Güncelleme Tarihi:
Tarımın ve turizmin başkenti Antalya, her iki sektöre de zarar verecek taş ocaklarının tehdidi altında. Son yıllarda doğanın tahribatına karşı farkındalık oluşurken, tahribata karşı ciddi bir lobi faaliyeti sürdürülüyor.
Geçen hafta Manavgat’ta çevrecilerin zaferini yazmış, “Korkuteli Dereköy Mahallesi’nde açılmak istenen kömür ocağına da bir el atın” diye sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütlerine çağrıda bulunmuştum.
İşin başından beri dağa, taşa, toprağa, suya, yaşama, Korkuteli halkına sahip çıkan, onların yanında duran sivil toplum kuruluşları bir panel düzenleyerek hem kaygılarını dile getirdi hem de kamuoyu oluşturmak için iyi bir organizasyon yaptı.
‘Paranın lobisi var ama toprağın, suyun lobisi yok’ diye bilinir ama aslında onların sesi sen, ben, biziz… Biz olmalıyız…
SÖZ STK’LARDA
Şimdi sözü panelde konuşan sivil toplum kuruluşu temsilcilerine bırakıyorum:
DOĞAYI KÖMÜRE FEDA ETMELEYİM
Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik: “Antalya tarım turizm kenti, Korkuteli de bir tarım kenti. Havasıyla ve tarımıyla ön plana çıkan aynı zamanda Antalya’nın yaylası. Kömür yapılacak havzaya bakınca 19 ilçe içerisinde mevcut durumu en kötüye giden (su açısından) Korkuteli. Artık barajımız eskisi kadar su tutmuyor. İçi kum ve çakıl dolduğundan yeteri kadar su yok. Doğayı kömüre feda etmeyelim”
EN BÜYÜK SORUN TOZ
Maden Mühendisleri Odası Antalya Temsilcisi Ali Balcı: “Korkuteli Dereköy’de yapılması planlanan kömür ocağı açık işletme yöntemiyle açılacak. Açık ocak işletmeciliğinin en büyük çevresel sorunu tozdur. Bu tozla çok iyi mücadele edilmesi lazım. Şirket bununla ilgili sulama yapacağını ve bu şekilde mücadele edeceğini söylüyor. 60 ton su kullanacaklarını söylüyorlar. Ama bu yeterli olmayacaktır.”
DOĞADAN TARAFIZ
Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. Dursun Büyüktaş: “Bu işin tarafız. Tarafımız tarım topraklarının korunması, su kaynaklarının korunması, tarımsal üretimin geliştirilmesi. Enerji olmasın demiyoruz. İçinde bulunduğumuz bin yılın üç tane temel sıkıntısı var. Bir tanesi enerji, gıda ve su güvencesidir. Bizim söylediğimiz birini yaparken diğerini bozmayın.”
KÖMÜR MADENİNDEN TAMAMEN VAZGEÇİLMELİ
İl Koordinasyon Kurulu ve Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Derya Ünver: “Kömür madeni ekosistemi tamamen tahrip ediyor. Antalya’da kömür madeninin açılmasından vazgeçilmesi gerekir. Antalya tarım ve turizm başkenti diye övündüğümüz bir kent, bu kentte biz kömür madeni açmaya çalışıyoruz. Açık kömür işletmeciliği kocaman bir alan teşkil ediyor. Üzerindeki ekosistemi tamamen tahrip oluyor. Ağaç varsa ağaç kesiliyor. Tarım varsa tarım yapılamaz hale geliyor. Orada birçok canlı yaşıyor. Madenciliğin yapılması bu yaşam alanlarından gitmesi demek”
Çevre ve Ekoloji Hareketi avukatlarından Tuncay Koç: “Antalya’da en çok karşılaştığımız olay taş ve mermer ocaklarının yarattığı tahribat, buna dur denilmeli.”
Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp: “Tarım yok olursa evinize nasıl gıda götüreceksiniz. 90 milyon insanı besleyelim diyoruz. Meyvesiyle, tarımıyla, örtü altıyla Türkiye’mizi besleyelim diyoruz. Hem de kömür ocağı açalım, maden ocağı açalım diyoruz. Buradan Ankara’ya sesleniyorum. Antalya’mızı tarımda turizm bir numara yapalım. Bu tarım biz olmadığımız sürece yok olur” dedi.
Korkuteli Dereköy Muhtarı Taner Yaşa: “Halkımız kömür ocağına karşıdır. Buna izin vermeyeceğiz.”
200 YIL RUHSAT VERMEYİN
Aslında kentin en büyük mülki idare amiri de kömür gibi madenlerin çıkarılmasını karşı.
Antalya Valisi Ersin Yazıcı, Antalya Ticaret Borsası’nın düzenlediği Kent Buluşmaları’nda “Tarım ve turizm şehri Antalya’da, yani Türkiye’nin hemen her yerinde mermer, kömür gibi çok rahat bulunulabilen madenleri çok doğru bulmuyorum. Mümkün olduğunca yeni ruhsat vermiyoruz” derken, “Antalya’ya 200 yıl maden ruhsatı verilmemesi” önerisinde bulundu.
EN BÜYÜK SERMAYEMİZ DOĞAMIZ
Aynı toplantıda Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır da “Antalya’nın en büyük sermayesi doğa. Sıradan madenler için doğamızın tahrip edilmesine karşıyız. Maden yasasında Antalya bypass ediliyor, izinler Ankara’dan veriliyor. Olaya belki taş çıkarmak olarak bakılıyor ama yarattığı tahribat çok hesap edilmiyor.”
Evet aslında kentin en büyük mülki idare amirinden STK’larına, halkına, meslek örgütlerine kadar doğanın lobisi var. Umarım çıkan bu sesleri Ankara da duyar.