Güncelleme Tarihi:
SON yıllarda başta küresel ısınma olmak üzere Göller Bölgesi ve yer altı su kaynakları, vahşi sulama yöntemleri, kaçak sondajlar, kaynaklarını besleyen dağlardaki maden ocakları ve kaynak derelerine su akışını engelleyen gölet projeleri nedeniyle hızla su kaybı yaşıyor. Flamingoların en önemli uğrak yerlerinden biri olan Göller Bölgesi’nde yaşanan kuraklık ve değişen yağış rejimi nedeniyle sulak alanlarımızı bir bir kaybediyoruz. Raporlar, Türkiye’nin göllerinden yarıdan fazlasını kaybettiğini ortaya koyuyor. Uzmanlar, bölgedeki göllerin kuruması ve susuzluğun en önemli sebebi olarak ise yasal ve yasal olmayan kuyu sondajlarını gösteriyor. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Başkanı ve Süleyman Demirel Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi emekli öğretim üyesi Doç. Dr. Erol Kesici, yaşamının 50 yılını Türkiye’nin göllerini araştırmaya adamış bir bilim insanı olarak, adım adım yaklaşan büyük tehlikeyi gözler önüne seriyor.
HER BAHÇEDE AÇILDI
Pandemi döneminde önlenemez biçimde çoğalan kuyuların ve yapay göletlerin, göllerde ve yeraltı sularındaki azalmaya domino etkisi yaptığının altını çizen Kesici, sodyum sülfat çıkarılması amacıyla oluşturulan kurutma havuzlarının da bunda etkisi olduğunu kaydetti. Erol Kesici, “Salgın döneminde daha kontrolsüz ortam oluştuğu için kaçak kuyular mantar gibi türedi. Göllerin etrafında çok sayıda resmi veya resmi olmayan kaçak kuyular var. Her bahçede bir kuyu açıldı, denetlenemedi. Bilinçsiz su kullanımı yüzünden göllerimiz birer birer kuruyor. Yapay göletler de sulak alanların beslenmesini engelliyor. Göllerde azalan su buharlaşmayı tetikliyor ve su seviyesindeki azalma dramatik boyutlara ulaşıyor” dedi.
NE KADAR SU ÇEKTİĞİ BİLİNMİYOR
Ruhsatsız açılan haddinden fazla kuyu olduğunu belirten Kesici, “1960’lı yıllardan sonra başlayan yeraltı suyu kullanımı giderek arttı ve son yıllarda zirve yaptı. Kaynaktan su çekmek için açılan kuyuların ruhsatlandırılan kısmı var, bir de izinsiz kaçak açılan kuyular var. Göller Yöresi ve Konya havzasının kapsayan bölgede 200 bine yakın kuyudan 100 binden fazlası kaçak. Sadece Burdur Gölü çevresinde açılmış 10 binden fazla kaçak kuyu var. Kaçak işletilen kuyuların kontrolü yok. Bu kuyular, herhangi bir kontrolü olmadığı için kaynaktan ne kadar su çekiyor bilinmiyor” diye konuştu.
DENİZDE SALYA, GÖLDE YEŞİLLENME
Göller Bölgesi’nde kuruyan su kaynakları nedeniyle kuş popüasyonunun da azaldığına dikkat çeken Doç. Dr. Erol Kesici, bölgedeki son durumu şöyle özetledi: “Flamingo, angıt, kılıçgaga, mahmuzlu kız kuşu gibi 200’e yakın kuş türünün yanı sıra endemik bitki ve hayvan türlerinin de yaşadığı göllerimizde son yıllarda ciddi kuraklık yaşanıyor. Denizlerimizdeki salyalaşmanın bir benzeri yeşilleşme şeklinde göllerimizde de yaşanıyor. Biz böyle giderse, önlem almazsak içmeye su bulamayacağız. Dünyanın en çok doğal gölüne sahip olan Göller Bölgemizde çok büyük bir su krizi yaşanıyor. Biyolojik çeşitliliği yok oldu, sırada su kıtlığı var.”
YER ALTI SULARININ İFLASI DEMEK
“Her ne kadar tarımda damla sulama sistemine geçildiği söylense de Isparta, Burdur ve Antalya civarlarında yapılmış haddinden fazla gölet var. Buralar çok şiddetli kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. Çünkü bu kuyular yer altı sularımızı kirletiyor. Suların çekildiği nehrin yatağında yeri kazıp 15 metre aşağı iniliyor, 5 çakma kuyu açılıyor. Bu kuyuların 4’ünden su çıkmıyor, sadece birinden az miktarda su çıkıyor. Bu, yer altı sularının iflası demek. Orandan çıkarılan su, çok tehlikeli, alabildiğine tuzlu bir su. Tuz oranı çok yüksek olduğu için tarımsal sulama yapıldığında ürün kaybına neden olur. İçme suyu olarak da sağlıksız. Bölgede yaptığımız incelemelerde, ‘Eğer yer altı sularını bu şekilde çekmeye devam ederseniz ürün kaybını artırırsınız, hayvancılığı yok edersiniz, turizmi yok edersiniz’ diye bölge halkını uyarıyoruz.”
2023’ÜN KAYNAĞINI KULLANIYORUZ
Son yıllarda Devlet Su İşleri’nin (DSİ) veri paylaşımına kapılarını kapattığına dikkat çeken Kesici, şöyle bilgi verdi: “Geçmiş yıllarda çeşitli sebepler sonucunda bozulmuş olan sulak alanların rehabilitasyonu ve restorasyon çalışmaları yapılıyordu. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün koordineli olarak yapılan çalışmalar neticesinde bazı sulak alanlar kurumaktan kurtulmuş ve eski ekosistemine kavuşmuştu. O dönemde talep ettiğimiz veriler bizimle paylaşılıyordu. Ama şu anda DSİ’nin eski çalışma sistemini göremiyoruz. Türkiye 2023’te su fakiri olacak. NASA’nın verileri bunu gösteriyor. Şimdiden 2023 yılının kaynaklarını kullandığımızın farkında olalım. O zaman geldiğinde elinizde hiç kaynak olmayacak.”
BU SU HİÇ BİTMEYECEK SANDIK
Giderek daha çok suya ihtiyaç duyulacağı uyarısı yapan Kesici, “Kuraklık önümüzdeki yıllarda başımıza büyük sorunlar açacak. Biz suyu hiç bitmeyecek bir kaynak gibi gördük. En büyük yanılgımız bu. Su azaldıkça panik oluşuyor ve su kullanımı katlanarak artıyor. Milyonlarca yılda oluşan bu göllerin beslenmesine engel olmamak gerekiyor. İşte doğal göllerimizi böyle tüketiyoruz. “Türkiye’de son 60 yılda 300’e yakın irili ufaklı doğal gölün yüzde 60’ı kurudu. Eğirdir, Beyşehir, Akşehir, Acıgöl, Eber derken giderek kuraklığa mahkum oluyoruz” dedi.
KEŞKE BİZİ DİNLESELERDİ!
Kesici, su tasarrufu değil, acilen su seferberliği yapılması gerektiği ve mutlaka su kanunu çıkarılması gerektiğini söyleyerek, “Plan olmayınca doğal döngü bozuluyor. Düzgün bir tarım ve sulama politikasına ihtiyacımız var. Bu sorunlar 30 yıl önce başladı ve 30 yıldır konuşuyorum. Bugün göllerimi kaybetme noktasına geldik. Bu saatten sonra, ‘kırmızı alarm’ deniyor. Keşke bizi dinleselerdi, önlem alsalardı, göllerin çoğu varlığını sürdürüyor olurdu. Yakında tarıma, içmeye, kullanmaya su bulamayacağız.”
ÇOĞU GÖLÜN YÖNETİM PLANI YOK
Su Politikaları Derneği’nin “Doğal Göller ve Sulak Alanlardaki Su Yönetimi Sorunlarımız ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporuna göre, Türkiye’nin neredeyse tüm göl alanları kirlilik nedeniyle doğal dokusunu kaybetmiş durumda. Doğal göller ve sulak alanlarda su miktarıyla beraber su kalitesi de azalıyor, ayrıca biyolojik çeşitlilik tehdit altına giriyor. Bu alanların birer yönetim planı olmaması da sorun yaratıyor. Rapora göre, tescilli 76 sulak alandan sadece 24’ünün su yönetim planı bulunuyor. Göllerin izinsiz kullanımını ve kirletilmesini önlemeye yönelik yasal düzenlemeler de yetersiz kalıyor. Uzmanlar ve sivil toplum örgütleri, su varlığına ilişkin verilerin sağlıklı bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmasını istiyor.
DÜNYA HARİKASINDA 16 GÖL KALDI
Burdur, Isparta, Antalya ve Denizli sınırları içindeki Göller Yöresi’nde bir zamanlar 36 göl vardı ve bölge dünyanın sayılı göller yöresinden biriydi. Son 30 yılda burada sadece 16 göl kaldı. Göl kenarlarındaki ormanlık alanlar da imar sebebiyle azaldı. Beyşehir, Burdur ve Eğirdir gölleri son 20 yıl içinde su kotu ve yüzey açısından sularının yüzde 50’sinden fazlasını kaybetti. Eğirdir Gölü kuruma periyoduna girdi. Ortalama su seviyesi 14 metreden 5-6 metreye düştü.