KENTİ YAŞAYAN OLUN KENTTE YAŞAYAN DEĞİL

Güncelleme Tarihi:

KENTİ YAŞAYAN OLUN KENTTE YAŞAYAN DEĞİL
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 04, 2021 08:50

Dünyanın sayılı kelebek zengini ülkeleri içinde (dikkatinizi çekerim; ülke diyorum, şehir değil) 183 adet kelebekle yer alan Antalya’nın neden bir kelebek parkı yok? Neden, çocuklarımıza kelebek park gezdirmek için Konya’ya götürmek zorundayız? Zor şeyler mi, bunları yapmak? HAYIR! 

Haberin Devamı

DENİZ, KUM, GÜNEŞ...
Antalya denilince akla gelenler; deniz, kum, güneş olmuş yıllar yılı. E oluşmuş algıyı değiştirmek bir hayli zaman alıyor elbet... Uzun yıllar sadece resort turizmi yapılıyor oluşunun yarattığı ticaret hacmi ve bu hacimden kent merkezimizin ve köylerimizin pay alması da bu algı sebebiyle bi hayli düşük elbette. Sorun her şey dahil sistemi dendi yıllarca, ben bu düşünceye şiddetle karşı çıkanlardanım. Kent cazibesi olduğu sürece, turisti otelde bağlasan durmaz. Hep bunu gördüm ve söyledim. O nedenle, var olan kent cazibesini anlatamama, gösterememe sorununu, tamamıyla ‘her şey dahil sistemi’nin üzerine yıkmak kadar görüş açısını kısıtlayan ve çözümü geciktiren bir başka şey daha görmedim. 

MUTLULUĞU BAŞKA YERDE ARAMAYIN
‘Buldukça bunuyorsun’ sözünü büyüklerimden çok duydum... Antalya, çok varlıklı ve zaman zaman elindeki ile ne yapacağını bilemiyor. Kimi zaman harcanan bütçe ve karşılığında alınan etki yani fayda maliyet dengesinde sınıfta kalan etkinlikler, işler yapılıyor. Bazen de, varlık içinde yokluk çekiyor bu kent... 
Denizimiz temiz ve anlı şanlı Akdeniz, sahillerimiz, kum, çakıl vb. her tür güzellikle bezeli, güneş desen en fazla mesaiyi bizim kentte yapıyor... Bunlar zaten var ve Antalya turizmi, bu üçlünün ekmeğini çok yemiş ve uzun yıllar da yiyeceğe benziyor. (her ne kadar; Akdeniz’e dökülen Düden Çayı’nı kirletmek için el ele vermiş bir kitle olsa da!!! şimdilik bu durum böyle...) Bu anlı şanlı Akdeniz’den veya da Likya Yolu’ndan ne kadar faydalanıyoruz? Kaçınız, kaç kilometresini bilir ya da yürüdü? Yaylarımızın ne kadar kıymetini biliyoruz? İçindeki endemikleri ne kadar koruyoruz? Dünyanın sayılı kelebek zengini ülkeleri içinde (dikkatinizi çekerim; ülke diyorum, şehir değil) 183 adet kelebekle yer alan Antalya’nın neden bir kelebek parkı yok? Neden, çocuklarımıza kelebek park gezdirmek için Konya’da Selçuk Belediyesi’nin sahip olduğu kelebek parka götürmek zorundayız? Zor şeyler mi, bunları yapmak? HAYIR!! Hiç değil... 
1. Kafa yoracak, vizyonu olan bi insan ve ekip
2. Bütçe
3. Kentin bunu istemesi ve sahiplenmesi gerekli.
Kent sahiplenmez ise, yapılan çoğu şeyin çöp olduğuna bir çok defa şahit oldum. 
İç misafirin önemini yıllardır her mikrofon uzatıldığında dile getirdim, dilim döndüğünce anlattım.
Bakınız, bir kentte yaşayan insanlar, o kenti öncelikli tanımalı; üzerinde oturduğu hazinenin ne denli büyük olduğunu bilmeli, gezmeli, öğrenmeli, test etmeli. Sonra dış misafir; yabancı ve yerli turiste anlatmalıyız. Bu kente eğitim için gelmiş öğrencilerimizi de bu kentin sahibi ve tanıtımı için birer görüllü olarak görüyorum. Kentin yaşayanı, o kentin sokaklarında geziyor, dağlarında yürüyor, restaurantlarında yemek yiyorsa işte o kenti tanıtmak da o derece kolay olacaktır. Her kentli, tanıtım elçisi, her ev turizm danışma ofisi gibi olur o zaman. Düşünebiliyor musunuz ahengi? İşte o zaman, tadından yenmez!...
Mutluluğu başka yerde aramayın, sahip olduğumuz hazineyi anlatmanın, tanıtmanın yolu; öncelikle, o kentte yaşayanların, kenti yaşayanlar olmasından geçer. Net!
Otel sahibi olup sokakta yürümeyen, sokak lezzetlerini bilmeyen, yerel yemek kültüründen bir haber olursanız olmaz. Ekmeğini yediğiniz kenti yaşayınız, yaşarsanız ister istemez sahiplenirsiniz zaten.

Haberin Devamı

İSTANBUL’DAN ANTALYA’YI GÖSTERDİK
‘İstanbul’dan, Ankara’dan Antalya görünmüyor ‘diyen insanlarla çok karşılaştım. Doğruluk payı oldukça yüksek bu sözün. Biz kendi kendimize çalıp oynuyoruz çoğu zaman. Sınırsız denilebilecek imkân ve varlığa sahip Antalya, kesinlikle daha iyisini hak ediyor. Antalya’nın yerel lezzetlerini Şef Mehmet Akdağ yorumu ile İstanbul’da, Gastro Show fuarında hummalı bir hazırlık sonrası özel bir sunumla, seçkin davetlilerle buluşturduk. Çok güzel ve özel geri dönüşler hem organizasyon sırasında hem sonrasında aldık almaya devam ediyoruz. Sahip olduğumuz eşsiz hazineden birisi de Antalya lezzetleri ve bunu anlatmanın en iyi yolu elbette ki, iyi temsilciler ile bu lezzetleri pişirmek ve sunmak. Antalya Tanıtım Vakfı’nın bu ve bunun gibi özenli faaliyetleri devam edecek.
Sevgiyle Kalın.

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!