Güncelleme Tarihi:
Bazen bu yapılan işler, senin, benim paramla yapılıyor. Soruyorlar mı? İşin ehli insanlara, profesyonellere, meslek erbaplarına danışıyorlar mı?
Kocaman bir, HAYIR!
‘Ben biliyorum’ kadar tehlikeli bir söz daha yok desem, iddialı olmaz sanırım. Bir insan düşünün, her şeyi biliyor. Gerçekten, bir hayli iddialı! Ama, çevreme bakıyorum ve bu ‘her şeyi bildiğini’ söyleyen insan o kadar çok ki... Çenemi kapatamıyorum kimi zaman.
HERKES TURİZMCİ ARKADAŞ!
Turizm, bu bilinen şeylerin en başında geliyor. Birinciliği kimseye kaptırmaz yeminle. Herkes mi turizmci arkadaş(!)
Herkes mi bilir turizmi? İşte, herkes bildiğini sandığı için sadece oturup gelen giden insan sayıyoruz. Turizmi sadece eğlence sandık uzun bir zaman... Sonra, turizmi tıka basa yemek, içmek sandık... Turizmi, kalabalık yığını varsa, başarıdır sandık ki; o hastalığımız halen geçmedi. Ben çocuktum, turizmi bir kerelik para kazanmak sananlar doluydu. Bir kere kazıklayalım, nasılsa bir daha gelmezciler vardı. Sandık ki ne sandık... Tanıtımı, fuarlarda birbirimizle oturup Antep fıstığı yemek sandık. Dükkânlardaki çalışanlar, ful beyaz giyinip diskolarda ava çıkmak sandı... Tekne turları, müziği son ses açıp koylardaki taşları yerinden oynatmak sandı ki; hâlâ sanıyor! Bu durum, yine esnafın sattığı her şeyi kaldırıma çıkartıp sergilemesi ile ölümüne yarışır!
GÜZELİ YOK ETMEKTE BİR NUMARAYIZ
Çok dertliyim çok... Bir milim yol alabilmek için yıllardır dirsek çürüten insanlara karşılık bu saydığım pervazsızca davranışlarda bulunan kendini bilmezlerden çok dertliyim. Hep de bunu dile getirdim, getireceğim. Yapılan güzel şeyleri bozmakta bir numarayız! Kimse aksini söylemesin lütfen. Sonra, bunların çoğunu oy uğruna görmezden gelen dünya kadar belediyeci bizim ülkemizde.
Porto Ceneviz koyunda ses kirliliğinde ekol olan günübirlik tekneyi şikâyet etmemin üzerinden yıllar geçti, tekne hâlâ aynı performansında devam ediyor. Bir de şu var, kayıtlı, kürekli iş yapanlar yiyor küreği ağzına, bu ülkede.
Düzen, nizam sevmeyiz biz. Estetik hiç sevmeyiz. Laf eden olursa birden aslan kesilir, üstüne yürürüz.
Şikâyeti, ispiyon olarak bilen milletiz. ‘Bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın’cılarız. Gördüğün bir uygunsuzluğu dile getirmez, ihbar etmezsen, bir gün gelir aynını yaşarsın, yaşayabilme olasılığın inan bana çok yüksek. Bir de ‘Ben mi değiştireceğim dünyayı’cılar var. E hani her şeyi biliyordun, bıraksan füze yapacaktın!
‘Biz adam olmayız’ dedi birgün babam. Bunu söylediğinde, sağa sola çöp atan insanları görmüştü. Başkasını çöp atarken görüp söylenen ama arabasının küllüğünü kaldırıma boşaltan yine biziz.
Gün geçmiyor ki doğa tahribatı haberleri manşetlerde olmasın. Kendini bilmez insanlara doğa çok fazla! Keşke attığı çöpü bir anda doğa ona geri atsa, böyle yüzüne hem de. Ne güzel olur.
Can yakan, el yakan cezalar olsa ve uygulansa doğayı tahrip edenlere. Tarihi eserlerin üzerine sevgisini(!) yazan insanların sevgilerini arabalarının üzerine kazımalarını söylesek mesela... Nasıl olur? Bazı işletmelere gittiğimde; gayet kurumsal firmalar bu arada, tuvaletlerinde öyle sert mesajlarla ‘temiz bırak’ uyarıları görüyorum ki... Şaşırıyorum , Allah Allah buradaki çalışanlar bile bu durumda mı? Temizlik konusunda bilinçsiz mi diyorum. Ve bu sert dille uyarıların işe yaradığını görüyorum. Demek ki bir şeyden daha anlamıyoruz. O da, nezaket!
Biz adam olur muyuz ? Sizce?
Sağlıkla Kalın.