DOĞAYA MUHTACIZ

Güncelleme Tarihi:

DOĞAYA MUHTACIZ
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 2021 09:23

Çevre söz konusu ise, tüm çıkarlar bir kenara konulmalı. Gerekli uyarılar tüm açıklığı ile yapılmalı. Bunun şakası yok. Başka yer yok gideceğimiz ve doğa bize emanet. Emanete hıyanet olmaz.

Haberin Devamı

KİRAZLAR olduysa yaz gelmiştir benim için.
Yaylaların o güzel ürünleri, hepsi birbirinden güzel lezzetleri oldum olası aklımı alır. Evet, ben bir doğa aşığıyım, aşkı basitleştirenlerden değil onu her hücrede aramayı, bulmayı kendime görev edinmişlerdenim. Her ağacın ayrı renk ve adeta nakış gibi bezeli çiçeklerini bilmeyi, görmeyi seviyorum. Köy hayatını oldukça bilenlerdenim, öyle minik böcek büyük böcek beni korkutmaz. Onlar da doğanın birer parçasıdır. Doğanın içindeki renklerin, desenlerin modacılara ilham verdiğini bilirim. Akarsuyun, çağlayanın, minik bir yalağın ne derece faydalı olduğunu çok gördüm. Çocuklukta yaşayarak, tecrübelenerek bize öğretildi. O kitap bu kitap kamu spotu vesaire yoktu, belki ihtiyaç da yoktu. Ama şu an ciddi bir ihtiyaç var. Var ki her mecra ‘doğayı koruyalım’ diye bas bas bağırıyor. Ben büyüklerimin ayak izini takip edenlerdenim. Görerek öğrendim, özel bir çaba sarf etmediler bizlere bu doğa bilincini aşılamak için. Zaten doğal ortamda yaşamak için ona olan muhtaçlığı iyi bilmek gereklidir. Bu muhtaçlığı öğretecek olan ailenin ta kendisidir. Bir çocuğun büyüme tarzı, gördüğü, takip ettiği insanlar onun doğaya karşı bilincini oluşturur.
Bu sebeple mutlak surette bir gelecek oluşturmak istiyorsak öncelikle çocuklarımıza bu yönde yatırım yapmamız gerekir.

BİLİNCE YATIRIM
Son günlerde gördüğüm çevre felaketleri elbette ki bu haftaki yazımın çevre bilinci üzerine olmasını sağladı. İş kolumuz her ne olursa olsun hangi sektörde olursak olalım bizim bilinçlenmemiz gereken temel konu; “Çevre”. Çünkü her üretim veya her tüketimin sonucu doğa ile olan ilişkilerimizden ileri gelir ve ya da sonuçlarında doğayı kullanıyoruzdur. Özellikle turizm sektörü sadece var olan hazinenin tanıtılması üzerine olmamalı aynı zamanda o destinasyonun sahip olduğu çevre, kültür ve tarih bilinci üzerine de kurgulanmalı. Bu önemli unsular, günümüzde çok daha fazla önem kazandı. Bu unsurlara sahip olan destinasyonların gün geçtikçe daha fazla ön plana çıktığını ve çıkacağını görüyoruz. Artık turizm sektöründe daha bilinçli bir tüketici var. Dolayısıyla otellerimizin sahip olduğu mavi bayraklar ve çevre bilincine sahip olduğu sertifikalar oldukça önem kazandı.
Pandemi süreci bize doğanın aslında insansız kaldığında kendine geldiğini gösterdi. Doğayla ilgili yapılabilecek tanıtım faaliyetlerinin önemini gösterdi. Örneğin, Antalya Tanıtım Vakfı olarak hayata geçirdiğimiz “Doğada Kal, Müzikle Kal” etkinliğimiz şu an dijitalde oldukça yüksek sayıda izleniyor ve bu projemizin devamlılığını sağlayacağız. Çünkü insanlar bir süre daha kalabalık ortamlarda kalmayarak dijital üzerinden bu türden etkinlikleri izleyecek.

Haberin Devamı

BİZE EMANET
Tüm bunların dışında elbette ki doğada var olan hazineleri tanıtmak amaçlı ve onları “Nasıl Koruyacağız, Nasıl Korumalıyız” konularına değinerek ilerlemeliyiz. Çünkü bir yürüyüşte üzerine basabileceğiniz Anadolu Orkidesi’ni bilmiyorsanız, onu koruma şansınız olmayacaktır.
Endemik olan bir bitkiyi kopartmamayı ya da salep içerken onun yaban orkidelerini yok etmek suretiyle elde edildiğini bilirsek daha fazlası hep bizi bekliyor ve cömertçe yenilerini bize sunuyor olacaktır.
Doğa çok cömert ve aynı zamanda hesaplaşmaları oldukça sert. Kirletilen bir su kaynağının ne büyük tehlikelere yol açabileceği dahası zincirleme olarak yaratacağı etkileri, çevre bilimciler, uzmanlar iyi anlatmalı, işlemeli beyinlerimize. Bu ulvi bir görev ve bu görevi yerine getirmeleri için bizler, tüketiciler olarak onlara destek olmalıyız.
Çevre söz konusu ise, tüm çıkarlar bir kenara konulmalı. Gerekli uyarılar tüm açıklığı ile yapılmalı. Bunun şakası yok. Başka yer yok gideceğimiz ve doğa bize emanet. Emanete hıyanet olmaz. Sevgiyle kalın

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!