Güncelleme Tarihi:
GÜZEL şeyler olacak; umut ile güzel yarınları inşaa edeceğiz. Yaşanan felaketler gösterdi ki; bu vatanı kurtaranların çocukları yine kurtardı ve kurtaracak. Yangın alanlarından gelen fotoğraf ve videolar yeşeren toprak, filizlenen ağaçlar, kırılan ve kaynayan kemik gibi daha güçlü kılacak ruhlarımızı.
Ruh demişken, ruha en iyi gelen şey kültür ve sanat... Bu hafta, iki sergi gezdim. Öncelikle, Antalya Kültür Sanat'ta hani şu tarif yerindeyse eski ATSO binamızın yerindeki renkli binada, sanatçı Murat Germen ve küratör Yeşim Demir'in 'Kadim Antalya'nın Güncel Portresi' adlı sergi. 29 ağustosa kadar gidin gezin derim. Sergide, kadim Antalya'nın yer yer iç acıtan yapılaşma ve hoyratça şehirleşmesini görecek yer yer yeşiline dalacaksınız, denizinde yüzeceksiniz... mutlak, bir ders alarak ayrılacağınıza şüpheniz olmasın.
Bir diğeri ise, Türkan Şoray Kültür ve Sanat Merkezi'nde, çağdaş Rus resminin önde gelen beş isminin eserlerinden oluşan bir sergi idi. Önümüzdeki günlerde, Antalya'da sanat adına güzel işler olacak. Çoğuna bakıp gerçeklerin bir yansımasını görmek, çoğunda iç dünyanız neye elveriyor ise onu yaşamak... özgür olunabilen alanlar sergiler ve dinlendiren alıp başka başka diyarlara taşıyan, kanat takan...taktıran...
Kimi zaman, kendinizi keşfe çıkartan, farkına varmadığınız nicelikleri fark ettiren ve dahası potansiyelinizi sorgulatan, sanattır. Evde amatör bir sanatçı adayımız var, kızım eli kalem tuttuğundan bu yana çiziktiriyor. Tüm defter, kitap hatta okul deneme sınav kağıtlarının boşlukları resimleri ile dolu. Karakter çiziyor ve saatlerce masadan hiç kalkmıyor. Kalemsiz yaşayamıyor, ben ne mi yapıyorum annesi olarak, ona ortam yaratıyorum ve ekipman gerekli olduğunda alıyorum bu kadar. O, kendisi uçuyor... Herhangi bir ders almıyor, bunu özellikle istemedik; sordum sanat ile uğraşan ressam dostlarımıza ve 'şu an ders almasın' yanıtını aldım. Elbette çok mutluyum, aileden bir sanatçı çıkma ihtimali karşısında . Bedenlerimizi, kendimiz keşfediyoruz ya beyinlerimizi?.. İnanın bana, onu ancak kültür ve sanat yoluyla keşfedebiliriz. Elbet, bu benim görüşüm.
ASPENDOS'LU GÜNLER
Antalya'da, bir İstanbul kadar olmasa da her hafta gidilebilecek bir kültür sanat etkinliği ile zenginleşiyor. Hemen önümüzde , 4 Eylülde başlayacak olan Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali var. Antalya'da Devlet Opera ve Balesi'nin kadrosu canla başla çalışıyor ve ortaya her zaman güzel işler çıkartıyor. Program açıklandı, kaçırmamanızı öneriyorum. Operalar, Senfoniler bir kentin ne kadar medeni ve hür olduğunun göstergesidir. Uzak demeyin, vaktim yok hiç demeyin, pandemiyi bahane etmeyin; Aspendos öyle büyük ki; mesafeden bol bir şey yok...İnanın bana. Zaten kapasitesinin yarısının yarısının yarısı kapasitede insan alınacak gibi bir şey söz konusu. Kültür ve Turizm Bakanlığı, yıllardır Aspendos Festivali'nin takvimini aylar öncesinden açıklayamadı... ne ki bunun zorluğu anlayabilmiş değilim? Oysa ki, sırf burada konser dinlemek için bu kente akın akın gelecek çok kitle var. 25 Eylül'de Uluslararası Akra Caz Festivali bomba gibi geliyor. Kaçmayacak ve ruhumuzu doyuracağımız altı konser sanatseverleri bekliyor.
GÖZLER ANTALYA'DA
İstanbul'da yapılan çoğu organizasyon gözünü Antalya'ya çevirmiş durumda. Kompakt bir kent olması ve tarih ile iç içe oluşu ve modern otelleri de kentin bonusu. E uçmak da kolay, birçok yerden direkt uçuşlarla Antalya Havalimanı gibi ödüllü bir limana inip kısa zamanda her yere ulaşabiliyorsunuz. Daha ne olsun; dört mevsim bahar olması da cabası.
İşte bu potansiyelin, artık farkına varıldı, özellikle toplantı ve etkinlik sektörünün ilk tercihi Antalya olma yolunda ilerliyoruz. Çalışmaya devam etmeliyiz çünkü bu kent resort turizminden kazandığının kat kat fazlasını toplantı ve etkinliklerden kazanacaktır.
Bu arada, geçen hafta Kaleiçi'ni yazdım ve sayısız teşekkür ve yorum aldım. Herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. devamı gelecek, Kaleiçi'nin dahası, yazmak dışında neler yapmalıyız diyerek kolları sıvayacağız.
Sevgiyle Kalın.