Güncelleme Tarihi:
HAYAT gülünce güzel!
Yeğenim Sare, yıl sonu gösterisi için diline dolamış bir şarkıyı, gidiyor...
‘İstedim sokakta asık suratlı kalmasın.
Büyükler büyüdükçe asık suratlı olmasın.’
Diyor şarkının sözleri.
İnsanlar, büyüdükçe gülmeyi unutuyor. Somurtmayı öğreniyor hatta birbirine selam vermekten bile çekinir oluyor... Bunun, sosyolojik veya da hangi bilim dalını ilgilendiriyorsa o kısımlarına giremeyeceğim zira bilmediğim şeyler.
Bildiğim bir şey, daha önce bir yazımda da yazdığım gibi; gülmek, kesinlikle bulaşıcı ve çoğu ortamı yumuşatıcı etkiye sahip.
Deli, derler?
Hafif insan, derler?
Bunun da keyfi hiç bozulmuyor, derler?
İnsan biraz ağır olur, derler?... Diye mi düşündünüz(?)
Derlerse desinler.
Suratsız demelerinden iyidir:) gülün geçin.
İlk görüşte mutlaka gülümseyin.
Küçük dağları siz yaratmadınız, selam verin, alın.
Büyüdükçe unutuyoruz gülümsemeyi, hayat ağır mı geliyor ondan mıdır bilmem ama bir somurtkanlık geliyor oturuyor kimilerinin yüzüne. Hal ve tavırlar da onunla birlikte somurtuyor elbette.
Ben bunun kimi zaman coğrafya ile bir ilgisi olduğunu düşündüm. Farklı kimi coğrafyalarda selam vermeyene acayip bakarlar. Kimi coğrafyada selam verene acayip bakarlar. Çok ilginç sosyolojik bir konu bu.
Mesela, Amerika’da yolda kimi görseniz selam verirsiniz. Gülümserler size, siz de karşılık verirsiniz. Sabah koşusu yaparken, kan ter içinde sizi selamlar koşan insan, mesela. Sonra, cinsiyet fark etmez, herkes birbirine iltifat edebilir (asılmak ile karışmasın lütfen). Ama sonrasında, kadın iltifatı aldı diye adam onun peşine takılıp onu rahatsız etmez. İnsanların birbirine güzel sözler sarf etmesi, normal ve medeni kabul edilir, kaldı ki; öyledir de.
Bizim ülkemizin yaylalarında, köylerinde; yolda bekleyen, yürüyen, çobanlık yapan her kimi görürseniz, selam verir selam alırsınız mesela. Hatta durup ‘Dayı, Aba’ diyerek söze başlarsanız sohbetin tadına doyulmaz. Hatta, eve davet edilir ve vaktiniz varsa, ‘misafir, baş tacıdır’ sözüne şahit olursunuz.
HAYAT BİR GÜN, O DA BUGÜN
‘Hayat bir gün o da bugün’ sözünü çok aklımda tutmaya gayret ederim. Gerçekten de öyle.
Bana, babamın ertelediği çoğu şeyi ve şu olunca yaparım, giderim, gezerim... Türünden sözlerini hatırlatır hep ve ertelemenin çoğu zaman ‘gereksiz’ evet yanlış yazmadım, gereksiz olduğunu gösterir bana.
Bugün, dünün yarınıydı ve gerçekten de yarın ne olacağımızı bilmiyoruz.
Sevginizi göstermeyi ertelemeyin.
Fırsat var ise, gitmek istediğiniz yere gitmeyi ertelemeyin.
Aramanız gereken insanı aramayı, ertelemeyin.
Almanız gereken gönül varsa, o gönülü almayı ertelemeyin.
İyilik yapamayı, hele ki hiç ertelemeyin.
En önemlisi de;
Kendinizi ertelemeyin!
Sağlıkla Kalın.