Güncelleme Tarihi:
ANTALYA'YA ÜÇÜNCÜ HAVALİMANI, HIZLI TREN, OTOBAN
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya'nın turizmin vitrin şehri olduğunu ve ayrı bir önem verdiklerini söyledi. Antalya'nın geçen yıl 1 milyar doları bulan ihracatıyla da önemli bir kent olduğunu anlatan Erdoğan, "Antalya'ya hep özel önem verdik. Mevcut havalimanını modern hale getirdik. Gazipaşa'ya ikinci bir havalimanı inşa ettik. Antalya'nın batı tarafına 850 milyon lira yatırım bedeli olan yeni havalimanı inşa edeceğiz. En geç 2021 yılında hizmete almayı planlıyoruz. Hızlı tren konusunda iki ayrı hatla Antalya'yı ülkemizin tamamına bağlıyoruz. Birincisi Isparta-Burdur-Afyon-Kütahya-Eskişehir istikametine giden oradan da İstanbul- Ankara'ya ulaşan hızlı tren projesi. İkincisi de Konya-Aksaray-Nevşehir-Kayseri istikametine gidecek hattır. Her iki projeyle ilgili çalışmalar etap etap sürüyor. Antalya'yı otobanla da hem Afyonkarahisar'a hem de Alanya'ya bağlayacak bir projeyi de hayata geçiyoruz" dedi.
'BUNLARA 5 KOYUN TESLİM EDİN KAYBEDERLER'
Antalya'ya 33 bin kişi kapasiteli stadyum da yaptıkların anlatan Erdoğan, stadyumun daha erken biteceğini ancak bir dönem geciktiğini söyledi. Gecikmenin Antalya Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı ve CHP'nin mevcut Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın nedeniyle yaşandığını anlatan Erdoğan, "Daha erken bitecekti. Niye? Bir, ara dönem geçirdik. Bunlara 5 koyun teslim edin kaybedip gelirler. Buranın yaylalarında bunlara sakın keçi meçi teslim etmeyin. İnanın kaybedip gelirler" diye konuştu.
'TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUPLARIYLA KOL KOLA DOLAŞMIYORUZ'
EXPO alanına yeni projeler düşündüklerini ve burayı çekim merkezi haline getirmek istediklerini kaydeden Erdoğan, "Biz yaparız. Çünkü biz hep bunları düşünüyoruz. Biz kalkıp da sokaklarda terör örgütlerinin mensuplarıyla kol kola dolaşmıyoruz. Biz halkımızla kol kola dolaşıyoruz, farkımız bu" dedi.
KILIÇDAROĞLU'NA 'RÖPORTAJ' ELEŞTİRİSİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Almanya'da bir dergiye verdiği röportajdan dolayı eleştiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Geçtiğimiz günlerde ana muhalefet partisinin başındaki şahıs, bir Alman dergisine röportaj veriyor. Normal şartlarda herhangi bir siyasetçi, böyle bir imkanı ülkesinin ve milletinin faydasına olacak şekilde kullanır. Peki, bizim ana muhalefetin başındaki zat ne yapıyor? Alman kamuoyuna ülkesini şikayet ediyor. Hem de öyle bir şikayet ediyor ki adeta Alman yatırımcıları da Alman turistleri de 'Türkiye'den uzak dursun, sakın buralara gelmesin' diye bangır bangır bağırıyor. Neymiş efendim? 'Türkiye'de kimsenin can ve mal güvenliği yokmuş.' Önce sözlerini inkar etmeye çalıştı. Mızrak çuvala sığmayınca bu defa pişkince 'Ben bunları her yerde söylüyorum' diyerek, işin içinden sıyrılmaya kalktı. Bu ifade, söz konusu zatın sehven değil; bilinçli olarak ülkemize iftira attığını gösteriyor. Yazıklar olsun. Ekmeğini yediği, suyunu içtiği, milletvekili ve emekli olarak maaşını aldığı devletine ve ülkesine böylesine bir ihaneti yapabilen ve yüzü kızarmadan bunu savunan zata ne desek, boştur."
'İÇERİDE OLAN ZATLA BAĞLANTISI ÇIKARSA ŞAŞIRMAYIN'
CNH Lideri Kılıçdaroğlu'nu, Ankara'dan İstanbul'a yaptığı 'Adalet Yürüyüşü' üzerinden de eleştiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sözde 'Adalet Yürüyüşü' yaptı. Peki, o yürüyüşü 29 gün yaparken, onun yol güvenliğini kim sağladı? Bu hükümet sağladı. Birçok istihbaratlar geldi; ama hükümetimiz güvenliği sağladı. Türkiye'de adaletsizlik varsa peki, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde günlerce işçiler grev yaptı. Onların hak arayışlarındaki adaleti nereye koyacaksın Bay Kılıçdaroğlu? Şişli'yi İstanbul'da çöpler istila etti. Onlara yönelik sözde 'Adalet Yürüyüşü' yapan sen, onların adalet arayışına niye cevap vermedin? Bunların adaletle madaletle alakası yok. Bunların derdi, ülkeyi karıştırmak. Ana muhalefetin başındaki zat, halen ülkesinin aleyhine işlediği bir suçtan dolayı cezaevinde bulunan milletvekiliyle ilgili konunun, kendisine kadar ulaşmasından endişe ettiği için şimdiden ön almaya, suyu bulandırmaya çalışıyor. Eğer yakında bu içeride olan zatla alakalı Kılıçdaroğlu'nun bağlantısı çıkarsa şaşmayın. İçeriden değişik haberler alıyorum. 'Buradan çıktım, çıktım. Çıkmadığım takdirde açıklamalarda bulunacağım' diyor içerideki zat."
'BUNDA YALAN GANİ'
Bütün bunların FETÖ taktiği olduğunu söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gerçi söylediği her şeyi inkar etme, yaptığı her işten çark etme konusunda bu şahsın eline su dökecek kimse zor bulunur. Bunda yalan gani. Kendisi genel başkanlık koltuğuna da FETÖ kumpası olduğunu herkesin bildiği bir kaset operasyonuyla oturtulmamış mıydı? O gün Baykal'ı ziyaretten çıkarken, gazeteciler sordu. 'Aday olacak mısınız', dedi. 'Hayır, böyle bir düşüncem yok' dedi. Ertesi gün baktık ki adaylığını açıkladı. Niye? Yalan; ama unutmayın yalancının mumu... O kadar çok yalan söyledi, söylediği o kadar çok sözü yuttu, o kadar çok hezimete uğradı ki biz kendisini takip edemez hale geldik. Mümkün değil? Ne derseniz deyin, 'yağmur yağıyor' havasında kendisine dikte edilenleri yapmaya devam ediyor. Bu zatın kendisinin ve partisinin ne yaptığı bizi ilgilendirmez; ama mesele, ülke ve millet meselesi olduğunda hiç kusura bakmasın. Sessiz kalmayız, kimsenin gözünün yaşına bakmayız. Türkiye'yi kuşatma, Türkiye'yi işgal operasyonlarına nefer yazılan herkes, bu ülkenin de bu milletin de defterinden silinir. Hiçbir siyasi veya bireysel çıkar, böyle bir ihaneti mazur gösteremez."
'FETÖ'CÜLER BİLE BU KADARINA CESARET EDEMİYOR'
CHP Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın'ın 15 Temmuz'la ilgili söylemlerine de değinen Erdoğan, "Genel Başkanı böyle yapınca milletvekili durur mu? Ana muhalefetin Antalya milletvekili, aynı zamanda geçen dönem şehrin üzerine bir kabus gibi çöken eski belediye başkanı olan kişi, 15 Temmuz'la ilgili öyle laflar söylüyor ki FETÖ'cülerin kendileri bile bu kadarına cesaret edemiyor. Peki, ana muhalefetin başındaki zatın ve onu takip eden Antalya milletvekilinin ülkelerine attıkları iftiraların zararını en çok kim görüyor? Tabii ki Antalya görüyor. Önümüzdeki seçimde bunları silip, atmaya hazır mıyız? Burası, ülkemizde turizmin lokomotifi olan bir şehir. Kendi ülkesini karalayan, yatırımcılara ve turistlere adeta 'Ne olur, Türkiye'ye gelmeyin. Antalya'ya gelmeyin' diye yalvaran bu zihniyete hak ettiği cevabı da inşallah Antalya'nın vermesi gerekiyor. Antalya'daki esnaf kardeşimin, turizmci kardeşimin, çiftçi kardeşimin ekmeğine kan doğramaya kimsenin hakkı yoktur. Ana muhalefetin başındaki zata ve onun izinden giden milletvekiline buraya oy için geldiklerinde Antalyalılar'ın, ülkelerine attıkları iftiraların, kendilerine verdikleri zararın hesabını soracaklarına inanıyorum" diye konuştu.
KUZEY KORE KRİZİ
Kuzey Kore'nin merkezinde bulunduğu krizle ilgili endişeleri ifade ettiklerini, nükleer bir savaşın taraflarla birlikte tüm dünya için telafisi mümkün olmayan bir felaket olacağını belirten Erdoğan, "Japonya ve Güney Kore gibi yakın dostlarımızı tedirgin eden bu gerilimin silahlar ve füzeler ateşlenmeden sona erdirilmesini diliyoruz. Gerek ülkemizin içinden geçtiği süreç gerek dünyada yaşanan gelişmeler, Türkiye'nin mutlaka güçlü olması gerektiğini gösteriyor. Güçlü olmanın yolu da imkanlarımızı ve potansiyelimizi en doğru şekilde kullanmaktan geçiyor. 2019 seçimleri, bu bakımdan ülkemizin geleceğinde belirleyici bir dönüm noktası olacaktır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha sonra havayoluyla Antalya'dan ayrıldı.
FOTOĞRAFLI