Güncelleme Tarihi:
ANTALYA’nın Konyaaltı ilçesinde yeni bir antik yerleşim daha gün ışığına çıkıyor. Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gül Işın başkanlığındaki öğrenciler Hurma Mahallesi’nin Domuzağılı denilen bölgesinde antik bir çiftlik yerleşimini araştırıyor. Antalya Arkeoloji Müzesi denetiminde yapılan araştırmalarda antik yerleşimin nekropol (mezarlık) alanındaki lahitlerin çevre temizliği yapıldı, vahşi doğanın içindeki kalıntıların etrafı açıldı.
ÜÇ BOYUTLU MODELLEME
Fotoğrafları çekilen, uydu görüntüleri alınan lahitlerin haritaya işleme, üç boyutlu modelleme ve çizim çalışmaları sürüyor. Nevzat Çevik başkanlığında yürütülen Beydağları yüzey araştırmaları esnasında 1994 yılında tespit edilen antik çiftlik yerleşiminde, daha önce kayda geçirilen 10 lahdin yanı sıra 5 yeni lahit daha saptandı. Nekropol bölgesindeki tespit ve kayıt çalışmalarının bitiminin ardından doğu tarafındaki yerleşim bölgesine geçileceği belirtildi.
MÜZE’DEN İZİN ÇIKTI
Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gül Işın, Domuzağılı’nda arkeolojik alan çalışmalarının başladığını belirterek ayrıntıları şöyle anlattı: “Yakın çevremizde özellikle öğrencilerimizi işin içine katacak ve duyarlılık kazandıracak birtakım işler yapmayı arzu ediyoruz. Boğaçay’da küçük bir yerleşim var. Esasında turizme yönelik bir yer değil ama kültürel mirasın korunması adına çok önemli. Çünkü çok yakınımızda ve şehirle iç içe geçmiş bir değerimiz. Fakat çok ihmal etmişiz, unutmuşuz. Duyarlılık göstererek bu alanı incelemeye aldık. Önce Müze Müdürlüğü’müzle iletişime geçip burada bir çalışma yapmak istedik. Bu talebimiz olumlu karşılanınca Müzeler Genel Müdürlüğü’ne yazı yazdık. Hemen izin çıktı. Konyaaltı Belediyesi’ni inceleme çalışmalarımıza verdiği desteğe teşekkür için ziyaret ettik. Bu belgeleme faaliyetlerinden de bahsettik. Onlar da destek olabileceklerini söylediler.”
KAÇAKÇILARIN UĞRAK YERİ OLMUŞTU
"Akdeniz Üniversitesi’ndeki final sınavları bittikten sonra öğrencilerimizle ekip olarak araştırmalar için alana girdik. Şu anda mevcut kültürel mirası belgelemeye yönelik bir çalışma yürütüyoruz. Daha önce 90’lı yıllarda Nevzat Çevik’in çalışmaları sırasında bölgede bir envanter çıkarılmış. Ama yıllar içinde bu tarihi alan herkesin unuttuğu, kaçakçıların uğrak yeri olan bir yer haline dönüşmüş. Biz unutmuşuz, ihmal etimişiz ama kaçakçılar unutmamış. İsmi yok, lokalizasyonu da yapılamamış bir yer. Aslında bölgedeki bahçe sahipleri çok bilinçli. Onlar kendi güçleri yettiğinde bölgeyi korumaya çalışıyorlar ama bu yeterli gelmiyordu. Şimdi burada biraz daha detaylı bir inceleme yapmak üzere işe koyulduk. Böylesi önemli bir arkeolojik alan yok olmadan tam bir belgeleme yapalım istiyoruz.”
TESCİL SINIRINDA TAŞ OCAĞI
Koruma Kurulu tarafından tescillenmiş bir alan olmasına rağmen hemen yanında bir taş ocağının tescil sınırının içerisine girdiğini ifade eden Prof. Dr. Işın, “Hacısekiler köyünün karşısına denk düşüyor. Kazı yapmayı planladığımız yer, taş ocaklarına girmeden hemen önce dağa sınır alanın denize bakan ucu. Orada belki de tarihte kutsal olarak kullanılmış bir mağara var. Mağara ağzına bir yüksek gerilim hattı yerleştirilmiş. Biz burayı yeniden gözlem altına alalım dedik. Çok da güzel ve Roma dönemine ait çok değerli eserler var. Bolca 3’üncü yüzyıl lahitleri var. Birinin üzerindeki kabartmalar çok önemli olduğu için daha önce Müze Müdürlüğü görevlilerince Antalya Müzesi’ne getirildi. Bu eser, Hurma bölgesinin Boğaçay’a bakan ve Düzyaka Dağı’nın yamacına kadar uzanan cehhesinde bulunmuştu. Ona çok benzer bir eser şimdi Antalya Müzesi bahçesinde çok güzel bir eser olarak görülüyor” dedi.
YAZITLAR OKUNACAK, SONDAJ YAPILACAK
Birkaç yeni yazıt olduğunu, Eski Çağ Tarihi’nden epigrafi hocalarıyla da yazıtları birlikte okumak üzere görüştüklerine değinen Gül Işın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Attalia’ya mı yoksa Termessos’a mı bağlı bir yer mi olduğuna ve bölgenin özelliklerine dair bilgiler edineceğiz. Bölgedeki mağaranın, diğer bulgulara kıyasla daha eski döneme ait olduğunu belgeleyebiliyoruz. Orada da bir sondaj çalışması gerçekleştirmek istiyoruz. Onun da başvurusunu yaptık. Kültürel miras yok olmadan korumaya alınsın ve herkes gelip görebilsin diye düşündük. Her eseri tarihçesi ve niteliğiyle daha iyi göstereceğiz. Çevreleme yapıp bilgilendireme levhası yerleştireceğiz. Alanın fiili anlamda da koruma altında olmasını sağlayacağız.”