DEĞİŞEBİLECEK KADAR ÖZLEMEK

Güncelleme Tarihi:

DEĞİŞEBİLECEK KADAR ÖZLEMEK
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2021 09:44

Bugün sabah sosyal medyada bir post gördüm, hem güldüm hem de doğruluğu beni ürküttü. Postta yazan şuydu; ‘köpeklerin, dışarı çıkacağında neden bu kadar heyecanlandıklarını anlıyorum artık!’... Bunları anlayalım diye mi icat edildi bu virüs diye sormadan edemiyorum.

Haberin Devamı

BİR yılı aşkın süredir çok özlediğimiz şeyler var. Aklımıza gelmeyen şeyleri canımızın çektiği ya da normal ve rutin adını verip bizi sıkan şeyleri bile özlediğimiz bir dönemden geçiyoruz. Bugün sabah sosyal medyada bir post gördüm, hem güldüm hem de doğruluğu beni ürküttü. Postta yazan şuydu; ‘köpeklerin, dışarı çıkacağında neden bu kadar heyecanlandıklarını anlıyorum artık!’... Bunları anlayalım diye mi icat edildi bu virüs diye sormadan edemiyorum?.. İnsanlık o kadar doyumsuzlaşmıştı ki; ‘anlatamıyoruz, anlamıyorlar; öyle bir virüs yapalım da akılları başına gelsin ‘diyen mi oldu ki?.. Bu kadar masum olsa keşke... ama şu bir gerçek ki; doyumsuzluk hat safhada. Tatminsizlik her noktada mevcut. Elbette, bir azınlık var; küçük şeylerle doyuma ulaşan, yokluk bilen, değer bilen...

Haberin Devamı

ESKİYE ÖZLEM
Her dönem, eskiye özlem vardır ve olacaktır. Bundan, yirmi yıl sonra, bugünleri özler duruma geleceğiz, eminim. Ama şanslı bir kesim var, yokluğu görüp varlığın kıymetini bilen. Suyun, enerjinin, yeşilin, mavinin, nimetin, yapılan iyiliğin, verilen sözün, kıymetini bilen. Geçen hafta yazımda, çocukluğumu anlattım, yaylada geçen günlerimi ve yaşantımızı. Okuyanların çoğu kendinden bir şeyler bulmuş, ne mutlu... tam da yapmak istediğim şey, vermek istediğim his buydu. Peki, biz eskiyi yeni ile güncel bilgi ile harmanlasak ve verdiğimiz hizmetlerde bunu yaygınlaştırsak? Bir gramofon gördüm Ormana’da heyecanlandım, üzerine bir plak koydular, çıkan sesi duydum, eridim... Beş duyu üzerine eski yeni uyumu beni heyecanlandırdı ve algımı açtı. Gazlı ocakta yapılan gözlemelerden sıkılıyorum, odun ateşinin verdiği lezzeti arıyorum. Annem bir katmer açtı tablada sonra onu attı saca ve odun ateşinde, döndüreçle çevire çevire pişirdi. Düşünsenize bunu yerken duyduğunuz haz, gazlı ocakta, saçta pişen ile aynı mı? Katmer olsun da, nerde pişerse pissin diyorsanız, emin olun odun ateşini tatmamışsınızdır. Çok fark eder ve bu fark için daha fazla tutar vermeye hazır olan bir sürü lezzet sever var dünyada. Sonra, mayalı ekmek ile bazlama farkını bilmeyen dolu insan var. Tadının farkını bilmeyen... o kadar farklıdır ki; mayalı ekmek yiyen bazlamayı düşünerek yer.

Haberin Devamı

Ya da, bir yayık ayranından döve döve elde edilen tereyağının lezzeti nerede var? Onu anlatmamışım geçen yazımda; yaylada olduğumuz zamanlarda, anneannem, altıma bir yükselti koyardı, yayık (bizimkiler, ‘yannık’ derdi) boyuna yetişeyim diye, alırdım elime yayık bastonunu, saatlerce ayranı döverdim. Bir zaman sonra, küçük sarılıklar belirirdi, büyük mutlulukla onları tahta kaşıkla bakır kaba birlerdim. Evet birlerdim ( tam deyimi budur), toplardım yani. O koca yayıktan avuç içi kadar tereyağ çıkar ama ertesi gün kahvaltıda ben yaptım derdim, gururla. Tabi, elimin içi su toplardı o ayrı ama verdiği mutluluktan acısını bilmezdim.

KÜÇÜK VE EŞŞSİZ LEZZETLER
Fabrikasyonu, otomasyonu reddetmek değil kastettiğim, paketlensin ve geniş kitleler onları tüketsin ama bir de, hayatın küçük lezzetlerini yaşamak isteyen önemli bir kesim var, onları göz ardı etmeyelim diyorum. Ve, bunun yolu da yerel olan geleneksel olanları yaşatmaktan geçiyor. Bunları bilenler el vermeli, ve elbette yeni nesil el almalı. Aslında, şu an yaşadığımız virüs nedeniyle, aslımıza dönüş arzumuz arttı gibi görünüyor. Herkes evinde ekmek, sirke, turşu, makarna vb. şeyler yapmaya başladı. İki metrekare alana maydonoz, nane, biber ekene mi, balkonda saksıda domates yetiştirene mi bakarsınız.

Haberin Devamı

BELKİ DE, TAM ZAMANIDIR
Değişimin belki de tam zamanı! Krizde doğan fikirler her zaman ilginç gelir bana. Niş ürünler, hizmetler; geçmiş ve şimdi karışımı, doğallığını kaybetmemiş melez fikirlere ihtiyaç var. Özellikle, kitle turizmine sıkışıp kalmış turizm için bu çok gerekli. Bu anlattıklarımı hakkıyla uygulayan tesisler var yurdumun dört bir köşesinde, arzum bunların daha da yaygınlaşması. Özlediğimiz şeyler için, bencillikten vazgeçebiliriz, özlediğimiz şeyler için daha çok çabalayıp daha istekli oluruz bu yadsınmaz bir gerçek. Sizce, yeterince özlemedik mi?

Sevgiyle Kalın.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!