Ceren DENİZ/HÜRRİYET
Oluşturulma Tarihi: Şubat 21, 2019 10:41
Doğaçlama tiyatrodan ödüllü oyunlara, sosyal sorumluluk projelerinden sinema atölyelerine pek çok başarılı işe imza atan Kırmızı Kalem Tiyatro Topluluğu’ndan Kutsal Kaynak ve Yeliz Gürbüz, bir cep sahneden izleyicinin kalbine giden yolun nasıl açıldığını Hürriyet’e anlattı.
Kırmızı Kalem Tiyatro Topluluğu, yıllardır sürdürdüğü özverili çalışmalarla oyunlar hazırlayıp sahneliyor, doğaçlama, ‘In Your Face’ gibi deneysel çalışmalar yapıyor ve kurduğu atölyelerde sanat eğitimleri veriyor. Bir cep sahneden her çarşamba Antalyalılara merhaba diyen ekip, ‘Ayan Beyan’ adlı doğaçlama tiyatrosunda izleyiciyi de oyunun içine çekiyor. Oyunu 26 Şubat’ta Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde sahneleyecek olan tiyatro topluluğunun kurucusu Kutsal Kaynak ve oyuncusu Yeliz Gürbüz’le bugüne kadar geçirdikleri tiyatro serüveni hakkında bir söyleşi yaptık.
Bir tiyatro topluluğu olarak başlayıp özel tiyatroların yaşadığı zorluklara rağmen yola devam ettiniz ve bugüne geldiniz. Bu macera nasıl başladı?
Kırmızı Kalem, 10 yıl önce özel tiyatro olarak kuruldu. Her pazartesi Büyükşehir Belediye Tiyatrosu’nun sahnesinde ‘Karanlıkta Komedi’yi oynayarak başladık. Sonra yılmayıp devam ettik. Antalya’da özel bir tiyatro olarak her hafta perde açma fikri marjinal ve deneysel bir adımdı. Özel tiyatrolarda özgürlük vardır. Oyuncular çoğunlukla oyun seçiminde etkili olurlar. Fikir birliği yapılan oyunlar oynanır. Yaşadığımız keyif bizi güzel işler yapmak ve sanat tutkusunu insanlara hissettirmek konusunda daha da heveslendirdi. Bir yıl sonra atölyelere başladık. İlk adımı attığımız günden bugüne kadar ekibe gönülden bağlı çok sayıda oyuncu, yönetmen, yazar ve eğitmenle birlikte çalıştık. Şu anda yaratıcı drama, oyunculuk, piyano, gitar, keman, bağlama, şan, modern dans, halk dansları, bale, sinema, dramatik yazarlık gibi branşlarda eğitimler de veriyoruz.
SAHNEDE YEŞİLÇAM RUHU
Şu anda doğaçlama tiyatro gibi son derece riskli bir oyun türüyle seyirci karşısına çıkıyorsunuz. ‘Ayan Beyan Doğaçlama’ nasıl başladı?
Yaklaşık 5 yıl önce başladığımız doğaçlama tiyatroyu Okan Cinemre önermişti. Profesyonel bir yazarın yazdığı, oyuncular tarafından çalışılmış bir metin ve karşınızda sürekli daha iyi olmanız için uğraşan bir yönetmenle oyun sahnelemek varken doğaçlama tiyatroya sıcak bakmıyordum. Ama başlayınca fark ettim ki doğaçlamanın performansa dönüşme süreci çok ilginç. Doğaçlamada yönetmen seyirci oluyor ve oyuncular senaryoyu oynarken yazıyor. Başlangıçta Mahşer-i Cümbüş’ün kurucularından, dünyada doğaçlama üzerine dersler veren Koray Tarhan İstanbul’dan gelerek bizi çalıştırdı. Şu anda her çarşamba cep sahnemizde ‘Ayan Beyan’ adlı oyunumuzu sergiliyoruz. Hepimiz çarşambaları iple çekiyoruz. Sahneden çok sosyolojik sonuçlar da çıkabiliyor. Doğaçlamanın güzel bir tarafı da bu. Ekipte bir drama öğretmeni
Başak Polat ve iki tiyatrocu olarak bizim yanımızda yetişkin tiyatro sınıfımızdan bir beyin cerrahı olan Okan Cinemre de var. Ayan Beyan’la ilgili şunu söyleyebilirim. Hani Ertem Eğilmez’lerin oluşturduğu bir Türk sineması ekolü vardır ya o filmlerin ruhunu burada yaşattığımızı düşünüyorum. Yeşilçam’ın aile sıcaklığı kolay kolay yakalanabilecek bir şey değil. Ama biz bunu başardık.
DOĞAÇLAMA BİR ÇEŞİT TERAPİ
Sahnede doğaçlama yapmak insana ne hissettiriyor?
Oyuncular olarak biz oyunculuk ve yaratıcı drama eğitmenliği de yapıyoruz. Doğaçlamayla çok farklı grupları çalıştırdık. ‘Kadınlar Tiyatro’yla Buluşuyor’ projesinde birçok bakımdan dezavantajlı kadınlarla çalıştık. Üniversitenin psikiyatri bölümünde şizofren hastalarla çalıştık. ‘Sanat iyileştirir’ ilkesini göz önüne alarak farklı kesimlere tiyatro ile ulaştık. İnsanın zaten doğasında olan doğaçlama yeteneğini birlikte çalışarak ortaya çıkardık. Mükemmelliyetçi taraflarımızı dizginleyen ve rezil olma kaygısını kenara bırakıp her durumda çare üretebilmemizi sağlayan bu tür oyunculuk bizde de değişim yaratıyor.
İÇERDEKİLER’E 3 AYRI ÖDÜL
Cep sahneye çıkıp oynamak klasik sahnedeki performanstan çok farklı mı?
Kırmızı Kalem Tiyatro Topluluğu olarak Antalya’da ilk cep sahne gösterisini başlattık. Dünyada da tiyatronun bu yöne gittiğini gördük. Artık sadece çerçeve sahnelerde büyük prodüksiyonlar ve gösterişli oyunculuklar yok. Cep sahneyi Ruteba Doğan ve ekibinin ‘Şip Şak’ oyunu ve çocuk oyunlarıyla başlattık. Dario Fo’nun tek kişilik oyunlarını sahneledik. Daha sonra oynadığımız Melih Cevdet Anday’ın ‘İçerdekiler’ bize 3 ödül getirdi. Bir komiserin odasında geçen bu oyunu bu sezon da cep sahnemizde zaman zaman oynuyoruz. O oyunu seyirci büyük bir salonda çerçeve sahneden izlese sahnede komiserin odasını görür. Ama biz oynadığımızda seyirci komiserin odasında oturuyor. Orada yaşananlar sırasında daha çok irkiliyor. Reji de izleyiciyi oyunun içinde hissettirmeye hizmet ediyor. Cep sahnenin sıra dışı tatları bunlar. Gün geçtikçe daha enteresan, deneysel işler de denemek istiyoruz. Çünkü artık seyircimiz küçük sahnemize gelip oyun izlemeye alıştı.
Antalyalı Kutsal Kaynak’ı aynı zamanda Döşemealtı Tiyatrosu’nda sahnelenen oyunlarda da izliyoruz.
Döşemealtı Belediye Tiyatrosu’nda da çok sevdiğim bir ekiple oynuyorum. Antalya’da taşra sayılabilecek bir yerde tiyatro yapmak çok iyi geliyor. Genel Sanat Yönetmeni Müfit Kayacan 30-35 yılını Antalya’ya vermiş, belediye tiyatrosunu başlatmış bir oyuncu olarak oraya da büyük emek veriyor. İnsanlar Lara’dan bile oraya oyuna geliyor. Her cuma salon doluyor. Yöre halkı izlemeye geldiğinde, onların yüzündeki ifadeyi gördüğümde ben çok mutlu oluyorum.
Sinema alanındaki çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Şimdiye kadar Serdar Akar, Serdar Temizkan gibi ödüllü yönetmenler yaptıkları sinema atölyelerinde filmler çekildi. Avrupa projeleri de yaptık. ‘Çevre İçin Oyna’ sloganıyla doğaya duyarlılık yaratmayı amaçladığımız oyunlar oynadık. Yurt dışından oyunculuk ve dans eğitimi alan çocuklarla Antalya’nın dezavantajlı bölgelerinden çocukları bir araya getirerek mekansal drama çalışmaları yaptık. Pazartesi günleri hafta sonundan arta kalan atıkları drama oyunlarıyla topladılar. Bir görsel tasarım hocasıyla bu atıkları kullanarak dekorlar ve kostümler yaptılar. Sonra doğaya ne kadar zarar verdiğimizi gösteren sözsüz bir oyun hazırlandı. Yeni Mahalle Kültür Merkezi’nde sergilediğimiz oyundan sonra, bu geri dönüşüm materyallerinin olduğu bir sergi düzenlendi. Ayrıca Russell Crowe’un çektiği film gibi burada çekilen yabancı yapım filmlere ve dizilere oyuncu sağladık.