Güncelleme Tarihi:
Mutlu sonla bitmesini arzuladığı bir hikaye peşindeydi.
Bunun için uzun zamandır uğraş veriyordu.
Maalesef Akdeniz’den Ege’ye uzanan hikayenin sonu hüzünlü bitti.
Tıpkı 21 yıl önce olduğu gibi.
Yazık oldu tüm emeklere.
4’TE 3’Ü BEŞİKTAŞLI
Antalyaspor ile Beşiktaş önceki akşam İzmir’de 59’uncu Türkiye Kupası için karşı karşıya geldi. Beşiktaş ligi şampiyon bitirmiş, Antalyaspor ise finale kadar 5 takımı elemiş, kalesinde gol görmemişti. Kadro olarak her ne kadar Beşiktaş favori gösterilse de Antalyaspor’u kimse yabana atmıyordu. Yazının girişinde de belirttiğim gibi tarih yazmak isteyen kırmızı beyazlı takım, aynı zamanda rakibine göre kupayı daha çok isteyen taraf olarak da göze çarpıyordu.
Göreve gelir gelmez büyük bir değişime imza atan başkan Mustafa Yılmaz, Türkiye Kupası için adeta seferberlik ilan etti. Günler öncesinden hazırlıklar için talimat verdi. Uçaklar kiralandı, programlar yapıldı, kent kırmızı beyazlı bayraklarla donatıldı. Ancak Türkiye Futbol Federasyonu’ndan maça bir gün kala gelen haber adeta şok etkisi yarattı. Federasyon daha önce 3’te 1 oranında seyirciye açmayı açıkladığı stadı, bu kez 250’şer kişiyle sınırlandırdı. Yani iki takım da ancak 250 seyircisini maça alabilecekti.
Peki öyle mi oldu?
Maçı izleyenler öyle olmadığını görmüştür. Statta bulunan biri olarak en az 5 bin kişinin olduğunu söyleyebilirim. Bu sayının da neredeyse 4’te 3’ü Beşiktaşlılar’dan oluşuyordu.
TEPKİSİNDE HAKLI
3 ay önce göreve gelen Antalyaspor Başkanı Mustafa Yılmaz, bundan önceki başkanlardan farklı olacağının sinyallerini vermişti. Göreve gelir gelmez deyim yerindeyse camiayı yeniden birleştirdi. Herkese kucak açtı, herkesi dinledi. Antalyaspor’un haklarına sahip çıktı. Bunu Türkiye Kupası finalinde de net olarak gördük. Kupa finalindeki seyirci olayına isyan eden Başkan Yılmaz, TFF Başkanı Nihat Özdemir ile yönetim kurulu üyesi ve aynı zamanda Antalyaspor eski Başkanı Hasan Akıncıoğlu’na tepki gösterdi. Tepkisinde de haklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü Gürsel Aksel Stadyumu’ndaki manzara hiç hoş değildi.
UMUT VERİCİ GELİŞMELER
26 yıldır Antalyaspor’u takip ederim. Gitmediğim maç, deplasman kalmadı. Onlarca başkanla çalıştım. Hiç bu kadar takımın sahiplendiğine şahit olmamıştım. Kırmızı beyazlı taraftarlar, seyircinin alınmayacağı kupa maçına, üstelik pandemi ve günün belirli saatlerinde sokağa çıkma kısıtlaması olmasına rağmen İzmir’e adeta çıkarma yaptı. Kimisi özel aracıyla gitti, kimisi günler önce İzmir’e giderek maç saatini bekledi. Stada giremeyeceğini bile bile nasıl olur da bu kadar zorluk göze alırlar inanmak zor. Ama dedik ya Antalyaspor kupayı alacağına çok inanmıştı. Bu inancı da günlerdir çalışma yürüten yönetim aşıladı. Bu umut verici bir gelişme.
YÖNETİMİN İŞİ ZOR
Gelelim maça.
Maalesef futbolcular yönetim ve taraftar kadar inançlı değildi. Beklenenin altında bir performans sergilediler. Kaybedilen bu maç teknik heyet ve futbolcuların karnesine eksi yazar. Maçta kırılma anı ise 3’üncü dakikada tecrübeli kaleci Boffin’in hatasından kaynaklandığını düşünüyorum. Elinden kaçırdığı ve golle sonuçlanan pozisyon Antalyaspor’un sonunu hazırladı. Tabi sonrasında golcülerin de beceriksizliği hüzünlü tabloyu oluşturdu.
Sezon bittiğine göre artık şapkayı önümüze koymanın zamanı geldi. Yönetim kurulunun radikal kararlar alması elzem oldu. İşlerinin kolay olmayacağını biliyorum. Zira büyük paralar verilip uzun anlaşma sağlanan katkısı olmayan çok sayıda futbolcu var. Gustavo Blanko, Ferhat Kaplan, Orgill bunlardan bazıları. Bu futbolcuların kırmızı beyazlı takıma hiç katkısı olmadı. Şayet bir yerlere transfer olmazlarsa forma giymeden milyon liraları yine ceplerine indirecekler. Bu konunun yönetimi hayli zorlayacağı inancındayım.