Güncelleme Tarihi:
AKDENİZ kıyıları, Portekizli gemiciler tarafından Finike’ye getirilen portakalla 170 yıl önce tanıştı. Osmanlı döneminde Arapça adı ‘naranca’ olarak bilinen ve turuncu bir topa benzeyen içi bol sulu meyve, Finike’deki sedir ağaçlarını almaya gelen Portekizli gemicilerin yedikleri meyvelerin çekirdeğini Finikeli işçilerin toprakla buluşturması sonucu bahçelerde yetiştirilmeye başladı.
Köylüler, bahçelerini turuncu renkle süsleyen meyveye Portekiz meyvesi anlamına gelen ‘portakal’ adını verdi. Akdeniz kıyılarını seven portakal, yıldan yıla varlığını artırarak batı Antalya sahillerini turuncuya boyadı. Zamanla da portakal deyince hep Antalya akla geldi.
1940’lı yıllarda Washington cinsinin Finike bölgesinde yetiştirilmeye başlanmasıyla, bölgede narenciye üretimi de arttı. Üç tarafı dağlarla çevirili, güneyinden deniz rüzgarını alan Finike ovası, makro kliması, alüvyonlu toprak yapısı, su kaynakları ve ideal nem oranıyla dünyanın en kaliteli, kendine has aroma ve lezzetine sahip portakalın üretildiği yer haline geldi. ‘Finike portakalı’ aranan bir meyve olmaya başladı. Finike Meyve Üreticileri Tarımsal Birliği ise Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurarak 2008 yılında Finike portakalına coğrafi işaret tescili aldı.
Bugünlerde 40 bin dekar üretim alanında 150-200 bin ton arası üretilen Finike Portakalı için hepimiz büyük bir sınavdan geçiyoruz. Dünyada sadece Finike’de yetişen ve coğrafi işaretle tescillenmiş Finike portakalına ya sahip çıkarak bu topraklardaki varlığını devam ettireceğiz ya da bir yerel ürünümüzden daha vazgeçip turuncu rengi griye çevireceğiz.
Geçen hafta ajanslar “Finike Çevre Yolu Projeden Çıkarıldı” başlıklı bir haber geçti. Haberde “Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü tarafından sürdürülen ‘Finike -Demre- Kaş yolu etüt proje mühendislik hizmetleri işi” güzergâhının başlangıcında bulunan Finike ilçesi sınırlarındaki bölünmüş yol projesi, tarım arazilerine zarar vereceği gerekçesiyle bölge halkının talebi üzerine projeden çıkarıldı” ifadelerini görünce hepimiz “Finike portakalı kurtuldu” diye sevindik.
Ancak bölge halkıyla konuşmamda aslında ortada bir “müjde” olmadığını, Finike’nin “şimdilik” projeden çıkarıldığını öğrendim. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan yetkililer, 1 Temmuz’da (bugün) bölgede vatandaşlarla bir araya gelecek ve projeyle ilgili bilgilendirmede bulunacak.
Bölge halkı, “Finike, portakal varlığı nedeniyle ÇED raporu alma durumu zor olacağı için projeden bugün için çıkartılmış görünüyor. Demre’den gelen hat tünele bağlanıyor yani tünelin ucu Finike’ye çıkacak. Yarın bu proje Demre’de ÇED raporunu alır, uygulanırsa 4-5 sene sonra Finike için ‘ÇED gerekli değildir, mecburen bu tünelden çıkacağız’ denilip Finike’den bu yol geçer. Tünelin çıkış noktası İskele Mahallesi portakal bahçelerinin yoğun olduğu bir alan. Endişemiz bu yönde. Bugünkü toplantıda beklentimiz, Demre- Finike arasında tünel bağlantısının revize edilmesi, aksi halde Finike portakalı ve tarımı yol tehdidiyle karşı karşıya kalacak. Bugün olmazsa yarın” diyerek tepkilerini dile getiriyor.
Finike Meyve Üreticileri Tarımsal Birliği Başkan Yardımcısı Celal Bülbül ise “Biz Finike’nin proje dışında tutulduğunu haberini aldık ama Demre- Finike hattının tünelle devam etmesi halinde Finike öyle ya da böyle projenin içerisinde yer alır. Demre –Finike hattında revizyon şart” diyor.
Finike Portakalı, aroma ve lezzetini sahip olduğu makro klimadan alıyor. Uzmanlara göre bırakın yol çalışması, bölgede yapılan bir apartman bile Finike portakalı için tehdit oluşturuyor.
Peki yol geçerse ne olacak? Coğrafi işaretli Finike portakalı varlığının dörtte birini bir kalemde kaybedecek. Yaklaşık 25 bin narenciye ağacı yok olacak. Makro kliması değişen Finike’de portakalı aynı tat ve aromayla yiyemeyeceğiz. Narenciye ve seradan geçimini sağlayan bölge halkı ise en önemli geçim kaynağını kaybedecek.
Hem yolun geçtiği alan hem yolun çevresi ölecek. Pandemi döneminde ilginin arttığı kırsal turizm, deneyim turizmi ve kültür turizmi için Finike’nin önü kapanacak. Yani yol, ekonomisi tarıma dayalı, ticareti, turizmi ve sanayisi tarım tarafından beslenen Finike’nin geleceği için büyük risk.
Attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değer mi? Varın siz düşünün.
Sağlıkla kalın, mutlu olun.