Güncelleme Tarihi:
İRAN’da yaşanan kadın hakları protestolarına ses veren makas eylemleriyle Altın Portakal’ın en ses getiren gösterimlerinden birine imza atan ‘Narperi’nin Bileziği’ film ekibinin yönetmeni Jale İncekol, 20 kadının üretirken yaşadıkları değişim yolculuğunu beyazperdeye taşırken yaşadıklarını Hürriyet’e anlattı.
MUCİZEVİ DÖNÜŞÜM HİKAYELERİ
Daha önce çektiği iki gerçek hikâyenin kahramanlarının bu filme ilham verdiğini söyleyen İncekol, kendisini karar verip kameranın kayıt tuşuna basmaya iten duyguyu şöyle özetledi: “Dedim ki bunlar olağanüstü mucizevi dönüşüm hikâyeleri. Beni büyülediği gibi herkesi de büyüleyecek hikâyeler. Dedim ki bu sefer hikâyenin oyun kurucusu ben olayım, hayali kurgusal bir atölye oluşturalım ve burada gönüllü öğretmenler kadınlara el sanatlarıyla ilgili eğitimler versinler. Bu projeyi kafamda oluşturduğumda bir kooperatif kurup şehirden öğretmenlerin köydeki kadınlara eğitim vermelerini sağlamalıyız ve bu arada onlardaki değişimi gözlemlemeliyim ve bu değişimlere kendim de konuk olmalıyım diye düşündüm.”
ÖNCE TANIŞTIK, SONRA MOTOR DEDİK
“Öğretmenlerle görüştük, köydeki kadınlar evlerinde kullanmadıkları, çeyizlerinden kalan oyaları, dantelleri, örtüleri kullansınlar ve bunlardan yeni bir ürün oluştursunlar istedik. Sıfır maliyetle, hiç para vermeden, yıllar önce yapılmış o çok kıymetli ürünlerin duvara asılan bir nazarlığa veya boyna takılan bir şans kuşuna dönüşmesi bana çok anlamlı geldi. Eğitmenler üç ay boyunca Bozkurt Kadın Kooparatifi üyelerine kurduğumuz bu atölyede eğitimler verdiler ve 3 ay boyunda öğretmenlerden eğitim alan üyeler ürünleri oluşturdular. Üyeler bu çalışmaları yaparken ben de üç ay boyunda onlarla beraber atölyedeydim. Bu süre içerisinde kadınlarla beraber çok yakın bağlar kurduk ve birbirimizi tanıdık. Bu sayede projeye başlayıp motor dediğimizde, hiç kimsenin kafasında bir soru işareti veya çekingenlik yoktu.”
ANTALYA’DA SİNEMA RUHU
Sinema çekimlerinde Antalya Film Ekibi ile çalışmaktan duyduğu mutluluğu ifade eden yönetmen İncekol, “Çekimden montaja bu işin burada da yapılabileceğini gösterdi bana Doğacan Aktaş, yani AFE. Yani ben burada son derece donanımlı, işini seven, işini çok iyi yapan ve bunun için çaba gösteren bir ekiple çalışıyorum. Bundan önce birlikte 3 proje yaptık şimdi 4’üncü projeyi yapıyoruz. Ben bu işlere devam ettiğim müddetçe onlarla çalışacağım. Bu kadar net çünkü hem bana çok iyi geldiler hem de birbirimizden çok şey öğreniyoruz. Her sabah herkesin birbirine sarılmasıyla başlıyor iş. İşin ritüeli bu. Birbirinizin kalp atışını duyarak güne başlıyoruz” diye konuştu.
YAZMALARI ÇIKARIP SAÇLARINI KESTİLER
Filmin Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde gösterildiği gün sahnede yaptıkları saç kesme eyleminin ortaya çıkış öyküsünden ise şu sözlerle bahsetti: “Bu sadece sahnede yapılmış bir eylemden ibaret değil bu, bu aslında bir hayata bakış açısı. Oynadıkları filmi görmek için köylerinden festivale gelen kadınların sahnede yazmalarını çıkarıp İran’daki hemcinslerine destek olmak için saçlarını kesmeleri çok kıymetliydi. Birlik olduğumuzu hissederek yaptığımız bu eylem hepimizi çok duygulandırdı.”
KADINLAR İŞİN LOKOMOTİFİYDİ
Antalya Film Ekibi’nin (AFE) kurucusu Doğacan Aktaş, kadın emeğini öne çıkarmak üzere çıktıkları yolu şöyle anlattı: “İki güçlü kadının neler yaptığını görmek ve onlarla beraber bu yola şahit olmaktan Antalya Film Ekibi olarak gurur duyuyoruz. Çünkü gerçekten çok zor. Türkiye’de film yapmak erkek olarak zor, kadın olarak inanılmaz zor, çok daha zor. Ve bunları başarabiliyor olmaları, böyle konuları çekebiliyor ve cesaret edebiliyor olmaları gerçekten çok ilham verici.”