Güncelleme Tarihi:
Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA) - TÜRKİYE'de kişi başı ortalama 1430 metreküp su düşerken bu rakam Antalya'da 6 bin 949 metreküp. Jeoloji Mühendisleri Antalya Şube Başkanı Ali Keleş, Türkiye ortalamasına göre su zengini olan Antalya'da birçok su kaynağının ise ciddi tehdit altında olduğu uyarısında bulundu.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, Antalya'nın su kaynaklarına ilişkin bir rapor hazırladı. Raporda, su kaynaklarının karşılaştığı tehditler de ele alındı. Türkiye'nin kişi başına ortalama 1430 metreküple su azlığı yaşayan bir ülke sınıfına girdiğini belirten Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Keleş, “Türkiye'de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarı 4 bin metreküpten, 1430 metreküpe düştü. Devlet İstatistik Enstitüsü 2030'da nüfusumuzun 100 milyon olacağını öngörüyor. Mevcut kaynakların tamamının bozulmadan korunduğunu varsaysak bile 2030 yılı için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 1000 metreküp civarında olacağı söylenebilir. Türkiye su fakiri bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor. Türkiye'de su kaynakları ile ilgili en önemli sorunu sektörel su kullanımlarındaki plansızlık ve su kaynaklarının korunmaması oluşturuyor. Bu sebeple Türkiye'nin gelecek nesillerine sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için kaynakların çok iyi korunup, akılcı kullanılması gerekmektedir" diye konuştu.
DSİ 13'üncü Bölge Müdürlüğü verilerine göre Antalya'nın toplam yer üstü 15.1 milyar metreküp, toplam yer altı 788 milyon metreküp olmak üzere toplam 15.9 milyar metreküp su potansiyeline sahip olduğunu açıklayan Ali Keleş, Antalya'da ortalama kişi başına düşen yıllık su miktarının 6 bin 949 metreküp olduğunu dile getirdi. Antalya'nın su potansiyeliyle ülkemiz su potansiyelinin yüzde 9'una sahip olduğunu kaydeden Keleş, “Bölgemiz, su potansiyeli olarak bu durumuyla Türkiye geneline göre oldukça zengin sayılabilecek bir yöreyi temsil etmektedir. Önemli su kaynaklarımızdan başlıcaları Eşen-Karaçay, Demre Deresi, Finike-Başgöz Çayı, Finike-Alakır Çayı, Kırkgözler Çayı, Düden Çayı, Aksu Çayı, Köprüçay, Manavgat Çayı, Karpuz Çayı, Alara Çayı, Kargı Çayı, Dim Çayı, Sedre Çayı ve Bıçakçı Çayı. Antalya'nın içme-kullanma suyunun tamamı yeraltısuyundan karşılanmaktadır. Yüzey suyu olarak Karacaören Barajı'ndan su getirilmesiyle ilgili proje yapım aşamasında" dedi.
'212 DÜDEN GÖRMEZDEN GELİNDİ'
Su kaynaklarının korunmasıyla ilgili kanun ve yönetmeliklere de dikkat çeken Şube Başkanı Keleş, ASAT'ın korunması gereken 212 adet düdeni görmezden geldiğini söyledi. ASAT'ın bu konuda hazırladığı raporu sanki kendi hazırlamış gibi 2015 genel kurulunda sadece Bıyıklı, Yağca, Aşağıoba ve Varsak olmak üzere dört düdene koruma getirildiğini ifade eden Keleş, “Ne yazık ki mecliste tüm parti üyelerinden bir tek itiraz bile gelmeden, düdenin ne olduğu, görevleri hakkında bilgisi olmayan meclis üyeleri tarafından kabul edilmiştir. ASAT yönetiminin bunu yapmaya hakkı ve yetkisi yoktur. Çünkü bu karar yasa ve yönetmeliklere aykırıdır. Ayrıca su kaynaklarının korunmasında 1. derece sorumluluğu olan ASAT su kaynaklarını direkt kirletici etkisi olan düdenleri ve koruma alanlarını ranta teslim etmemeliydi. Bu yüzden 2B arazilerinin özel mülkiyete geçip tapulanma sırasında itiraz etmemiş ve belediye adına tapu tescilinde bulunmamıştır. Bu haliyle de gelecekte belediye mali kaynaklarını ve su kaynaklarını ranta heba etmiştir" diye konuştu.
SU KAYNAKLARINI TEHDİT EDEN PROJELER
Boğaçay projesinin Çakırlar ve Bahtılı ovalarının belirli bölümündeki yer altı sularının tuzlanıp kullanılamaz olmasına neden olacağını belirten Keleş, su kaynakları için tehdit oluşturduğu iddia edilen projeleri ise şöyle sıraladı:
“Diğer bir tehditse Batı Çevre Yolu'dur. Bu yolun projelendirilmesi ve yapılması yasalara, yönetmeliklere göre suçtur. Çünkü bu yolun belirli bir kısmı Antalya kentinin genelinin su ihtiyacını karşılayan Duraliler içme suyu kaynaklarını mutlak koruma alanından geçmektedir. Hâlbuki kanun 'Bu alanda yalnız yeraltısuyu işletme tesisinin bulunmasına ve çalışmasına müsaade edilir, başka hiçbir maksat için kullanılamaz' demektedir. Dolaysıyla bu yolun projelendirmesinden tutun da şu aşamaya kadar yapılan tüm işlemler yasalara karşı suç işlenerek bile bile yapılmıştır. Çünkü gerek Karayolları yetkililerini, gerekse ASAT ve Büyükşehir Belediye Başkanını bu konuda daha işin başında uyardık. Yine su kaynaklarını tehdit eden başka bir tehdit daha proje çalışmaları devam eden ama güzergâhın tespit edildiği liman bağlantılı demiryolu projesidir. Bu proje de aynı Batı Çevre Yolu gibi Duraliler içme suyu kaynaklarını mutlak koruma alanından geçmektedir. Bu yetmiyor Kırkgöz kaynakları mutlak koruma alanından da geçiyor. Bu konuda yine tüm yetkilileri yaptığımız ziyaretlerle uyardık."
YETKİLİLER KULAKLARINI TIKIYOR
Bu uyarılara karşı yetkilileri sadece kulaklarını tıkamak ve gözlerini bağlamakla eleştiren Keleş, “İşte bu nedenlerle Antalya kentinin gelecekte su sıkıntısı çekeceği gerçeğidir. Bir taraftan Isparta, Bucak ve Korkuteli ovalarında kullanılan tarımsal ve hayvansal atıklardan tutun da, tüm altyapı yatırımlarında su kaynaklarının korunması gözardı ediliyorsa sizin ne kadar çok suyunuz olursa olsun. Kirlenmiş, kalitesi bozulmuş suyu kullanamazsınız. Bizler her şeye karşı değiliz. Antalya'da mutlaka yatırım yapılmalıdır. Yatırım yapılacak yer seçilirken kamu çıkarı, kamu yararı korunmalıdır. Böyle yerler Antalya'da vardır. Hem yol yapacak, hem demiryolu yapacak hem de imara açılacak yerler su kaynakları koruma alanları olmamalıdır. Su kaynaklarına karşı yapılan bu saydığımız zararları ve kötülükleri yapanlar hem yasalara karşı, hem de gelecek nesillerimize karşı suç işlemişlerdir" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI