EDEPLİ TÜKETELİM

Güncelleme Tarihi:

EDEPLİ TÜKETELİM
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2022 10:45

Her insanın mutlak bir ilacı vardır. Bu ilacın kimi zaman farkında olur işte o zaman bilinçli olarak tüketir kimi zaman ise farkında değildir ve bilinçsizce tüketir. Asıl olan, tükettiğinin yerine koyması olmalıdır. İlacı bir insan ise gönül almalı insan; tükettiği doğa ise ağaç dikmeli. Öyle ya; geri döndüremiyoruz madem... Geri dönüştürelim bari!

Haberin Devamı

BİRBİRİNİN ilacı olan insanlar vardır. İlaç gibi... Yeterli dozu almayınca hasta olunan... Vardır bir hastalığı ve ilaç bu hastalığa iyi gelir o nedenle o ilacı kesmeden almalıdır. Kiminin ilacı bir insan kiminin ise doğadır, sudur, ormandır, çağlayandır. Ama hepsinin özünde bir gerçek vardır o da; her insanın mutlak bir ilacı vardır. Bu ilacın kimi zaman farkında olur işte o zaman bilinçli olarak tüketir kimi zaman ise farkında değildir ve bilinçsizce tüketir. Ama her türlü tüketir.

Asıl olan, tükettiğinin yerine koyması olmalıdır. İlacı bir insan ise gönül almalı insan; tükettiği doğa ise ağaç dikmeli, tüketirken ürettiği çöpü düşünmeli ve ‘nasıl geri dönüştürebilirim?’ diye sormalı kendine! Öyle ya; geri döndüremiyoruz madem... Geri dönüştürelim bari! 

Haberin Devamı

Bu dönüşümün oranı, ama küçük ama büyük... Herkesin tüketimine göre. Herkes bu bilinçle yaşıyor olsa, dünya çiçek olur çiçek! 

AĞAÇ YAŞ İKEN EĞİLİR
Büyük bir gerçek var ki; o da ağaç yaş iken eğiliyor. İlk eğitim ailede başlıyor. Çocuk söylenenleri değil, gördüğünü yapıyor. Anacığım poşet yıkar ve asla çöpe atmaz kullanır. Bu, ben bildim bileli böyle. Sebze çöplerini ve ekmek artıklarını tavuklara yem yapar. Yemek artıklarını köpeklere yem yapar hatta gittiğimiz her restorandan Amerikalıların ünlü kelimesi ‘doggy bag’i yıllardır ister. Yani, tabakta artan yemekleri ve hatta kemik memik ne varsa paket ister. Sonra, bulduğu her toprak parçasına bir şeyler eker ve onun sayesinde, her iki hamileliğimde ve sonrasında çocuklarımı doğal besleyebildim. Bizim çocukluk zaten haddinden fazla doğaldı çünkü başka bir kavram vardı hayatımızda; ‘yokluk’. 

Ağzında gümüş kaşıkla doğan çocuklardan olmadık. Yoktu, süpermarketler, oyuncakçılar... Dünyanın öbür ucunu küçük ekranlarda izleyip ‘anne, baba ben bunu istiyorum’ demedik. Anneden babadan bir şey istemek zira çok büyük bir olaydı. Annemin diktiği iki elbisem vardı. Bir de babamın bir İzmir’e gidişinden getirdiği minik topuklu takunyalarım... Ne giydim o takunyaları, hafif topuklu olduğundan, yürüyünce çıkarttığı tıkırtı çok havalı yapardı beni:) Eve gelince yine naylon pabuçlar ayağa geçerdi. Eskiler güzel, herkesin eskisi kendine güzel elbette çünkü içinde aldığı hazzı sadece kendisi bilebilir. Kum tepelerinden aşağı kayarken aldığım hazzı sonraları tema parklarda bindiğim en yüksek süper trenlerden alamadım. Alamam tabi, çünkü benim ilacım doğada. 

Haberin Devamı

Doğal olan her zaman iyidir, ben bunun değiştiğini görmedim aksine güçlendiğini gördüm. Şimdilerde bakıyorum, kardeşim de ufak toprak parçalarına ekiyor, dikiyor; ürün aldıkça heyecanlanıyor. 

Ne demiştik; ‘çocuklar sözlerinizi değil, ayaklarınızı takip eder.”

Gönül almaya gelince; annem kime ziyarete gitse, mutlak bir şey götürür. Hiç bir şey yapamadıysa, bahçeden zeytinyağı tenekesinde yıllardır hep ürettiği Antalya endemiği olan ful çiçeğinden kopartır ve bir domatese batırır (ful çiçeğinin doğal vazosu, domatestir) ve onu götürür. Gönül bağı yüksek ise tenekeyi sırtlar götürür. Şimdilerde, ben de gördüğümü yapıyorum. Elim boş gidemiyorum. Kardeşim bir gün; ‘döndün dolaştın, sende annem gibi oldun ‘ dedi. Doğru dedim, armut dibine! 

Haberin Devamı

Babam, hep şunu der; ‘vermeden almak Allah’a mahsus’ ve yine hep şunu da der; ‘iyilik yap denize at’. Beynimin içinde öyle bir yer etmiş, etmiş etmesine de; babamdan da hep bu sözlerin uygulamasını görmüşüm. Bazen kendimi unutup bir başkasının sorununa koşturmam da bundan. 

Kıssadan hisse oldu bu yazım. E, dünyanın ortasında, yanı başımızda sıcak bir savaş yaşanırken sanırım kendimi sorgulamak, insanlığı sorgulamak ve ne yapıyoruz? Ne amaçlıyoruz? Ve ne ile mutlu oluyoruzu sormak istedim. Bu yüzyıl, tüketim üzerine kurulu bunu artık herkes gördü. Bari, edepli tüketelim. 

Sağlıkla, sevgiyle ve barış içinde kalalım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!