Antalya Su Zengini
Güncelleme Tarihi:
IHA
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 09, 2015 16:15
Antalya Kent Konseyi, ASAT ve Akdeniz Üniversitesi işbirliğiyle, 5-6 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen ’Antalya İçme Suyu ve Sorunları Sempozyumu II’nin sonuç bildirgesi yayınlandı.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan Su Yönetimi Genel Müdürü Cumali Kınacı’nın da katılımıyla gerçekleştirilen ve çeşitli konularda bilimsel içerikli sunumlarında yapıldığı ’Antalya İçme Suyu ve Sorunları Sempozyumu’ toplantısının sonuç bildirgesinde; suyun, doğal ve kıt bir kaynak olduğu ve bu bakımdan mevcut kaynakların korunması ve sürdürülebilir kullanımının kentlerin geleceği açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekiliyor.
Türkiye’nin, kişi başına düşen 1519 m³/yıl kullanılabilir su miktarı ile su azlığı yaşayan bir ülke olduğuna da işaret edilen bildirgede, Antalya ilgili tahmini veriler ise şöyle:
"Antalya’da ise 2014 yılı nüfus verilerine göre kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 7.293 m³/yıl civarındadır ve su zengini olarak sınıflandırılabilir. Antalya havzasında toplam 16,21 milyar m³/yıl kullanılabilir su potansiyeli bulunmaktadır. Antalya kentinin 2050 yılı için içme suyu ihtiyacı 250 bin m³/yıl olarak düşünülürse, kentsel su talebi havzanın su potansiyelinin yüzde 15’i kadardır. Antalya ilinde ucuz, temiz ve güvenilir su temin edilebilme potansiyeli mevcuttur."
Ekolojik, kentsel, tarımsal ve endüstriyel su taleplerinin mevcut su kaynaklarımızdan sürdürülebilir bir şekilde karşılanmasına devam edilebilmesi için kısa, orta ve uzun vadeli su yönetimi (havza yönetim) planlarına ihtiyaç bulunduğuna da işaret edilen sonuç bildirgesinde, zaman zaman kent gündemine taşınan ve Antalya’nın içmesuyu kaynaklarından biri olarak görülen Karacaören Barajı’ndaki kirlilik sorununa da dikkat çekiliyor.
"Karacaören Barajı Antalya kenti için önemli su kaynakları arasında bulunmaktadır. Ancak Karacaören Barajı’nı besleyen üst havza ve baraj gölü içerisinde mevcut olan çeşitli noktasal ve yayılı kaynaklı kirlilik faaliyetleri henüz kontrol altına alınabilmiş değildir. Karacaören Barajı’ndan su temini amaçlı yapılacak uygulamalar açısından ilgili tarafların katılımı ile çok yönlü ve detaylı inceleme ve değerlendirmelere ihtiyaç duyulmaktadır."
Yeraltı ve yer üstü su kaynakları bakımından zengin olan Antalya’nın su kaynaklarının envanterinin çıkarılmasıyla yeraltı su kaynaklarının kapasitesinin, kalitesinin ve su yollarının belirlenmesi gerektiği de vurgulanan sonuç bildirgesinde yer alan diğer öneriler ise şöyle:
"Bunun için ilgili kurum ve kuruluşların işbirliği içerisinde çalışmalar yapması beklenmektedir. Antalya ilinin bütün yüzeysel ve yeraltısuyu kaynaklarının miktar ve kalite anlamında korunması, bölgenin öncelikli konuları arasında yer almaktadır. Bu süreçte su kaynaklarının korunması için gerekli önlemler alınmalıdır. Bölgede su bilgi sisteminin kurulması gerekmektedir. Su kaynaklarına ilişkin tüm verileri içeren bir veri tabanı geliştirilmelidir. Su kaynaklarının mevcut ve potansiyel kullanımlarının belirlenmesi gerekmektedir. Kentteki su kaynaklarının korunması, kullanılması ve yönetimi makro ölçekte planlanmalı, uygulanmalı ve yönetilmelidir. Su kaynaklarının korunması ile ilgili kararlar mekansal planlama çalışmalarına aktarılmalı ve uygulanmalıdır. Su kaynaklarının yapılaşma ve kirlenmeye karşı korunmasında yerel yönetimlere önemli görevler düşmektedir, ortak ilkelerin benimsenmesine ve uygulama programlarına ihtiyaç vardır. Halkın, kullandığı içme ve kullanma suları hakkında bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle ilgili kamu ve sivil toplum örgütlerinin çalışmalarının belirtilen alanlardaki çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.”
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan Su Yönetimi Genel Müdürü Cumali Kınacı’nın da katılımıyla gerçekleştirilen ve çeşitli konularda bilimsel içerikli sunumlarında yapıldığı ’Antalya İçme Suyu ve Sorunları Sempozyumu’ toplantısının sonuç bildirgesinde; suyun, doğal ve kıt bir kaynak olduğu ve bu bakımdan mevcut kaynakların korunması ve sürdürülebilir kullanımının kentlerin geleceği açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekiliyor.
Türkiye’nin, kişi başına düşen 1519 m³/yıl kullanılabilir su miktarı ile su azlığı yaşayan bir ülke olduğuna da işaret edilen bildirgede, Antalya ilgili tahmini veriler ise şöyle:
"Antalya’da ise 2014 yılı nüfus verilerine göre kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 7.293 m³/yıl civarındadır ve su zengini olarak sınıflandırılabilir. Antalya havzasında toplam 16,21 milyar m³/yıl kullanılabilir su potansiyeli bulunmaktadır. Antalya kentinin 2050 yılı için içme suyu ihtiyacı 250 bin m³/yıl olarak düşünülürse, kentsel su talebi havzanın su potansiyelinin yüzde 15’i kadardır. Antalya ilinde ucuz, temiz ve güvenilir su temin edilebilme potansiyeli mevcuttur."
Ekolojik, kentsel, tarımsal ve endüstriyel su taleplerinin mevcut su kaynaklarımızdan sürdürülebilir bir şekilde karşılanmasına devam edilebilmesi için kısa, orta ve uzun vadeli su yönetimi (havza yönetim) planlarına ihtiyaç bulunduğuna da işaret edilen sonuç bildirgesinde, zaman zaman kent gündemine taşınan ve Antalya’nın içmesuyu kaynaklarından biri olarak görülen Karacaören Barajı’ndaki kirlilik sorununa da dikkat çekiliyor.
"Karacaören Barajı Antalya kenti için önemli su kaynakları arasında bulunmaktadır. Ancak Karacaören Barajı’nı besleyen üst havza ve baraj gölü içerisinde mevcut olan çeşitli noktasal ve yayılı kaynaklı kirlilik faaliyetleri henüz kontrol altına alınabilmiş değildir. Karacaören Barajı’ndan su temini amaçlı yapılacak uygulamalar açısından ilgili tarafların katılımı ile çok yönlü ve detaylı inceleme ve değerlendirmelere ihtiyaç duyulmaktadır."
Yeraltı ve yer üstü su kaynakları bakımından zengin olan Antalya’nın su kaynaklarının envanterinin çıkarılmasıyla yeraltı su kaynaklarının kapasitesinin, kalitesinin ve su yollarının belirlenmesi gerektiği de vurgulanan sonuç bildirgesinde yer alan diğer öneriler ise şöyle:
"Bunun için ilgili kurum ve kuruluşların işbirliği içerisinde çalışmalar yapması beklenmektedir. Antalya ilinin bütün yüzeysel ve yeraltısuyu kaynaklarının miktar ve kalite anlamında korunması, bölgenin öncelikli konuları arasında yer almaktadır. Bu süreçte su kaynaklarının korunması için gerekli önlemler alınmalıdır. Bölgede su bilgi sisteminin kurulması gerekmektedir. Su kaynaklarına ilişkin tüm verileri içeren bir veri tabanı geliştirilmelidir. Su kaynaklarının mevcut ve potansiyel kullanımlarının belirlenmesi gerekmektedir. Kentteki su kaynaklarının korunması, kullanılması ve yönetimi makro ölçekte planlanmalı, uygulanmalı ve yönetilmelidir. Su kaynaklarının korunması ile ilgili kararlar mekansal planlama çalışmalarına aktarılmalı ve uygulanmalıdır. Su kaynaklarının yapılaşma ve kirlenmeye karşı korunmasında yerel yönetimlere önemli görevler düşmektedir, ortak ilkelerin benimsenmesine ve uygulama programlarına ihtiyaç vardır. Halkın, kullandığı içme ve kullanma suları hakkında bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle ilgili kamu ve sivil toplum örgütlerinin çalışmalarının belirtilen alanlardaki çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.”