Güncelleme Tarihi:
ŞU ara hayvan yetiştiricileri kışı nasıl geçireceğini kara kara düşünüyor. Yanlış anlamayın kendileri için değil hayvanlarını kışın neyle besleyeceğiyle ilgili. Konu su diyeceğim ama hayvan beslenmesiyle suyun ne alakası var diyeceksiniz. Evet alakası var hem de çok var.
Tarımdaki kuraklık sorununu her fırsatta dile getiriyorum. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün kuraklık haritası da sahada gördüğümüzü bilimsel olarak ortaya koyuyor. Haritaya göre, temmuz ayında aralarında Antalya’nın da bulunduğu birçok şehir ‘olağanüstü kuraklık’ yaşayan bölgeler arasında yer aldı.
Antalya’da haziran - temmuz ayları arasında ekimi yapılan silajlık mısır kuraklıktan doğrudan etkilendi. Devlet Su İşleri’ne bağlı sulama kooperatifleri tam da mısır ekiminin yapıldığı dönemde ziraat odaları vasıtasıyla çiftçiyi uyararak tek yıllık mahsuller için sulama yapabileceği, çok yıllık bitkiler için su kısıntısına gidileceğini bildirdi. Tabii sulama birliklerinin bu kararı keyfi nedenlerle alınmış değil, su sıkıntısı nedeniyle alınmış bir karar. Ancak sonucuna bakıldığında silajlık mısır gibi birçok ürünün üretimini baltalayan bir karar.
ÜRETİCİ EKTİĞİ ÜRÜNE SU BULAMADI
Ektiği ürüne su bulamayan Antalya’nın batı ilçelerindeki üretici, bu yıl silajlık mısırda yüzde 30’un üzerinde verim kaybı yaşadı. Korkuteli, Elmalı gibi doğu ilçelerinde ise su sıkıntısını hesap eden üretici, taban suyu olmamasını da dikkate alarak silajlık mısırın ekimini bile yapmadı. Öyle ki bölgedeki silajlık mısır üretim alanı yüzde 75 oranında daraldı.
Şimdi gelelim bu işin hayvan beslenmesindeki boyutuna. Antalya, 200 bin büyükbaş, 1 milyon 500 bini aşkın küçükbaş varlığı ve yıllık 23 milyon tonun üzerinde süt üretimiyle hiç de azımsanamayacak bir hayvan varlığına ve süt üretim potansiyeline sahip. Dolayısıyla bölgenin hayvancılığını ayakta tutmak için girdilerin temini ve maliyetler çok önemli. Girdilerde de en önemli kalem tabi ki yem.
Silajlık mısır bölgede yılda iki kere ekilen ve besiciler için olmazsa olmaz bir ürün. Mısır silajı demek hayvan beslenmesinin yüzde 50’si demek. Hem ucuz hem de besin değerinin yüksek olması nedeniyle hayvanın beslenmesinde önemli bir yere sahip. Suyu bulduğu zaman birim alandan alınan verimi de yüksek bir ürün.
FİYATI 2 KAT ARTTI
Küçük aile çiftçiliğinde girdileri ne kadar kendiniz temin ederseniz o kadar ayakta kalma şansınız artar. O nedenle küçük üretici silajlık mısırını da kendi üreterek maliyetleri en alt seviyeye çekmeye çalışır. Ancak bu yıl bunu yapamayacak gibi görüyor. Dolayısıyla özellikle küçük aile çiftçisinin bu yıl hayvan yetiştirme maliyeti artacak. Tonu geçen yıl 400 TL civarında olan silajlık mısırın bu yıl ton fiyatı 700 TL’yi buldu. Verimdeki kayıp nedeniyle arzı azalacak olan ürünün fiyatı da artacaktır.
BULDUĞUMUZU YERİZ
Tarım ve Orman Bakanlığı, kuraklık nedeniyle yüzde 30 ve üzeri verim kaybı yaşayan çiftçilere destekleme ödemesi yapıyor. Buğday, arpa, nohut, mercimek, yulaf, çavdar ödeme kapsamında. Silajlık mısır da ödeme kapsamına alınıp üreticiye destek verilemez mi? Verilirse üretici zor koşullarda da olsa üretime devam eder. Yoksa ya üretimden çekilir ya da başka ürüne yönelir.
Peki hayvan yetiştiricisi ne yapsın. Hayvanı aç bırakamayacağına göre zararına beslenemeye devam edecek. Bu sürdürülebilir mi? Değil. Belki bu kışı da zararına çıkarabilir ama gelecek yıl hayvancılıktan elini eteğini çeker.
Peki tüketici ne yapar? O da alım gücü oranında bulduğunu yer.