Güncelleme Tarihi:
Mehmet ÇINAR / ANTALYA, (DHA) - CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, 16 Nisan referandumuyla ilgili MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından dile getirilen 'eyalet sistemi' tartışmalarına ilişkin, 18 madde içinde gizli bir madde olduğunu ve bunu tespit ettiklerini söyledi. Baykal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçmişteki açıklamalarını da gündeme getirerek, "Şu andaki cumhurbaşkanı eyaleti iyi diye düşünüyor" dedi.
Antalya İşadamları Derneği'nin (ANTİAD) Akra Hotel'de düzenlediği toplantıya katılan Deniz Baykal, referanduma ilişkin açıklamalarda bulundu. Baykal şunları söyledi:
“Şimdi bir anayasa var evlere şenlik. 200 devletin hiçbirinde, Avrupa'nın hiçbir ülkesinde yok. Bir kişinin söylediği hepimizi bağlayacak. Bu 18'inci yüzyılın işi. 21'inci yüzyılda böyle bir şey yok. Kanunu da sen yap, ülkeyi de sen yönet, parayı da sen harca. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir şey yoktur. Ben bunu kendime hakaret sayıyorum bu ülkenin bir vatandaşı olarak. Egemenliği milleten alacağız tek adama vereceğiz, niye vereceğiz? 80 milyonun yerini tutacak bir kişi yok. Hepimiz beşeriz. Bugün varız, yarın yokuz beşer şaşar. Nitekim şaştı."
2010'DAN DAHA BÜYÜK YANLIŞ
2010 referandumu öncesinde Atlantik ötesinden 'Mezarlarınızdaki ölülerinizi kaldırın onlar da gitsin oy versin' diye bir talimat geldiğinin hatırlanmasını isteyen Deniz Baykal konuşmasını şöyle sürdürdü:
“HSYK, Anayasa Mahkemesi ve bütün devlet teşkilatı bunların eline geçti. Sonuç ne, 2010'daki referandum, 2016'da 15 Temmuz askeri darbe girişimi. O askeri darbe girişiminin arkasında o referandum vardır. O referandum geçmeseydi, HSYK kapıları, adliye koridorları, silahlı kuvvetler rütbeleri, güvenlik makamları bunların eline geçemezdi. Şimdi önümüzdeki bundan kat kat daha büyük yanlış. Şimdi oylayacağımız referandum 2010'dan daha büyük yanlış. Televizyonda sayın Cumhurbaşkanını izlerken, şöyle bir duygu geliyor içimden, 'Ya ben bu filmi gördüm daha önceden' duygusu vardır ya, 'Ben bu filmi gördüm' diyorum. Nerede gördüm, 2010'da. 2010'da aynı konuşmalar, aynı heyecan, aynı suçlayıcı ifadeler, aynı karalamalar, aynı vaadler, aynı bağrış çağrış. Milleti ikna ettin de darbe yaptı o yerleştirdiğin insanlar. Şimdi çok daha büyük bir felakete ikna etmeye çalışıyor."
16'NCI MADDEDE GİZLİ EYALET KURMA YETKİSİ
Deniz Baykal, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de gündeme getirdiği eyalet tartışmalarıyla ilgili ortaya yeni bir iddia attı. Baykal, 18 maddeyi tek tek inceledikleri ve bir maddenin gizlendiğini söyledi. Önemli bir konunun açıkça söylenmeden geçiştirildiğini belirten Baykal, şunları anlattı:
“18 madde diyorlar ya aslında 18 madde değil. 16'ncı madde torba madde, tek madde değil. içinde 60 madde var. O 60 maddenin bir kısmı önemli değil, kelime değişiklikleri, biçimsel değişiklik. Ama bazı çok önemli değişiklik yapıyorlar. Ciddi incelemezsen göremezsin. Biz inat ettik ciddi inceledik. Diyor ki 'Anayasamızın 123'üncü maddesinin 3'üncü cümlesine aşağıdaki ibare eklenmiştir.' İbare 'bir cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle.' Ya bu nedir diye döndük anayasayı açıp 123'üncü maddeyi bulduk. Bir gördük, eyalet kurma yetkisini içeren tüzel kişilik yetkisi, kamu tüzel kişiliği kurma. Tıpkı vilayet, belediye gibi, il kurmak kamu tüzel kişiliği kurmak. Bu konularda yürürlükteki anayasamıza göre yetki Meclis'teydi. Meclis isterse yeni tüzel kişilik kurabilir. Yeni tüzel kişilik ne, adı yazılı değil ama eyalet. Eyalette vilayet üstü bir kamu tüzel kişiliğidir. Eyaleti kurabilir, kim kurabilir şimdi TBMM. Meclis 'arkadaşlar artık vilayet zamanı geçti biz eyalete geçeceğiz diyebilir mi', diyebilir. Diyemez diye bir şey yok, meclis yetki sahibi. Eyalet düzenine geçilebilir. Ama nasıl geçer, teklif gelir, kamuoyunda konuşulur, mecliste tartışılır, herkes görüşünü söyler, vatandaş tepkisini söyler falan ve ona göre olgunlaşır ve ağırlık kazanırsa yapabilir. Şimdi oraya yeni bir şey geldi. Sadece kanunla TBMM değil, kararnameyle cumhurbaşkanı da yapabilir denildi."
CUMHURBAŞKANININ EYALET KONUŞMASINI ANLATTI
Bununla ilgili cumhurbaşkanı başbakanken yaptığı bir televizyondaki açıklamasını da toplantılarda projeksiyonla yansıtmaya başladıklarını anlatan Deniz Baykal şöyle konuştu:
“Elimizde hazır. Ne diyor orada o zamanki sayın başbakan, 'Arkadaşlar eyaletten korkmayınız. Güçlü devletler eyaletten korkmaz. Bakın Osmanlı İmparatorluğu'nda Lazistan eyaleti vardı. Kürdistan eyaleti vardı.' 'Olabilir, peki efendim eyaletin başındaki insan seçimle gelirse olur mu, bunu da mı düşünüyorsunuz' diye gazeteci soruyor. Ona cevap gene, o zamanki sayın başbakanın, 'O 2023'ün işi.' Aynen, 'O 2023'ün işi.' Bunu biz gösteriyoruz her yerde. Tabi bunu görünce insanlar 'ya ne oluyoruz' diye rahatsız olmaya başladı. Şu andaki cumhurbaşkanı eyaleti iyi diye düşünüyor, 'Osmanlı'da vardı' diyor, ismini vererek 'Kürdistan, Laziztan' diyerek. Halbuki unutuyor ki 1864'de Osmanlı vazgeçti o işten. 'Yanlıştır, benim üzerimdeki planları tahrik eder' dedi ama o planlar devam etti ve sonuç Sevr'dir. Biz, o bölme taktiklerini Sevr planı kabul etti sonra Lozan'da yırttık ve o işi aştık. Suriye, Irak aşamadı ve yanıyor şimdi. Eyalet Türkiye üzerinden ayrıştırma bölme politikalarına zemin sunacak bir anlayış. Bir davetiye çıkarma. Olacak iş değil."
RAHATSIZLIKLAR BAHÇELİ'YE ULAŞTI
Bu konunun kamuoyunda dalgalandığı ve tepki duyan bazı insanların Bahçeli'ye kadar ulaştıklarının da anlaşıldığını dile getiren Deniz Baykal şöyle dedi:
“Ya bu ne biçim iş, ne oluyor falan diye. Tam bu sırada da cumhurbaşkanının danışmanı önce çıktı, '16 Nisan'da halk kendi devletini kuracak' dedi. Biz sadece yönetim sistemi değişecek diye biliyorduk. Öyle diyordu Binali bey, 'Hayır hayır rejim değişikliği değil yönetim sistemi değişikliği' diyordu. Şimdi bırakın yönetim, rejim değişikliğini, meğer devlet kurulacakmış, devlet kuruluşu başlayacakmış 16 Nisan'da."
16 MADDEDEKİ YETKİ NE?
Sadece bir anayasa değişikliği değil başka planlar, başka tezgahlar, dilin altında dönen bir bakla olduğunu dile getiren Baykal, “Bu ilk orada çıktı. Biraz önce bir başka danışman 'Biz eyaleti kuracağız' demiş ve onu dediği video da dolaşıyor ortalıkta. Adnan Tanrıverdi. Eski askermiş, sosyal medyada şimdi onun açıklaması dolaşıyor" diye konuştu
CUMHURBAŞKANI'NIN PEYGAMBER BENZETMESİNE TEPKİ
Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Marmaris'te darbeci askerlerin uçağında yaptığı aramayla ilgili anlattığı olay üzerine de sert açıklamada bulundu. Yeni bir saptırma olayı çıktığını belirten Baykal, şöyle tepki gösterdi:
“Sayın cumhurbaşkanı 'Bu darbeciler gelmişler Marmaris'te benim kaldığım otele, uçağa, helikoptere girmişler, aramışlar, bana bakmışlar ama bulamamışlar. Tıpkı Hz Peygamberimizin yanında daha sonra halife olacak Ebubekir Sıddık'la beraber saklandığı Nur Dağı'ndaki durumda olduğu gibi. Hani bilirsiniz ya örümcek ağı örmüş peygamberimizi arayanlar müşrikler yakalayacaklar, örümcek ağını görünce gitmişler. Ya tıpkı onun gibi' demiş. Şimdi arkadaşlar bu kampanyada çok gaf yapıldı, gerçek dışı sözler söylendi. Başbakan 'Selam olsun Bolu Beyi çocuklarına' dedi. Bunlar olabilir, ufak tefek yanlış şeyler ama şimdi anlattığım söz iyi düşünülmüş ve çok tehlikeli bir laf. Yani bu Allah'a şirk koşmaktır, bu peygambere şirk koşmaktır. Peygambere şirk koymak, Allah'ın peygamberi tek olduğu için de Allah'ın hükmüne karşı çıkmaktır. Yani bir siyasetçi nasıl olur da kendisini peygambere benzetebilir. Biz birtakım siyasetçileri biliriz, 'Benim liderime dokunmak ibadettir, benim liderim Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde taşımaktadır' dediğine tanık olduk. Bu laflar karşısında isterdik ki kendisine böyle sözler söylenen lider çıksın, 'Haddini bil kendine gel öyle bir şey olamaz' diye tepki göstersin. Bizzat sayın cumhurbaşkanının kendisinin kendisini örümcek sayesinde kurtulmuş olan peygambere benzetiyor olduğuna bu kampanyada tanık olmak gerçekten ibret vericidir. Sözkonusu olan dağ değil, mağaradır. Nur Dağı değildir Sevr Mağarası'dır. Bu da işin bir başka boyutu. Şimdi bu işlere kalkınca insanın ayağı dolanır. Bu da Allah'ın takdiri olmuştur. Böyle benzetmeye kalkığı zaman bunun yakışık almadığı böyle bir benzetmeyi yapanın ayağına dolaşmasından dilinin dolaşmasından da ortaya çıkmıştır. Böyle şeylere tanık olmak istemiyoruz. Kimsenin kendisini peygamberle mukayese ederek itibar kazanma arayışına milletimizin fırsat vermemesini istiyoruz."
FOTOĞRAFLI