Güncelleme Tarihi:
ANTALYA (AA) - Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Maçın ilk yarısını aldık 10 Ağustos ve 30 Mart'ta. Haziran seçimleri yani ikinci yarıyı da alırsak maçı kazanmış olacağız" dedi.
Partisinin Antalya İl Başkanlığı'nı ziyaret eden Akdoğan, Antalyalıların 30 Mart yerel seçimlerinde Büyükşehir Belediye Başkanlığını yeniden kazandığı için büyük başarıya imza attığını söyledi.
Antalyalıların fedakar çalışmaları ile yüzlerini ağarttıklarını dile getiren Akdoğan, AK Parti vizyonunu kaybeden şehirlerin ne tür sıkıntılar yaşadığını, nasıl geriye gittiğini herkesin gördüğünü ifade etti.
Antalya'ya hükümet olarak her zaman sahip çıktıklarını, kente pozitif ayrımcılık yaptıklarını belirten Akdoğan, Antalya'nın artık emin ellerde olduğunu, Türkiye büyürken Antalya'nın geriye gidemeyeceğini anlattı.
- "30 Mart'tan önce oyun oynandı"
AK Parti'nin 2023 hedefine doğru emin adımlarla gittiğini, bütün şer odaklarının ittifak yaparak AK Parti'yi bir şekilde iktidardan düşürebilmek için türlü türlü yöntemler devreye soktuğunu ifade eden Akdoğan, "(Bu AK Parti'den, Erdoğan'dan nasıl kurtulabiliriz) diye düşünenler 17 Aralık komplosunu devreye soktu. Üçüncü köprü, havalimanı, Marmaray gibi devasa projeleri hayata geçirdikten sonra ise Gezi olaylarının devreye sokuldu" diye konuştu.
- "Cumhurbaşkanlığını bir AK Parti'li başka bir AK Parti'liye devretti"
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Türkiye'nin şaha kalkmasından, dev yatırımlarla terör sorunlarının kendiliğinden çözülmesinden rahatsızlık duyanların Gezi olaylarıyla süreci sabote etmeye çalıştığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Demokratikleşme paketini hayata geçirdik, hemen 17 Aralık komplosu devreye girdi. (Tayyip Erdoğan'dan kurtulursak hepsinden kurtuluruz) dediler ama olmadı. 30 Mart'ta milletimiz AK Parti'ye de Erdoğan'a da kendi iradesine de sahip çıktı. Hepsi bir araya geldi, baş edemediler. Cumhurbaşkanlığı sürecinde (Nasıl bir entrika çeviririz, Tayyip Erdoğan'ın aday olmasını nasıl engelleriz) dediler. Türlü oyunlar devreye koydular ama engelleyemediler. Çatı aday ortaya koydular ama temeli olmayan çatı havada kalmadı, hepsinin başına yıkıldı. Bunun ardından AK Parti içinde karışıklık çıkarma arayışına girdiler. Oyunları tutmadı. Cumhurbaşkanlığı devir teslimini bir AK Parti'li başka bir AK Parti'liye gururla yaptı. Cumhurbaşkanımız, Başbakanlığı yine bir AK Parti'liye gururla teslim etti. Genel başkanlık devir teslimini büyük başarıyla gerçekleştirdik. Bu sürecin sorunsuz şekilde yaşanması gerçekten tarihi bir başarıdır. Tayyip Erdoğan'ın liderlik başarısıdır. Başka kimse böyle zor bir süreci başarıyla gerçekleştiremez."
- Kongre süreci
AK Parti kadrolarının inanmış ve erdemli bir kadro olduğuna işaret eden Akdoğan, "Şiddetli rüzgarlar estirdiler. Bu süreç başarıyla tamamlandıysa AK Parti ailesinin dirayetli, basiretli duruşu sayesinde. Sizler ahlaki, sapasağlam bir duruş ortaya koydunuz" diye konuştu.
Hükümetin güçlü şekilde yoluna devam ettiğine dikkati çeken Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başbakanımız Ahmet Davutoğlu'nun 2 aylık performansını görüyorsunuz. Parti yönetimi, MKYK değişti ama sapasağlam AK Parti kadroları ülkeyi kararlı şekilde yönetmeye devam ediyor. Üzerimize tuzak kuranlar, oyun oynamak isteyenlere fırsat vermeden, kongre sürecinde de aynı kardeşlik hukuku, samimiyet içerisinde basiret ve feragat ile bu süreci götürmemiz gerekiyor. Bayrak yarışında birinci koşan da ikinci koşan da aynı takımın başarısıdır. Birisinin başarısı diğerinin başarısıyla tamamlanabilir. AK Parti bugüne kadar bayrak devir teslimini başarıyla gerçekleştirdi. Kongrelerde de böyle olacak. İsimler, ekipler değişebilir, aynı davaya dayanan insanlar birbirine görevi teslim edecek. Teslim edenler davanın parçası olmaya devam edecekler."
- 2015 Genel Seçimleri
Önlerindeki seçimlerin hayati önem taşıdığına vurgulayan Akdoğan, "Maçın ilk yarısını aldık 10 Ağustos ve 30 Mart'ta. Haziran seçimleri, yani ikinci yarıyı da alırsak maçı kazanmış olacağız" dedi.
Genel, yerel ve cumhurbaşkanlığı seçiminin olmadığı önlerinde 4 yıl bulunduğunu kaydeden Akdoğan, bu yılların yeni Türkiye'nin inşasında tuğlaları üst üste koymanın, köklü reform ve dev yatırımları yapmanın yılları olacağını söyledi.
Türkiye'nin şaha kalkması için bu kritik eşiğin geçilmesi gerektiğinin altını çizen Akdoğan, şöyle konuştu:
"En son gelen anketler partimizi yüzde 50-51 bandında gösteriyor. Türkiye'nin geleceği ile AK Parti'nin geleceği örtüşmüş durumda. AK Parti'yi büyüten neyse Türkiye'yi büyüten de oydu. Biz reformdan korkmadık. Reform yaptıkça, demokratikleştikçe AK Parti de Türkiye de büyüdü. AK Parti, Türkiye'nin geleceğinin teminatıdır. Birlik ve bütünlüğünün teminatı, sigortasıdır. Bugün AK Parti'yi siyasi denklemden çekip alın, Türkiye'nin bütünlüğünü sağlayacak başka bir siyasi hareket bulamazsınız. Hepsi bölge partisi oldu. Türkiye'nin bütün şehirlerinde var olan, siyaset yapan tek parti AK Parti'dir. Kimisi batıya, kimisi doğuya, kimisi de İç Anadolu'ya sıkışmıştır. Bizi eleştiriyorlar. Şimdi Şırnak'a gidip siyaset yapabiliyor musun MHP, CHP olarak. Hakkari'de bayrak sallayabiliyor musun? Milletvekili çıkartabiliyor musun? Bunları yapamıyorsan sen zihninde ülkeyi bölmüşsün. Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü sağlayan birlik siyasetidir. Bunu da AK Parti yapmaktadır. Bunun değerini iyi bilmeliyiz."
- Ortadoğu'daki karışıklıklar
Akdoğan, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada büyük siyasi çalkantıların yaşandığına dikkati çekerek, birçok ülkede bölünmeler olduğunu, bu çalkantılar içinde Türkiye'nin istikrar abidesi gibi durduğunu vurguladı.
Başı sıkışan herkesin Türkiye'den yardım eli beklediğini dile getiren Akdoğan, "Irak'tan kaçanlar Türkiye'ye sığınıyor. Ortadoğu'da başı sıkışan Türkiye'ye bakıyor. Balkanlar'da sıkıntı yaşayan Türkiye'den medet umuyor. Biz çok güçlü ve zengin olmalıyız ki yardım yapalım" diye konuştu.
İnsani yardımlarda ilk üçe girdiklerini, bunu yapmak zorunda olduklarını belirten Akdoğan, "Suriye'den kaçan Arap, Türkmen ve Kürtler neden Türkiye'ye geliyor? Neden al bayrağın gölgesindeki huzura sığınıyor? AK Parti siyaseti hem Türkiye'nin bütünlüğünün teminatı hem de bölgedeki barış ve istikrar açısından önemli bir limandır" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin içini karıştırmak isteyenler bulunduğunu, bir yandan 12 yıldır hizmet etmeye bir yandan da demokrasiye, hukuka saldıranlar, toplumsal ayrıştırma isteyenlerin oyunları, tezgahları, kumpaslarıyla baş etmeye çalıştıklarını anlatan Akdoğan, çeteler, mafya, derin devlet yapılanmaları, paralel devlet odaklarıyla milletin iradesine elini uzatan kim varsa hepsiyle mücadele etmenin, milletin emanetine sahip çıkmanın çabası içerisinde bulunduklarını söyledi.
Bunu başarabildikleri için AK Parti'nin ayakta olduğunu belirten Akdoğan, AK Parti ayakta olduğu için Türk demokrasisinin yerinde durduğunu, hukuk sisteminin çalışabildiğine değindi.
- Çözüm süreci
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Türkiye'yi Türk-Kürt, Sunni-Alevi diye bölmeye çalışanlar olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Çözüm sürecini bunun için başlattık. Birileri toplumsal fay hatlarını kırmaya çalışıyor. Akan kan sürdüğü sürece, analar ağladığı sürece toplumsal ayrımlaşma tetikleniyordu. Türkiye'nin beka problemi o zaman ortaya çıkıyordu. O zaman yüz milyarlarca dolar kaynak heba oluyordu. Bunlara 'dur' dedik. Bunu sineye çekemeyiz. (Her yıl şu kadar şehit verelim, idare edip gidelim gibi bir kandırmacayla biz yaşayamayız) dedik. Çözüm sürecini başlattık. Bu süreçte ne zaman sonuca yaklaşılsa birileri rahatsız oldu. Türkiye'nin kendi iradesiyle, milli projesiyle bu sorunu çözülmesinden rahatsız oldular. Demokratik açılım, Oslo ve milli birlik kardeşlik süreçlerinde hep birileri harekete geçti ve süreci sabote etti. Birinde Silvan saldırısı, diğerinde MİT Müsteşarı'na yönelik girişim oldu. Hep birileri sabote etmenin peşinde oldu. Son olaylarda Kobani (Ayn el Arap) bahane edilerek nasıl ortalık yakılıp, yıkıldı. 6-7 Ekim olayları süreci sabote etme girişimine dönüştürüldü."
- IŞİD bahanesiyle yapılan izinsiz gösteriler
Terör örgütünün silah bırakma fikrinin yaygınlaşmasından rahatsız olduğunu vurgulayan Akdoğan, "Terör örgütü bölgenin normalleşmesinden, insanların yaylaya çıkması, ticaret yapması, turizmin gelişmesinden rahatsız. Silahı bırakmak istemiyor. Baskı ve şiddet olmazsa ben bölgede tutunamam korkusuna kapıldı. Hükümet çözümü zorladıkça panik atak geçiriyor, su kaynatıyor. Bir şekilde çözüme ulaşılacak, ben bunu nasıl sabote ederimin peşinde" dedi.
Bölgede yol kesmeler, adam kaçırmaların hep bu direnci ortaya koyduğunu, arkasından Kobani olayları sonrasında yaşananların hep ayak direme olduğuna işaret eden Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bölge insanı önceden devlete yönelik, baskıyla, zulümle bazı olumsuzluklar atfederdi. Devlet artık şefkat elini gösterdi, yatırım yapıyor, hizmet götürüyor. Zulmeden, yakıp yıkan terör örgütü. Bölge halkı artık devletten şikayet etmiyor, güvenlik talep ediyor. Zulmeden terör örgütüne karşı. Bu önemli bir kırılma noktasıdır. 6-7 Ekim olayları kendi kendine olmadı. Orada şiddet uygulanması, parti binalarının yakılması, AK Parti'ye yakın diye bir takım işadamlarının yerlerinin yakılması... Bunlar kontrol dışı gruplar tarafından yapılmıyor. Bilinçli bir şekilde yapıldı. Kendine müzahir olmayan Kürtleri bir şekilde bölgeden kaçırmak stratejisi izliyor terör örgütü. Nasıl yıldırır, politik ve toplumsal bir temizlik yaparız. Yandaş olmayan Kürtleri nasıl bölgeden kaçırıp, tek tip bir yapı, kendi otoritelerine boyun eğen bir yapı meydana getirebiliriz. Bunun için yaptılar. Buna müsaade etmeyeceğiz."
- "U dönüşü yaptılar"
Terör örgütünün vatandaşlara zulmetmesine boyun eğmeyeceklerini belirten Akdoğan, güvenlik için ne gerekiyorsa devletin tüm bu adımları atacağını, huzura da barış iklimine de çözüm sürecine de bölge insanına da sahip çıkacağını söyledi.
Güvenlik tedbirlerinin, çözüm süreci var diye gözardı edilecek bir şey olmadığını vurgulayan Akdoğan, güvenlik olmazsa en temel hakların olamayacağını ifade etti.
"O olaylar yaşandı, bu olaylar varken farklı bir görüş çıkıp eylem yapabilir miydi" diyen Akdoğan, şöyle konuştu:
"Oradaki farklı siyasi eğilimler birbirine düşürülmek istendi. Nasıl bir iç çatışma meydana getirebilirizin provası denendi. Bunlar tutmadı. Millet bu oyunları çok gördü. Ne devlet buna izin verir ne de millet bu oyuna gelir. Ters tepti. U dönüşü yaptılar. Baktılar toplumsal tepki var, devlette bir kararlılık var. Bu sefer (biz yapmadık, etmedik, öyle söylemedik) dediler. Burada yanlış bir şey varsa biz sizi eleştiririz. Çözüm süreci var diye sizin yaptığınız yanlışlıkları söylememezlik etmeyiz.
Şimdi Başbakanımızın en son sözünü eleştiriyorlar. Bir parti gibi davranıp Anayasa ve yasalar çerçevesinde hareket ederse muhataplığı sürdürürüz. Tabi böyle olacak. O zaman muhatap alırız diye bir partiye hiza vermeye çalışmıyoruz. Sen Anayasa ve yasalar çerçevesinde hareket edersen o zaman muhatap alınırsın. Meşru muhataplık odur. Meşruiyetin zedelenirse muhataplığın da ortadan kalkar. Siyasi ve hukuki meşruiyetin güçlenirse o zaman muhatap haline gelirsin. Bu kaçınılmaz bir durumdur. Çözüm süreci var diye biz sizinle siyasi mücadele içine girmeyecek miyiz? Çözüm olsa da nihai sonuca ulaşsa da biz sizinle siyasi mücadeleye devam edeceğiz. Bunlar iki farklı anlayıştır."
Siyasi rekabetin kendi zemininde, demokrasi ve hukuk içinde devam edeceğini, sürece uygun bir dil, tehditvari olmayan, şantaj yapmayan bir dil geliştirmek gerektiğini dile getiren Akdoğan, "Hükümet bu konuda son derece özenli bir yaklaşım içerisindedir. Çözümün sahibi AK Parti iktidarıdır. Güvenlik konusunda taviz vermeden, vatandaşı hiçbir örgüte ezdirmeden, reformları ve kararlılığını kaybetmeden AK Parti iktidarı bu yolda yürümeye devam edecek" dedi.
Akdoğan, dünyanın birçok yerinde AK Parti'nin seçimlerden başarıyla çıkması için dua edildiğini, sadece parti için değil, dünya halkları, mazlumlar ve mağdurlar için çok çalışmaları gerektiğini sözlerine ekledi.