hayatımı değiştirdi.
Zülfü Livaneli’nin yeni kitabı ‘Elia ile Yolculuk’la birlikte ünlü yönetmen Elia Kazan bir kez daha gündeme geldi. Siz Elia Kazan’ı reddeden tek kadın olarak tanınıyorsunuz.
Onu bir otelde büyük bir masada artistlerle otururken gördüm. İngilizce bilmediğim için gazeteci bir çocuk biz konuşurken mihmandarlık yaptı. “Tiyatromda oynayacaksın, otelimde yatacaksın. Yemeni, içmeni, ihtiyaçlarını karşılayacağım” dedi. Annem ve çocuğum için bana para da ödemesi gerektiğini söyledim. “Sizinle yarın görüşelim” dedi. Ertesi gün gitmedim. 4-5 yıl sonra yeniden Türkiye’ye geldiğinde aklını yine bana taktı. Esmer bir resmimi görüp “Bunu istiyorum” demiş. Yine konuştuk ve ben yine aynı şeyi söyledim. “Ben Japonya’ya gitsem ve ‘gel’ desem sorgusuz sualsiz gelirler. Sen niye böyle yapıyorsun?” dedi. ‘Gelmem’ dedim.
Açılış gecesinde Antalya Film Festivali Onur Ödülü’nü alınca ne hissettiniz?
İlk defa Altın Portakal alıyorum. Geç kalmış bir hikaye benim için. O gençlikte lazım insana. Yaptıklarının takdir edilmesini o yıllarda daha çok istiyor insan. Fikret Hakan ve Sevda Alkor’la Erzurum’da oynadığımız Paydos filmindeki oyunculuğumla bu ödülü beklemiştim. Gelmedi ama şimdi nasip oldu.
Antalya sizin için ne ifade ediyor?
Antalya’yı çok seviyorum. Buradaki halk iyi bir şeyler yaptığınızı size o kadar güzel gösteriyor ki. İnsanların “İyi ki ölmeden seni gördüm” dediğini ben burada duydum. Ama Ulusal Film Kategorisi devam etmeliydi. Çünkü Yeşilçam burada bu ödüllerle başladı.