Güncelleme Tarihi:
SADECE Turizm’den yıl bazında elde ettiğimiz mevcut gelire odaklanarak belki de çok daha fazlasını kazanma şansını kaçırdığımızı mı düşünüyoruz? Eğer öyle bir düşünceye sahip isek yeniden bir durum değerlendirmesi yapmaya ihtiyacımız var demektir.
Turizmin Başkenti Antalya’da yirmi yılı aşkın bir süredir yıldızı her ne olursa olsun hemen hemen tüm işletmelerde bir şekilde “HER ŞEY DAHİL” sistemini uygulayarak turizm yapmaya devam ediyoruz. Bizi turist sayısı anlamında dünya altıncılığına taşıyan başarıyı da zaten bu sayede elde ettik. Ancak turizmden elde ettiğimiz gelirin aynı başarı düzeyinde olamadığını da yine yıllardır hep birlikte yaşayarak görmedik mi ?!
Özellikle uzun bir mücadelenin sonucunda ivmelendirdiğimiz “ÜRÜN/HİZMET KALİTEMİZ” ekseninde de Akdeniz çanağındaki zorlu rakiplerimize göre elde ettiğimiz avantajı ise bir fiyat ivmelenmesine ise ne yazık ki dönüştüremedik.
Satış fiyatlarımız yıllardır “KALİTELİ HİZMET” başarımıza parelel bir gelişmeyi istenilen düzeyde gösteremeyerek hep en makul seviyede (hak ettiğimiz noktada değil) kalmaya devam etti. Jeopolitik konumumuzun ve markalaşma anlamında çabalarımızın yetersizliğinin elbette rakiplerimiz karşısında bizi bir ölçüde engellediğini de ister istemez kabul etmek durumundayız.
Turizm dünyasında “HER ŞEY DAHİL” sistemini Turizmin Başkenti Antalya’dan daha iyi uygulayabilen bir başka turizm kenti olmadığına dair herhangi bir şüphe duyanımız var mı?
Zaten bu yüzden sıkıntılı dönemler dışında hep tercih edilen bir destinasyon olmadık mı ?
Bu yüzden Antalya'mız için yakın bir gelecekte 20-25 milyon turist hedefini koymadık mı ?
“HER ŞEY DAHİL” sistemini turizm hareketimiz için adeta vazgeçemeyeceğimiz tek seçenek haline getiren bir kazanç döngüsü ile zaman zaman dillendirdiğimiz türlü yakınmalara rağmen değişime ciddi anlamda pek ihtiyaç duymadık.
Şimdilerde hep söylediğimiz üzere tüm dünya ile birlikte sıkıntılıyız ve sadece çarkı bir şekilde çevirebilmenin derdindeyiz. Böylesi bir sarmalda ebette mevcut üzerinden yürüyerek alabileceğimiz en iyi sonuçlara odaklanmamız çok doğal. Ancak her ne kadar geç kalmış olsak da turizm hareketimizi konaklama ünitelerinde yoğunlaşan sıkışıklığından kurtararak bölgelerimizle entegrasyonunu daha etkin bir biçimde sağlayabilme sürecini de bir şekilde mutlaka başlatmamız gerektiğini unutmamalıyız. Turizmin sadece ( 3S ) den ibaret olmadığını şartlar ne olursa olsun artık bir an önce görmemiz gerekiyor.
Turizmde tüm paydaşların her katmanda çok daha etkin rol almasını sağlayacak adımları mutlaka atarak yeni ve çağdaş bir turizm kimliği oluşturmalıyız. Atacağımız bu cesaretli adımlar ile elde edeceğimiz yeni kazanımların bizi, hep özlemle dile getirdiğimiz “NİTELİKLİ TURİZM” anlayışına götüreceğine dair asla kuşku duymayalım.
Sadece “Nitelikli Turizm” sayesinde ideal bir turizm barışı ve bütünlüğü sağlayarak ürünlerimizi hak ettiği değerden pazarlarken aynı zamanda dünya insanının Antalya’mızın eşsiz tarihi dokusuna ve kültürel değerlerine olan ilgisini arzu ettiğimiz düzeyde arttırabiliriz.
Böylesi bir açılımın turizm hareketimizin yeni kazanç kaynakları ile tanışmasına ve güçlenmesine çok önemli katkılar yapacağına olan inancımız tamdır.
Her köşesi ayrı bir tarih kokan güzeller güzeli Antalya’mızı sadece ( 3S ) turizminden ibaret görmek ise ona yapılabilecek en büyük haksızlık olacaktır.
Evet güzel kentimizin “HİZMET KALİTESİ” başarısını “TEK DÜZE” turizm kıskacından bir şekilde kurtararak mutlaka taçlandırmalıyız. Hiç şüphe yok ki bizi bu günlere taşıyan başarılı hamlelerimiz bundan böyle artık zamanının geldiğine inandığımız tüm yeni hamlelerimizin teminatı olacaktır.