Güncelleme Tarihi:
BUGÜNKÜ röportaj konuğum 1987 yılında kurulan Antalya Olgunlaşma Enstitüsü’nün 7 yıllık Müdürü Emine Erkal. Kaleiçi’nin mistik atmosferinde 2 katlı mütevazi enstitü binasını adımlarken çok şey öğrendim Emine Hanım’dan. 100’ün üzerinde uzman ve eğitmen Antalya, Isparta ve Burdur’da köy köy, mahalle mahalle dolaşıp çeyiz sandıklarını açtırmışlar. İçinden çıkan kültür hazineleri Yörük gelinliğinden kadın başlıklarına, oyalara ve içliklere hepsinin örneklerini alıp tek tek yeniden çalışmışlar. Bugüne kadar 40 Yörük kadın başlığı ortaya çıkarılmış. Yörük başlıklarının yanı sıra Antalya’nın kelebeklerinden esinlenerek hazırladıkları muhteşem koleksiyon görücüye çıkacağı günü bekliyor. Selçuklu erkek kıyafetleri ve Sultanahmet için işlenen puşideler de Enstitü’nün diğer çalışmaları. Kaleiçi’ne yolunuz düşerse mutlaka Olgunlaşma Ensitüsü’nü gezin, girişteki kafesinden de keçi boynuzu unuyla yapılmış enfes kurabiyeleri tadın derim
SANATÇILARI BESLİYORUZ
Çalışmalarımızla sanatçılara ilham veriyoruz. Sanatçıların bir şekilde beslenmesi lazım. İlham dediğimiz şey küçük bir noktadır. Bizim o kadar çok besin kaynağımız var ki. Burdur, Isparta, Antalya bize bağlı. Teke Yöresi okuluyuz. Bizim araştırmalarımızdan esinlenerek sanatçılar geleneği başka bir noktaya götürecek.
‘Geleneği yaşatmak’ dediniz, neler yaptınız bu konuda?
Alanında uzman çok gurur duyduğumuz bir araştırma kadromuz var. Tamamı kadın. Sanat tarihi, el sanatları, nakış-giyim uzmanlarından oluşan bir ekip, yıllardır, Antalya, Isparta ve Burdur’u köy köy, mahalle mahalle geziyor. Geleneksel kıyafetleri, takıları ve el işlerini araştırıyor. Araştırmalardan elde edilen çıktılar 16 tasarım atölyesinde takı, aksesuar, süs eşyası ve gündelik hayata uygun giyim eşyası haline getiriliyor. Modern ve gelenekseli birleştirerek ürünler üretiliyor. Şu anda 17 proje yürütüyoruz.
Ortaya çıkan malzeme nasıl işleniyor?
Araştırma ekibimizin bütün bilgilerini 16 atölyemizle paylaşıyoruz. Ortaya çıkan geleneksel araştırma bir sonraki nesle nasıl taşınır, neler tasarlayabiliriz onun derdine düşüyoruz. 16 atölyemiz de kendi alanına uygun ürününü yapıyor. Örneğin seramik bölümü seramiği yapıyor, cam bölümü cam eserler ortaya çıkarıyor, kuyum bölümü takıları tasarlıyor.
ÇOK RENKLİ BİR KÜLTÜR
Yörük kültürü çok renkli bir kültür. Yörükler tam bir doğa insanı. Doğaya karşı değil, iç içe yaşıyorlar. Belki de şu anda en ihtiyacımız olan şey. Yörük kültüründe kadın başlıkları, kadının hem statüsünü ortaya koyuyor hem de duyguyu anlatıyor. ‘Baş bağlamak’ deyimi de buradan geliyor. Örneğin ‘katar başı’ dediğimiz başlık. Yörüklerde ilk başı 14-15 yaşlarında cevval bir genç kız tutuyor. Arkadaki beyler bu genç kızı takip ediyor. Bunun sebebi dıştan gelecek tehlikeleri hissediyor olmaları. Tehlikelere karşı uyarıyor. Önemi çok büyük. Bu kızların giydiği başlık ayrı. İlk bu başlığı ortaya çıkardık. Birebir yapıp müzemize kazandırdık. Bey anası, sarı nergis kız başı, mor sümbüllü kız başı, pembe çiçekli gelin başı, Kaleiçi başı… Yörükler doğayla iç içe yaşayan insanlar. Doğadaki bitkilere göre bile başlıkları değişiyor. Bu yüzden aynı şehrin ilçelerinde bile farklı başlıklar ortaya çıkmış. Örneğin Akseki’de başlıklara kardelen işlenirken, Elmalı’da bambaşka bir çiçeğin işlendiğini görüyoruz.
DUYGULAR BAŞLIKLARDA
Başlıklar kadının duygu durumunu yansıtıyor. Örneğin üzüldüyse başlığına kırmızı acı biber işliyor Yörük kadını. Başlıklardan sonra çok farklı tekniklerle işlenen ‘bağırlık’ geleneği var. Üç eteğin içine giyiliyor. Önü kapatan bir giyecek. Bu kıyafeti de araştırıyoruz.
GELENEKSEL BEBEKLER
Bebekler, kültürü taşımanın en kolay yollarından biri. Geleceğe belki başları taşıyamayız ama bebekleri taşıyabiliriz. Bu nedenle bebek atölyesini çok önemsiyoruz. Bebeklerimiz yerli ve yabancı turistler tarafından da büyük ilgi görüyor.
RANDEVULU EĞİTİM SİSTEMİ
Enstitümüzün asıl amacı geleneği yaşatmak. Bunun yanı sıra kurslar da düzenliyoruz. Belli bir eğitim saatimiz yok. Randevulu sistem var. İsteyenler bizi arayarak ‘şu saatte gelmek istiyorum’ diye kurs randevusu oluşturabilir.
RUS GELİNLER TARHANA ÖĞRENİYOR
Antalya’da biliyorsunuz çok sayıda yerleşik yabancı bulunuyor. Yabancı gelinler Türk yemeği öğrenmeye geliyor. Özellikle ‘Bana sadece tarhana öğretin’ diye gelen çok oluyor. Eşine veya çocuğuna özel gün için pasta yapmak isteyenler de oluyor. Onlar da günübirlik eğitime geliyor. Profesyonel bir ekiple istedikleri yemeği öğreniyorlar ve bunun herhangi bir ücreti yok. Sadece kullandığı malzemenin ücreti alınıyor.
Selçuk kıyafetleri tasarladık. Aslına en yakın Selçuklu kıyafetleri alanında 4 ödül aldı. Sergimiz yurt dışında birçok defilede yer aldı.
KUMAŞLARI KENDİLERİ DOKUYOR
Olgunlaşma Enstitüsü’nü bir fabrika gibi düşünün. Çok becerikli ekipten oluşan bir fabrika. Giyimden nakışa, kuyumdan cama, buraya ham madde girer sanat olarak çıkar. Kıyafet tasarlarken kumaş bulmakta zorluk çekmeyelim diye dokuma atölyemiz var. Tüm kumaşları orada dokuyoruz.
HAYALİM ‘YÖRÜK MÜZESİ’
Buraya ilk atandığımda en büyük hayalim yurt dışında defile yapmaktı, bunu başardık. Şimdi hayalim bölgemizin ruhunu çok iyi yansıtacak bir ‘Yörük Müzesi’ oluşturmak. Umarım önümüzdeki yıllarda bu hayatimi gerçekleştirebilirim.
ZARAFET KURSU
Enstitümüz bünyesinde ayrıca 10-14 yaş arasındaki kız çocukları için zarafet kursları düzenliyoruz. Kurslar özellikle yaz döneminde büyük ilgi görüyor. Kursa katılan çocuklara sofra düzeninden nasıl yürüneceğine ve topluluk içinde nasıl davranılması gerektiğine kadar bir çok alanda eğitim veriyoruz.