ANTALYA’NIN RENKLİ YÜZÜ: YENİKAPI MÜZİSYENLERİ

Güncelleme Tarihi:

ANTALYA’NIN RENKLİ YÜZÜ: YENİKAPI MÜZİSYENLERİ
Oluşturulma Tarihi: Haziran 25, 2018 10:22

Antalya’nın en renkli aileleri Yenikapı müzisyenleri... 7’den 70’e herkesin müzikle haşır neşir olduğu mahallede ud, klarnet, kanun, ritim, perküsyon, batari, gitar çalan çocuklar var. Önce enstrümanı, sonra notaları öğreniyorlar. Müzik ruhlarına bir işledi mi ömür boyu onları bırakmıyor.

Haberin Devamı

BABADAN oğula müzik geleneğini yaşatan Yenikapı müzisyenleri, Antalya sokaklarının en eğlenceli mahalle kültürünü sürdürüyor. Büyük dedeleri Kurtuluş mücadelesinden sonra Selanik’ten gelmiş. Önceleri Kaleiçi’ne yerleşmişler. İki kuşak Kaleiçi’nde büyümüş. Orada turizm gelişip pansiyon ortamı olunca, evlerini satıp Yenikapı ve Sinan mahallelerine yerleşmişler. Burada herkes ekmeğini müzikten kazanıyor. Sokakta ve hayatın içinde olmak da müziklerini besliyor. Kendilerine ‘Roman dendiğinde, “Biz Roman değil Selanik muhaciriyiz” diye düzeltiyorlar. Müzisyenlerin artık mesleki kartları var. Geleneksel yöntemlerle enstrüman çalmayı öğrenmiş olsalar da yeni düzene ayak uyduruyorlar. Yetişkinler belediye bandosunda, çocuklar da ‘Yenikapı Roman Çocukları Orkestrası’nda görev alıyor. Hem sorunlarına hem de eğlencelerine ortak olan mahalle muhtarı Halil Ay, müziğin ekmek kadar vazgeçilmez olduğu bu kültürü, “Bu hayatta görülebilecek en imrenilesi yaşam stili” diye tarif ediyor.

Haberin Devamı

ANTALYA’NIN RENKLİ YÜZÜ: YENİKAPI MÜZİSYENLERİ

BİZDE HERKES BİR ŞEYLER ÇALAR
Antalya’nın yaşayan en eski müzisyeni, 78 yaşında dimdik ayakta duran Şengül Gürgen, Antalya’nın ilk saksafoncusu... Tüm ailesi müzisyen olan Gürgen yaşamını şöyle anlatıyor: “Rahmetli dedem Selanik’te klarnet çalıyordu. Babam İzzet Gürgen de Antalya’nın ilk klarnetçilerinden. Ağabeyim baterist. Müzisyen ruhu olan bir insan bir başladı mı bu işe bir daha kopamaz. Biz hepimiz böyle doğduk, böyle yaşadık. Ömrümüz pavyonlarda, konserlerde, düğünlerde, otellerde çalarak geçti. Ünlü sanatçılara, şantözlere ve dansözlere enstrümanlarımızla eşlik ettik. Rusya ve Moldova’nın balerinlerine de çaldık, Hintli dansçılara da.”

MÜZİKLE YILLAR SU GİBİ GEÇTİ 
Ömrü boyunca çaldığı saksafonu, askerlik için gittiği Diyarbakır’da bando bölüğünde öğrenen mahallenin Şengül abisi, su gibi geçen yılları düşünürken, “1962’den beri bu sokaklarda çalıyorum. Eski Antalya’nın ilk pavyonları olan Şarampol’deki Kanel, Roma, Ender pavyonlarında çalıştım. Memleketimizin içine dışına müzisyen olarak 50 yıl emek verdik. Benden öncekiler ve akranlarım rahmetli olunca en eski müzisyen ben kaldım. Ödüller aldım. Güzel geçti hayatımız” diyor.

Haberin Devamı

ANTALYA’NIN RENKLİ YÜZÜ: YENİKAPI MÜZİSYENLERİ

BURALARDA HERKES MÜZİSYEN
‘World Faster’ diye dünya genelinde yapılan bir yarışmada Antalya elemelerini geçip İstanbul’a giden ve şampiyon olan 28 yaşındaki baterist Ceyhun Çember, böylece ‘Türkiye’nin en hızlı davulcusu’ oldu. Genç baterist, yarışma için geceleri evde sabaha kadar çalışıp Almanya’daki dünya şampiyonasına gitmeye hak kazansa da maddi imkansızlıklara takılmış. Dünya yarışına giremese de ulusal başarısının haklı gururunu yaşıyor. Yeğenlerinden bateri, diğeri perküsyon çalıyor. Bu çocuklar ellerine hangi müzik aleti verilse iyi kötü çalabiliyor.

ANTALYA’NIN RENKLİ YÜZÜ: YENİKAPI MÜZİSYENLERİ

KİMSE MEMLEKETİNİ BIRAKMAZ
Müzisyen bir ailede büyüyen Ayşegül Evirgen’in küçük oğlu Burak da davul çalmayı öğrenerek, Antalya Müzisyenler Derneği’nden 4 yaşında müzisyenlik plaketi almış. Anne Evirgen, Antalya’nın müzisyenlerini diğerlerinden ayıran yönlerini şöyle anlatıyor: “Hepimiz bu mahallede doğduk. Eşim, babam, ağabeyim, hepsi müzisyen. Böyle bir aileye sahip olmak çok güzel. Antalya’nın müzisyenleri dışarıdakilere benzemez. Evini toprağını bırakıp hiçbir yere gitmez. Bu sokaklar eskiden daha şenlikliydi. Şimdi biz de sosyal hayata ayak uydurduk. Başka yerlerde müzisyenlerin hanımı oryantal ya da şarkıcıdır. Antalya’da müzisyen ailelerde kadınlar çalışmaz. Erkekler enstrüman çalıp evi geçindirir.”

Haberin Devamı

ÇOK BÜYÜK YETENEKLER VAR
“Kendimi bildim bileli klavye çalarım” diyen 41 yaşındaki Volkan Evirgen, “Çocukken babamdan öğrenmiştim. Sonra İsmail Baha Sürelsan Konservatuarı’na gittim. Şan dersleri aldım. Barlar sokağı yeni açılmıştı. Ünlü sanatçılar Antalya’ya gelmeye başlamıştı. Çok iyi para kazanıyorduk. Notaları iyi biliyordum ve çevremdekilere öğretiyordum. Mahallede müzik öğrettiğimiz bazı gençler sonra öğretim üyesi oldu. Biz sokağımızda kaldık. Seviyoruz burayı. Bir yere gitmeyiz. Bu mahallede çok büyük yetenekler var. Özellikle gençler arasında klavye, keman ve vurmalı çalgıları çok iyi çalanlar var” diyor.

ANTALYA’DA CEMİYETLER AÇILMADI
Müzik kulağının genetik yetenekle yenilere geçtiğini düşünen Uğur Topuz, “Antalya’da müzisyenlik dedelerden kalma, babadan oğla geçen bir şey. Biz babalarımızdan öğrendik, şimdi çocuklarımıza öğretiyoruz. Öyle sürüp gidiyor. Biri kemancı olunca bütün aile kemancı oluyor. Çok defa yeteneği fark edilip İstanbul’a davet edilenlerimiz de oldu. Gazinolara gelen sanatçılar bizi kadrolarına istediler. Ama biz tercih etmedik. Her gelen sanatçıyla çalıştık. Ama o ışıltılı hayat ilgimizi çekmedi. Antalya’da olmaktan, mahalle ortamında yaşamaktan memnunuz. Fakat Antalya müzik alanında çok daha iyi olabilirdi. Cemiyetler açılmadı. Öğreticilik imkanları çok azdı” sözleriyle müzisyenlik kültürünü anlatıyor.

Haberin Devamı

BİZİ AKDENİZ’E ATATÜRK GETİRDİ
Mahallede yabancılarla iç içe yaşamak istemediklerinden Kaleiçi’ni bırakıp Yenikapı’ya geçtiklerini söyleyen Hacer Şayhan ise “Burada hırsızlık, kötülük yok. Komşu hatırı var. Namuslu çalıştıkları için her yerden aranır oldular. Benim dedem Selanik’te Ramazan davulcusuydu. Bizim dedelerimizi, ninelerimizi Selanik’ten Akdeniz’e Atatürk getirdi. Biz şimdi buraları bırakıp gider miyiz? Soy kütüğümüze baktırdığımızda Langaza, Teleferya çıkıyor” diyor.

KEMANIN ÖLÜMSÜZ EFSANESİ

Selanik’in Karaferya ve Langaza yörelerinden mübadeleyle Antalya’ya gelen Yenikapı müzisyenleri arasında genç yaşta kayınbiraderi tarafından vurularak öldürülen Onur Şahyan’ın efsanesi halen sürüyor. Adı dile getirildiğinde ortaya bir suskunluk çöken Onur Şahyan kemanın en büyük ustalarından biri olarak anılıyor. Kendisi gibi keman sanatçısı olan babası Sakıp Şahyan’a göre, o sadece Antalya’nın değil, Türkiye’nin en iyi kemancılarından biriydi. Sakıp Şahyan’ın diğer oğlu Tevfik de keman ustalarından. Torun Yaşar Şahyan da kanun çalıyor.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!