Güncelleme Tarihi:
TMMOB Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi, 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü etkinlikleri çerçevesinde Antalya Kültür Sanat Oditoryumu’nda ‘Antalya’nın Planlama Birikimi ve Antalya’da Planlamanın Geleceği’ başlıklı bir panel düzenledi. Panelde konuşan Şehir Plancıları Odası Şube Başkanı Ebru Manavoğlu, doğal, tarihi ve kültürel bakımdan zengin bir turizm kenti olan Antalya’nın Türkiye’deki kentleşme sürecinden en fazla etkilenen illerin arasında yer aldığını belirtti. Türkiye’de nüfus artış hızı ortalamasının binde 5.5 olduğunu dile getiren Manavoğlu, Antalya’da ise bu artışın 2020 yılında binde 14.6’ye ulaştığını kaydetti.
KENT VİZYONU BELİRLENSİN
Artan nüfusun konforlu yaşamasına olanak sağlayacak ulaşım, çevre ve yeşil alan stratejilerine, daha güvenli barınma ve çalışma alanlarına, kentsel dönüşüm stratejilerine, afet risklerini en aza indirgeyecek politikalara ve katılımcı yönetim anlayışına ihtiyaç bulunduğunu söyleyen Manavoğlu, “Antalya sürdürülebilir bir şehir olmak istiyorsa bir kent vizyonunun hazırlanması gerekiyor. Bu vizyonla hemen hemen her sektöre dokunan uzun dönemli kentsel değişim hedefleri belirlemeli ve eylem programları oluşturmalı. Bu süreçte halk desteğini sağlamalı ve sivil enerjiyi harekete geçirmeli. Farklı bakış açılarını bir araya getirmeli ve akademi, iş dünyası, sivil toplum, kamu kurumlarıyla birlikte düşünmeliyiz” dedi.
BİR YOL HARİTASI GEREKİYOR
Antalya’da yaşanan hızlı kentleşmenin beraberinde yapılaşma sorunları yarattığını hatırlatan Manavoğlu, şöyle konuştu: “Caddelerimizde, sokaklarımızda, yaşadığımız kamusal alanlarda zamanla görsel ve estetik bakımdan birtakım olumsuz koşullar oluştu. Görsel ve estetik anlamda bu olumsuzlukların giderilmesi için Antalya’da ‘kent estetiği’ kavramının tartışılmasına ihtiyaç var. Sorunların tespit edilmesi, ilkesel kararların alınması, kentteki sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, üniversiteler ve ilgili tüm kurum ve kuruluşların katılımıyla yol haritasının oluşturulması çok önemli.”
YEŞİL ALANLAR İÇİN REHBER
Pandeminin kentsel yaşam alışkanlarını değiştirdiğini vurgulayan Manavoğlu, “Pandeminin Antalya’da en önemli yansımalarını yeşil alanların kullanımında ve bu alanlara olan ihtiyacın artmasında gördük. Yeşil alan varlığı ve kalitesini artırmamız gerekiyor. Yeşil alanların günümüz ihtiyaçlarına yönelik tasarlanması ve bir sistem dahilinde planlanması lazım. Antalya’nın yeşil alanlarına yönelik strateji rehberleri hazırlanmalıdır. İklimsel konfora, hava koridorlarına olanak sağlayacak açık ve yeşil alan sistemleri oluşturulmalı” diye konuştu.
AFETLER İÇİN ETKİLİ ÇÖZÜM
Manavoğlu şunları söyledi: “Günü kurtaran kısa vadeli çözümler değil, Antalya’yı afetler karşısında dirençli kılmayı hedefleyen tutarlı, kalıcı, sürdürülebilir ve bütüncül çözümler üretilmeli. Parsel bazlı, noktasal çözümler yerine, alanın bütününü hedef alan ve somut kamusal amaçlı ihtiyaçlara çözüm üretmeyi hedefleyerek kapsamlı çözümler geliştirilmeli. Afetlere, plan notlarıyla yapı bazında önlem alınabilir bir sorunmuş gibi bakmak yerine, toplumun dezavantajlı gruplarını da dikkate alan bir planlama yapılmalı.”
TOPLUM YARARINA PLANLAMA
“Kent halkına yeni maliyetler getirecek konut üretim modelleri yerine, kamu desteği sunulmalı. Kapsamlı altyapı ve analiz çalışmaları yapılmadan, mülkiyet verileri dikkate alınmadan planlar üzerinde değişiklik öngören kararlar alınmalı. Afet odaklı planlama politikalarının ekonomik ve sosyal yıkıma yol açmaması için yalnızca mülk sahiplerini değil, toplumun tüm kesimlerini kapsaması gerektiğini belirtmek isteriz.”