ANTALYA ÇİÇEK AÇSIN

Güncelleme Tarihi:

ANTALYA ÇİÇEK AÇSIN
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 2022 10:57

Antalya’ya özgü çiçekler, endemik türler neden eskiden olduğu gibi, bahçelerde yok? Görsel bir şölen mi istiyorsunuz? Neden, devşirme bitkilerle uğraşıp dururuz yıllardır? Şakayık, zeytin, turunçgiller, gül ağacı, ful çiçeği... Değerlerimizi sürdürmek için motivasyonlar düşünmek güzel olmaz mı? Oteller, belediyeler, yaptıkları peyzajlarda coğrafyada var olan bitki ve ağaçları ne derece dikiyor?

Haberin Devamı

GÖRSEL bir şölen mi istiyorsunuz? Doğada kalayım ama iliklerime kadar işlesin, şehirden ulaşmak rahat olsun ama biraz da rakımı olsun mu diyorsunuz? Tüm bu güzelliklere ilave bir de bonusu olsun mu?
Şakayık çiçekleri de işin bonusu olsun mu (?)
Bilmiyorum daha kaç sezon yazarım ama her seferinde fazlası ile değer! Şakayıklara bu övgü ve anlatım az bile. Sanırım irice olduğu için, ‘Ayı Gülü’ de deniyor ama ben ‘Peony’ veya ‘Şakayık’ demeyi tercih edenlerdenim. İşin güzel tarafı ne biliyor musunuz; doğal bir yayılım alanında onları görmek. Yani, sedir ormanlarının eşlikçisi olarak görebilmek... Paha biçilmez bir görsel şölen.
Tam zamanı ve mayıs ortalarına kalmaz çiçeklerini döker bu mucizevi güzellikler. Gidin ve mutlaka görün derim. Altınyaka’dan karayolu ile Hisarçandır, oradan da Sarıçınar televizyon verici istasyona çıkar gibi yön levhalarını takip ederek, görülmesi gerekenler listesinde bir yere çentik atabilirsiniz.
Keşke, deniz seviyesinde de yetişse ve Antalya’da birçok noktada olsa...

Haberin Devamı

SÜR-DÜ-RÜ-LE-Bİ-LİR-LİK
Bu hafta, Uluslararası Antalya Bilim Üniversitesi’nde kültür turizminde tanıtım, sürdürülebilirlik konularını içeren bir panelde konuşmacı idim. Kültürün birçok boyutunu ele aldık. Sahip olunan nice değerlerimizi, zenginliklerimizi konuştuk, dilimiz döndüğünce anlattık. Ve bizim coğrafyamızda bulunan doğal olarak yetişen, nazı niyazı az olan bitkileri neden şehir peyzajında kullanmadığımızı sorduk... Neden?
Neden, devşirme bitkilerle uğraşıp dururuz yıllardır. Daha az suya ihtiyaç duyan bitkiler, ağaçlar varken; biz neden bir bonzaiye taktık kafayı mesela? Biz Japonya mıyız? Ya da bu hurmalar? Zeytin ve turunçgiller konusunda biraz bilinçlendik, artık daha çok kullanılıyor ama yeterli düzeyde mi? Hayır.

İşte dilimize pelesenk ettiğimiz kavram, ‘sürdürülebilirlik’ o kadar önemli ki! Sürdürdük sürdürdük; aksi halde gelecekte olmayacak, olmaması iklimi etkileyecek ve dahası mevcut su kaynaklarını daha fazla suya ihtiyaç duyan çiçek ve bitkilerle har vurup harman savuracağız. Hazıra dağ dayanmaz değil mi? E o zaman biz neden mevcut kaynaklarımızın sürmesine daha çok kafa yormuyoruz?
Oteller, belediyeler, yaptıkları peyzajlarda coğrafyada var olan bitki ve ağaçları ne derece dikiyor? Bu bir vatanseverliktir ve yapanları alkışlıyorum.

AŞAĞI SİKAS, YUKARI SİKAS
Sikas palmiyesini ben de severim ama caddelerde, yollarda orta refüjlerde olmalı mı? Bunun benzeri bir sürü bitkiye ‘takmış’ durumdayız.
Memlekette, has gül kalmadı neredeyse:( Nerede o eski güllerimiz? Hıdırellez zamanı dileklerin dilenip altına konulduğu gül ağacı, aslında has gül ağacıdır. Ama kalmadığı için, bulduğumuz gül ağacı altına koyup geçiyoruz artık.
Bir Antalya endemiği olan ‘ful çiçeği’ mesela... Misler gibi kokar, adeta sıkı dokunmuş bir gül gibi kat kat bir güzelliğe sahiptir. Kurudu sanırsınız, küllerinden doğar ve yine neredeyse hiç yapraksız çiçek açar durur. Neden, eskiden olduğu gibi, bahçelerde fullerimiz yok. Bu türden değerlerimizi kaybetmemek ve sürdürmek amaçlı, yaşayan halk için motivasyonlar düşünmek çok güzel olmaz mı?

KAFA YORMAK LAZIM
Hassas ve önemli konular var, küçük gibi görünen ama önemli. Ve kafa yormak gerekli. Zira geleceğe kültürümüzü miras bırakmak istiyorsak, bu sadece taşı, tarihi korumaktan geçmiyor. Onları zaten koruyacağız, lakin bazı kültürler var ki; dilden dile dolaşan ve devamlılığı huzur kaynağı olan. İşte, onları sürdürmek gerekir. Ful çiçeği sürmeli ve biz onun doğal vazosunun domates olduğunu, küflü zeytinyağı tenekelerinde çok iyi büyüdüğünü bilmeli ve geleceğe aktarmalıyız. Bu, bizim üzerimize düşen sosyal bir görev.
Kiminize çok detay gelmiş olabilir. Ama unutmayalım ki; başarı detayda gizlidir.
Antalya’da tam zamanı dediğim şey, bu konularda bir bilinçlenme. Harekete geçmeli, geç olmadan.

Sevgiyle Kalın.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!