Güncelleme Tarihi:
TÜRK Turizminin başkenti konumunda bir kent !
Her şey dahil sisteminin dayanılmaz cazibesi ile oluşturduğu potansiyel ile turist sayısında ülkemizi dünya altıncılığına taşıyan bir kent.
Denizi, plajları, koyları ve harika konaklama tesisleriyle ilgi ve hayranlık uyandıran bir kent.
Yemede içmede en cazip fiyatlarla ürün ve hizmet yağdırarak insanları mutlu eden bir kent.
Yedi yüz bini (700 bin) bulan yatak sayısı ile bozulan arz talep dengesine rağmen işler yolunda gittiğinde tur operatörüne de otelcisine de kazandıran bir kent.
Son yıllarda giderek artan oranda personel sıkıntısı yaşanmasına rağmen çok önemli ölçüde istihdam yaratan bir kent.
Buraya kadar elbette bir sorun yok.
Ama bu büyülü kent aynı zamanda hiç şüphesiz dünyanın en önde gelen “Açık Hava müzelerinden birisi “ konumunda olan bir kent.
Peki şimdi biz bu dünya güzeli kentimizin bu özelliği ile ön plana çıktığını söyleyebilir miyiz ?
İşte tam burada durum ne yazık ki çok farklı ve bir o kadar da üzücü. Doğa, tarih ve kültür hazinesi bu kent bu eşsiz değerleri anlamında hak ettiği ilgiyi görmüyor. Bu konunun önemini vurgulamaya ve her şartta altını çizmeye bizimle aynı noktada olmayan görüşlere rağmen devam edeceğiz.
Antalya’ya gelen turist, büyük ölçüde tatil yaptığı otellerde aldığı servis ile ilgileniyor ve orada yaşadıkları onlara yetiyor. Uçaktan otele, otelden uçağa bir devinim söz konusu.
Müzeler, ören yerleri, tarihi miras, kent kültürü ve insanları bir anlamda mahsun. Bütün bunları içinden geçmekte olduğumuz zorlu süreçten dolayı elbette söylemiyoruz. Zaten süreç de sadece ülkemizi ilgilendiren bir süreç değil ve tüm dünya sonuçlarına bir şekilde katlanmaya devam ediyor.
Bu resim genel anlamda güzeller güzeli kentimizin üzücü gerçeğini yansıtan bir resim ve bizler bu resmi tartışmak zorundayız.
Antalya özelinde, “Her Şey Dahil" sistemini tartışmak ise adeta bir tabu ve bizler bunu 25 sene sonra bile tartışmaktan çekindiğimiz bir paradigma sistemin içindeyiz. Geleceğe dair herhangi bir başka projeksiyon da şimdilik gündemimizde ciddi bir biçimde yok gibi.
Hiç şüphe yok ki akıl neyi öngörüyorsa onu yapmayı tercih etmek en doğru olanı ve biz elbette bunu tartışmayacağız ; ama her bir köşesi buram buram tarih ve kültür kokan bu güzel kentin turistinin işin bu tarafıyla ilgilenmemesine daha fazla kayıtsız kalmamamız gerektiğini de mutlaka bileceğiz.
Tatil için bulundukları kentlerin tarihi ve kültürel değerleri ile gönülden ilgilenen profile sahip milyonlarca turistin varlığını biliyoruz ve o kentlere imreniyoruz. Ayrıca da böylesi bir turist profilinin oluşturduğu ekstra katma değeri kesinlikle göz ardı edemeyiz.
O halde hayatını turizmden kazanan ve sektöre gönül vermiş herkese çeşitli görevler düştüğünü görmek durumundayız.
Geçmişi başarılarla dolu Antalya Turizmi’nin geleceği adına da atılacak yeni ve kararlı adımlara olan ihtiyaca inancımız tamdır.
Heyecanımız diridir.