Güncelleme Tarihi:
GÜNLER, aylar ve hatta yıllar adeta kanat takıp uçuyor. Ben çocukken bu kadar hızlı geçmiyordu sanki... Nasıl oldu da bu hıza eriştik? Erişmesek iyiydi, diyorum. Zaman konusunda hız biraz baş döndürücü geliyor artık bana.
Zamanı tutamıyoruz, dur diyemiyoruz onu anladık, geri de getiremiyoruz onu da anladık(!) ama verimli geçirmek elimizde! Neşeli geçirmek; kısmen o da elimizde. Kendimize dar etmek... O da mümkün. Peki, her anın hakkını vere vere yaşamak? Elbette, bu ‘hakkını vererek yaşamak’ kavramı herkese göre farklıdır ama benim anladığım, bulunduğunuz imkânlar dahilinde ‘verimli’ yaşayabiliyor olmak.
Ve yıllar sonra... Gök kubbede iyi anılıyor olabilmek... İyiliklerle anılıyor olmak. İyilik ortaktır. İyinin tarifi her ne olursa olsun değişmez.
SİZ GİTSENİZ DE, O ANILIR
Yaptığınız iyi her ne varsa, siz terki diyar etseniz de, arkanızdan anılacak tek şeydir. Ve belki de, bir gün birine ışık olacak tek şey. Babam bizimle vedalaşalı üç yıl oldu. Dün gibi her şey; yaşananlar, zorluklar, gülüşler, göz yaşları... Hepsi dün gibi aklımda. Yıllar geçse de, bir yerde karşıma çıkan ve kimi zaman ilk defa tanıştığım bir insandan beni var eden babamı dinlemek; paha biçilmez güzellikte. Elbette, gurur ama bir taraftan da, ‘Onun gibi olabilir miyiz (?)’ sorusunun ağırlığı! O’na layık olabilir miyiz? Endişesi hep hakim. Yokluktan var olmuş, zor zamanlarda ticaret yapmış, ilkokul mezunu olarak ne üniversite mezunlarını çoğu zaman cebinden çıkartmış ve en önemlisi ‘verimli’ olmuş, verimli yaşamış.
EĞİTİM ŞART
Hemen hemen her gittiğim seminer, konferans, panelin sonu eninde sonunda bu sözle biter: ‘Eğitim Şart!’. Espirilere bile konu olmuş olan, kucağa klişe gelen o söz. Nedir şart olan? İnsanın kendini eğitmesi, mümkünse her alanda ama öncelikle insan olma yolunda! Öyle ya, günümüzün en büyük sorunsalı; ‘insan olmak’ halini aldı. İnsanlığımızı sorguladığımız, ne yapsak faydalı olabiliriz dediğimiz bir zaman dilimindeyiz. Ağırlaşan bir sosyal medya bombardımanı altında bazen kendimizi nereye yardım etsek diye çaresizce bir soru altında buluveriyoruz. Çünkü, neredeyse her yerde bir sorun ve bu sorunlar için atılan yardım çığlıkları. En yakınımızdan, yaşadığımız yerden başlamak ve etkilerini kimi zaman çıplak gözle görebileceğimiz somut yardımlar elbette bizi faydalı olmuş hissettiriyor.
Kuşkusuz ki, eğitim alanında yapılan yardımlar, küçük veya büyük ne olursa olsun mutlak suretle çok faydalı.
İnanın bana, her şeyin başı sağlık ve yine her şeyin başı eğitim! Eğitimsiz bir ortamda bir yerden bir yere gitmek, hoplamak, zıplamak mümkün değil. Hele de, gelecek yıllar, öyle acımasız ve hızlı geliyor ki(!)... Durduğunuz aynı yerde sabit durmanız bile neredeyse mümkün değil; çok hızlı bir değişim var ve buna uyum sağlayabilmenin tek yolu, eğitim!
ELİNİZİ UZATIN
Elimiz nereye uzanabiliyor ise, uzatalım. Elimizden ne geliyorsa yapalım. Bilgiye ulaşamayan nice çocuğumuza, insanımıza ışık olalım, fener tutalım, yol gösterelim, yol açalım. Bildiğimizi paylaşalım, paylaşılmayan bilgi ‘örtük bilgi’dir ve sizinle birlikte yok olup gitmesindense paylaşın, paylaşın ki, çoğalsın. İyilik yapmayı, sadece bütçe ile ilişkilendirmemek doğru olacaktır. Kimi zaman, vereceğiniz küçük bir bilgi, bir motivasyon aracı olabilir.
Ve elbette, haliniz ve vaktiniz var ise; okullarımızın eksiklerine kulak veriniz.
Bugün yirmibeş mart ve siz bu yazıyı yirmiyedi martta okuyacaksınız. Babamın bilmediğim iyilik hikayelerine şahit oldum bilhassa da eğitim ile ilgili. Doğduğu ve büyüdüğü yerde elinden gelen iyiliklerle ilgili.
E bu kadar güzelliği duyunca, bir evlat bunları bir şekilde topluma aktarmalıydı, bende onu yapmaya çalıştım.
‘İYİLİK YAP DENİZE AT’ derdi hep Babam, görüyorum ki; sadece dememiş, yapmış.
Gök kubbede hoş bir seda bırakabilmek dileğiyle.
Sevgiyle kalın.