BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Güncelleme Tarihi:

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 18, 2021 09:18

Yine bir bayram geldi... Bayramlar kimileri için hüzünlüdür. Kimler mi bunlar? Elbette derin kayıplar yaşamış olanlar...

Haberin Devamı

Eksikliğini, yenilen bir tatlıda bile arayanlar... Kalabalıklar arasında yalnız kalırsınız ama bunu kimsecikler fark etmez. O olsaydı, şöyle derdi, olurduların ardı arkası kesilmez. Belki dile gelmez ama kafada konuşur durur bu sesler. Daha önceki bayram yazımda söylemiştim, biz bayramda tatile gitmeyi bilenlerden olmadık. Varsa yoksa, misafir ağırladık, ayakkabı çevirdik, kolonya döktük...

 

Ha, kolonya sene 2021’de geldi yine tahta oturdu o ayrı. Şimdi herkes döküyor da döküyor. O zaman, görev çocuklara özellikle de kız çocuklarına aitti. Ev yapımı tatlısı olmayan kınanırdı, net! Kurbanlar evde kesilir, zinhar bağış falan yapılmazdı. Çok, tuzlu su dayadım iki saat sonra kesilecek davarın önüne kovayla... İllaki bahçede o kan akacak, o davar bir ağaca asılacak, traktör çalışacak ve hava basılacak sonra özenle derisi yüzülecekti. Paylar gözünün önünde yapılacak ve dağıtılacaktı. Ha, değişti mi? Kısmen evet... Artık  çok fazla bu zahmetlere girilmiyor. Ama yine eş, dost, akraba bir araya gelip kâh birbirini çekiştiriyor kah mutluluklarını paylaşıyor. Hepsi güzel, ihtiyaç. İhtiyaç olduğunu, pandemi gösterdi hepimize. İnsan insana muhtaç imiş. Hiç bir şey yapmasa da yanında olsa dediğiniz insanları daha çok arattı, yeminle. Sarılmayı özledik, koklaşmayı, hasreti gözlerle gidermeyi öğrendik. Uzaktan öpücük gönderiyoruz, yumrukları, dirsekleri vuruyor onunla bile mutlu oluyoruz. İnsanın alışmayacağı pek bir şey yok gibi. Ölüme bile alışıyoruz öyle ya... 

Büyük ve yerini dolduramadığınız kayıplar olduğunda bu bayram mevzu insana çok dokunuyor. Yeni doğanlar ve mevcutlar teselliniz oluveriyor. Sağlığın değerini, nefes alıp vermenin kıymetini her gün daha çok anlıyor ve yaşama dört elle sarılma, kaçırmama gayretine düşüyorsunuz. ‘Demir tavında dövülür‘ der büyükler, doğru da derler. Ertelemeden, o anı yaşamak hep en iyisi oldu benim için. Siz erteleyenlerden misiniz? Bir şeyin olması için bir  başka şeyi bekleyenlerden misiniz? Hiç beklemeyin derim. Çünkü evdeki hesap çarşıya hiç uymuyor.


ZAMAN SİZİN, BOLA DÖKE HARCAYIN
Bir defa sevdiklerinizi, sevdiğinizi hiç çekinmeden her daim söyleyin ve vakit ayırın. ‘Zamanım yok’ cümlesini de hayatınızdan çıkartın. İsteyen istediğine gayet zaman bulur, doğrusu ; yaratır. Bu zaman sizin, istediğiniz gibi, ninemin tabiriyle ‘bola döke’ harcayın. Zaman zengini olun, planlarsanız hepsine zaman çıkacaktır. Es geçmemeniz gereken tek şey olsun, o da kendinize ayıracağınız zaman. O hepsinden değerli, siz mutlu iseniz çevreniz de mutlu olur, mutlu edersiniz. Bu kelebek etkisi gibidir. Karamsar , karanlık bakışlı insanları uzaklaştırın, görmeyin onları.

Haberin Devamı

Çevrenizi kötü bakışlardan temizleyin. Nasıl oluyor bilmiyorum ama oluyor, siz mutlu olunca yanaşamıyorlar bu kem gözler. Bu sözler, nasihat değil, yaşanmışlıkların yazıya dökülüşü. Babamın kaybından sonra, daha bir iyi örendim sevmeyi, vaktimi boşa harcamamayı, nerede ‘hoş’ isem orada olmayı. Bu hayat bir tane, o da bu an!  Benciliz, ölene üzülüşümüz de bencilliğimizden. Onu özlediğimizden , onu göremeyeceğimizden üzülüp yine kendimizi düşünüyoruz aslında. Dedim ya bayramların hep bir tarafı eksik, yakın kayıplardan sonra.  İşte, bu yazıyı henüz bunu yaşamamışlar için de yazıyorum. Belki, düşünmeye sevk ederim ve zamanlarını iyi kullanırlar ve sevgilerini zamanında gösterirler. 

MEĞER BÜYÜK MİRASMIŞ
Geleneklerin önemini anlatır bayramlar... Ben bu geleneklerden çocukken bıktım o kesin. Hizmet eden anneyi görmek, ona yardım etmek beni bir hayli yıpratıyordu o dönem. Ama şimdi şimdi anlıyorum, meğer ne büyük mirasmış. Şimdilerde, çocuklarımıza bunları aşılamak bir hayli zorlaştı. Ama aşılamalıyız. Selam vermek, almak ve saygılı olmak, misafir gelince el almak, öpmek meğer çok önemliymiş. 

Diyarbakır’da, dolu dolu dört gün geçirdim geçtiğimiz hafta. Tarih ve yemek dolu dört gün. E, tam benim kalemim bir durum. Ama nasıl bir misafirperverlik, anlatamammmm! Orası, Anadolu onu gördüm. Antalya ise ne batı ne doğu... Üzgünüm ama arafta kalmışız biz. Nasıl ve nedenlerini, sonraki yazılara saklıyorum.
Sevgiyle Kalın.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!