Güncelleme Tarihi:
Özellikle tarım ve gıda haberlerine bakınca içimin her geçen gün karardığını hissediyorum.
‘Bu böyle mi gidecek, çıkış yolu ne?’ diye düşünürken, masamın üzerinden ayırmadığım, zaman zaman göz attığım Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk kitabı gözüme çarptı.
19 Mayıs 1919 yılında Samsun’a çıkışıyla başlayan kurtuluş mücadelesini anlatıyor. Memleketin durumu şu an yaşadıklarımızla kıyaslanamaz bile. Öyle kötü, öyle bitmiş, öyle umutsuz. Ama umudu koruyan bir ruh, azim ve kararlılıkla gelen başarı… Nutuk beni Atatürk’ün tarım politikasını anlatan kitaplara götürdü.
ATA’NIN İZİNDE TARIM
“Milli ekonominin temeli tarımdır” diyecek kadar tarımı anlamış ve tarımı geliştirmek için iyi bir altyapı oluşturmuş bir lider. Tarımın ayağa kalkışı için inceleme ve araştırmaya dayalı bir tarım politikasının belirlenmesi ve köylülere kolay ulaşabileceği tarım rejimini kurguluyor.
Alın terini toprakla buluşturan çiftçinin öneminin farkında ve her cümlesinde vurguluyor. “Çiftçi milletin efendisidir” diyor mesela. Bu sözüyle çiftçinin üretimden gelen gücünü vurguluyor.
Daha o yıllarda, verinin bulunmadığı, istatistiğin kullanılmadığı o yıllarda planlı programlı tarım politikasından bahsediyor. Çiftçinin mutlaka toprağının olması gerektiğini, yeni teknolojiyle tarım yapılması gerektiğini söylüyor ve bunun için altyapı hazırlıyor…
Pulluk dağıtımından, gübre ihtiyacının sağlanmasına kadar dönemin şartlarına göre çiftçiyi destekliyor. İklim, su, toprak verimi bakımından ülkenin tarım bölgelerine ayrılması talimatını veriyor…
Bozkırın ortasında Gazi Orman Çiftliği’ni kurarak çiftçiye örnek olabilecek modern tarımın yapıldığı alan yaratıyor. Çünkü biliyor ki bizim milletimiz gözüyle gördüğüne inanıyor, eliyle tuttuğunun arkasından gidiyor.
Savaştan çıkan köylünün maddi sıkıntılarını biliyor köylünün üzerindeki ağır vergileri kaldırıyor. Devlet desteği olmadan üretimin olmayacağının bilinciyle destek politikası uyguluyor. Eğitime önem veren Ata’mız tarımın da eğitimsiz olmayacağına inanarak, ziraat okullarını kuruyor.
Say say bitmiyor, asılında bu yazdıklarımın her biri altına sayfalarca makale yazılacak önemli devrimler. Yakın zamana kadar “kendi kendimize yeten 7 ülkeden biriyiz” klişe sözünü söyleyebildiysek bunu Cumhuriyetin taaa ilk yıllarında yapılan tarımsal devrimlere borçluyuz.
TARIMA DEVRİM, HEM DE NE DEVRİM
Şimdi tarım yine devrim bekliyor. Hem de ne devrim…
Yazımın başlığında “enseyi karartmayım” dedim. Elbette aydınlık günler var, olacak. Yeter ki dünyanın gözde sektörü tarımı angarya olarak görmeyelim. Verileri istatistikleri kullanalım, planlamamızı, yatırımımızı yapalım, insan gücümüzü eğitelim, doğru tarım politikalarıyla destekleyelim. Bu ülkenin çiftçisi üretir yeter ki desteklensin.
Sağlıkla kalın, mutlu olun.