Güncelleme Tarihi:
ŞÜPHESİZ ki, Antalya’nın övünmesi gereken, ağzını doldura doldura anlatması gereken mekân; Antalya Arkeoloji Müzesi’dir. Müzenin konumu, dudak uçuklatan güzellikte. Vakti zamanında, müzenin burada olmasına kimler karar verip planladı ise, Allah onlardan bin kere razı olsun. Meşhur Konyaaltı varyantının tam da başında, yine meşhur Konyaaltı Sahili’ne nazır, şehrin göbeğinde ama bir o kadar da kendine has bir havasının oluşu... Bahçesinde oturup denizi izleyebiliyor olmak, yamaç paraşütü yapanların heyecanına ortak olmak, inanın bana çok ama çok güzel.
Ama anlayamadığım yıllardır, Müze’nin yerini soranlara burada yaşayanların anlatımı; ‘Meteoroloji’nin yanı’ şeklindedir. Meteoroloji binası, Müze binasına kıyasla minicik bir şey baktığında. Orada, koca müze dururken, bu garip tarif neden? Yıllardır, hiç anlayamadım.
Arkeoloji müzesinde yer alan eserlerimizin tarihi değerlerini, burada anlatmayacağım sizlere. Onun için, müzeyi ziyaret etmenizi öneriyorum.
Müze bahçesi ile başlamak istiyorum; tavus kuşları, adeta imzasıdır Antalya Müzesi’nin. Hem girişte hem çıkışta ziyaretçilerini karşılayan ve uğurlayan dünya güzeli tavus kuşları. Onlarca çeşit ağaç ve tabii ki orijinal eserler... Orada oturup kahve yudumlamak hele de ilkbaharı yaza bağlarken mor salkım sümbül zamanı geldiyse, onların kokusuyla altında oturmak gerçekten unutulmaz bir deneyim yaşatır. Bazen, müzeyi gezmeden bahçesinde toplantı yaptığım, misafir ağırladığım gün çoktur.
Şimdilerde ise hep bildiğimiz, gezdiğimiz salonlarının yeni yüzü harikulade olmuş. Çok detay ve küçük tek oyunları ile eserler daha bir ön plana çıkmış ve ortama bir ferahlık, canlılık gelmiş desem yeri. Bir renk, sergilemeyi bu kadar mı değiştirir sorusuna, evet, değiştirir dedirten cinsten. Henüz gitmediyseniz, gitmenin tam zamanı, gittiyseniz bu yenilenmeyi görmenizin yine tam zamanı. Kültür ve tarih ile iç içe olan nice aktiviteleri yaptık bu müzede.
DİLE KOLAY 100 YIL
Bu yılın ayrı bir önemi var çünkü Müzemiz, 100 yaşında! Dile kolay, 100 yıl! Sayısız insanın emeği ile antik kentlerden çıkartılmış eserlerin dili olsa da bize anlatsa... Bu sayısız eser... Kimi toprağından kopartılıp izinsiz olarak yurt dışında sergilendi ve tekrar evine geri döndü. Kimisi, diğer yarısına bu müzede kavuştu; Herakles’in büstünün diğer yarısı gibi. Her gidişimde, farklı bir esere aşık olup çıkıyorum müzeden. Baktığınız bir taş parçası değil; bir sanat eseri ve binlerce yıl öncesine ait oluşu ve bugüne kadar toprak altında yaşamış olması ve uzun yıllardır da evinde yani Antalya Arkeoloji Müzesi’nde oluşu. Evet, orası bu eserlerin sergilendiği yer ama aslolan, müze onların evi.
BU ESERLERİN HEPSİ ORİJİNAL Mİ?
Müzeyi ne zaman bir yabancıya gezdirsem; ‘bu eserlerin hepsi orijinal mi?’ Sorusunu alıyorum ve göğsüm kabara kabara, ‘Evet, orijinal’ cevabını veriyorum. İnanamıyorlar, sanırım; bir, bizim bu eserlere bu kadar iyi bakıp sergilediğimize; iki, bunların bu topraklardan çıktığına! Belki de; bunun yüzlerce misli var hala toprak altında çünkü antik kentlerimizin çoğunda ya hala izinli kazı çalışması yok ya da yüzde 15’leri falan kazılmış durumda ve kazılar devam ediyor.
BURASI; PERGE, SİDE, ELMALI,TERMESSOS,KARAİN...
Antalya, geniş bir coğrafya evet ama geniş olup da büyük esler vermeden dolaşabileceğiniz bir coğrafya. Hele de dağlarından Antalya şehir merkezinden Finike’ye kadar bir gidin, o zaman anlarsınız ne demek istediğimi. Adım başı, bir antik yerleşim mevcut. Antik çağda iskan olarak kullanılmayan yeri neredeyse yok Antalya’nın. Paleolitik, Mezolitik, Kalkolitik, Neolitik ve erken Tunç Çağ’a ait eserlerin yer aldığı müze, 1972’de şu anki mevcut binasına taşınmış, 1982-1985 arası, sergileme ve restorasyon çalışmalarında kapalı kalmıştır.
Perge’nin dans eden kadını, Plancia Magna’sı... Müzeyi, Perge’den çıkan buluntular ihya etmiştir desem sanırım yanlış olmaz.
JALE İNAN, MÜZE KARTLARDA
Müze deyip Perge’yi anınca elbette bir ismi es geçmek olmaz. O da, Türkiye’nin ilk kadın arkeoloğu Prof. Dr. Jale İnan. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığımız alkışlanacak bir güzellik yapmış ve müze kartların üzerine Jale İnan’ın fotoğrafını basmış, Türkiye’nin ilk kadın arkeoloğu sıfatı ile. Hemen bir müze kart edinerek neredeyse bedavaya tüm yıl tüm antik kentleri ve müzeleri gezmeye zaman ayırmalısınız.
MÜZELER, KÜLTÜR AŞISI İÇİNDİR
En çok eğilmemiz gereken, her yazımda kullandığım tabir, ‘Ağaç yaş iken eğilir’ den hareketle yine diyorum ki; Çocuklarınıza müzeyi sizler gezdirin. Okulla giderler demeyin, gitmişler demeyin. Bu arada, Antalya Müzesi’nin çocuklar için ayrıca bir bölümü var, hemen girişte; mutlaka görmeniz gereken. Onlara, bu heyecanı aşılayın, aşılarken kendinizde aşılanın. Müzeler, kültür aşısı için en önemli merkezdir. Üzerine, bu eserlerin nereden çıktığını terk edip bir de antik kent gezmeye başladınız mı; aşınız tutmuştur! Hayırlı olsun.
Sevgiyle Kalın.