Güncelleme Tarihi:
ANTALYA Körfezi’nde gerçekleşebilecek bir depremin tarihi kaya mezarlarının yurdu Myra’yı, ana tanrıça inancının şehri Limyra’yı ve bugünlerde Neron’un fenerinin yeniden yükseldiği Patara’yı sular altında bırakabileceğini söyleyen Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nihat Dipova, yaptığı araştırmada Antalya’nın batısını kapsayan havzada tsunamiye sebep olacak fay kaynaklarını tespit etti.
ADRASAN’DAN PATARA’YA RİSK BÜYÜK
Aynı bölgede bulunan farklı zeminlerin deprem etkilerini büyütebildiğinin altını çizen Dipova, zemin yapısı bakımından bölgeyi şöyle anlattı: “Deprem haritasına göre Antalya için en tehlikeli bölgenin batı kesimde olduğu açıkça görülebilir. Adrasan’dan, Patara’ya kadar olan kesimin deprem tehlikesi İzmir-Bayraklı bölgesinin deprem tehlikesine yakındır. Kaş ilçesinin bazı bölümlerinde beklenen deprem ivmesi, yerçekimi ivmesinin yüzde 48,6’sına ulaşmakta. Finike-Kumluca arasında ise bu rakam, yüzde 36 civarında bekleniyor. Bu değerler Antalya’nın en büyük deprem tehlikesi olmakla birlikte ülke geneli için de yüksek değerler.”
ZAYIF ZEMİNLER İNCELENMELİ
Bu yüksek deprem tehlikesinin başlıca iki gerekçesi olduğunu söyleyen Dipova, “Birincisi; kıyının yaklaşık 30 kilometre açığından doğu-batı uzantılı bir fay geçiyor. Diğeri ve daha önemlisi ise bölgenin yaklaşık 50 kilometre altından geçen dalma-batma fayıdır. Deprem tehlikesi bu kadar büyükken, bu değerleri daha da büyütme potansiyeli taşıyan zayıf zeminler incelenmeli. Bölgede jeolojik olarak çok genç alüvyon zeminler var. Ova olarak tabir edilen bu alanlar tarih boyunca hem tarım alanı hem de ilçe merkezlerinin ve turizm tesislerinin yapılaşma alanı olmuş” dedi.
GEÇMİŞTE BÜYÜK BİR DEPREM YAŞANDI
M.Ö. 1’inci yüzyıl ve M.S. 2’nci yüzyıl arası, Limyra en parlak dönemini yaşarken, M.S. 141’de meydana gelen bir depremin Limyra’ya büyük zarar verdiğini anlatan Dipova, “Bu depremden sonra halk kenti yeniden kurmuş, tiyatro da bu dönemde yeniden yapılmış. Bu bağlamda Finike ve Kumluca yerleşimlerinde büyük deprem tehlikesi ve zayıf zemin bir araya geldiğini görüyoruz. Bölgede bu iki özelliğin bir araya gelmesi, deprem tehlikesini daha da artırıyor” diye konuştu.
BEYMELEK DALYANI OVAYA DÖNÜŞECEK
Prof. Dr. Nihat Dipova, Demre yerleşim alanının büyük deprem tehlikesine maruz olmakla birlikte, bu deprem tehlikesini büyütme potansiyeli taşıyan zayıf zeminler de bulundurduğu uyarısı yaparak, şöyle bilgi verdi: “Demre Ovası’nın da Demre Çayı’nın taşıdığı sedimanlarla 6-7 bin yıl içinde oluştuğunu ve geçmişinde yer yer sığ göllerin bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Nihat Dipova, “Bölgenin doğu sınırında bulunan Beymelek dalyanı da bu sığ göllerden birisi olarak gelecekte dolarak ovaya dönüşecek.”
PATARA VE XANTHOS KIRMIZI LİSTEDE
Dipova’nın Antalya’nın batısında yaptığı araştırmada, Patara ve Xanthos antik kentleri de yüksek riskli kırmızı ile işaretlendi. Raporda, bölgedeki tehlike şu şekilde açıklandı: “Patara-Xanthos arasında yer alan Patara antik yerleşiminin bulunduğu Gelemiş Ovası’nın da 5-6 bin yıl önce körfez olduğu bilinmektedir. Eşen Çayı’nın taşıdığı sedimanlarla bu körfez dolmaya başlamış, yer yer göller oluşmuştur. Bu ova üzerinde günümüzde büyük kentsel yerleşim bulunmamakla birlikte, hem deprem tehlikesinin büyük olduğu hem de zayıf zeminlerin bulunduğu not edilmelidir.”
7 ÜZERİNDE DEPREM TEHDİDİ
Antalya kıyılarında tsunamiye sebep olacak fay kaynaklarının mevcut olduğuna dikkat çeken Dipova, veriler ışığında riskin boyutunu şöyle özetledi: “Akdeniz’i ortadan ikiye ayırarak deniz altından geçen Kıbrıs ve Helenik yayları fayının çok sayıda segmentten oluşması, çok büyük depremler üretmesine engel oluyor. Bununla birlikte tekil segmentler üzerinde de 7 üzerinde büyüklükte depremler beklenmekte. Rodos adasının doğusundaki iki segment üzerinde oluşabilecek depremler, Patara-Kumluca arasındaki Antalya kıyılarını ve Fethiye, Dalaman gibi Muğla kıyılarını etkileyecek. Böyle bir deprem, tsunami üretme potansiyeline sahip.”
4 AŞAMALI KORUMA PLANI
Prof. Dr. Dipova’nın, yapıların depremde hasar görmemesi için 4 aşamalı bir sürecin izlenmesini önerdiği araştırmasında bu aşamalar, bölgenin deprem tehlikesinin boyutunun tespiti, zemin özelliklerinin ortaya konması, yapı projesinin doğru yapılması ve standartlara uygun malzeme kullanılması olarak sıralandı. Antalya için tsunami üretebilecek deprem kaynaklarının harita üzerinde gösterildiği araştırmada, “Antalya’da depremle ilgili çalışmalar özellikle batı kesimdeki deprem tehlikesi büyük ve zemini zayıf alanlara odaklanmalıdır. Deprem tehlikesinin büyük olduğu alanlarda, yapıların bu tehlikeye karşı yeterli dirence sahip olup olmadıklarının tespiti ve ihtiyaç duyulan yapıla çok önemli. Öncelikli olarak, depremi odağa alan imar çalışmaları yapılarak, yeni imara açılacak alanlarda doğru planlamaların yapılması, yeni yapıların yeterli dayanıma sahip olarak inşa edilmesi yoluna gidilmeli” denildi.