ANADOLU’DAN MİSTİK BİR DÜŞ

ANTALYA’da Aspendos Arena’da her salı Troya’yı, cuma akşamları da Anadolu Ateşi’ni sahneleyen dans topluluğu şimdi ‘İstanbul Dreams’ adlı yeni projelerini sahneye taşımak üzere turneye hazırlanıyor. Tecrübeli dans ekibi ve akademide yetişen yeni dansçılarıyla dev bir dans kadrosuna sahip Anadolu Ateşi Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan’la, gösteri dünyasına büyüleyici eserler kazandıran 20 yıllık serüvenini konuştuk.

Yaklaşık 20 yıl önce kurduğunuz Anadolu Ateşi’nin bugününe ve geçmişine dönüp baktığınızda topluluğun yıllar içinde geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz?
Dünya üzerinde 40 milyon kişinin izlediği bu dans grubunun yaşaması Karadeniz’in, Ege’nin, Anadolu’nun, Doğu’nun, topraklarımıza miras bıraktığı kültürümüzün yaşaması anlamına geliyor. Ülkemizin eşsiz müziklerinin ve geleneksel motiflerinin günümüze uyarlanarak sahnelenmesi gerçek anlamda bir birleştirici güç. Bu işe 1999’da ilk başlarken yurt dışında bu ölçekte bir başarıyı tahmin etmemiştim. Arkadaşlarımın azimli çalışmasıyla başardık. Avrupa izleyicisinin reaksiyonu çok derinlikli. Sadece elleriyle değil ayaklarıyla da zemine vurarak alkışlıyorlar. Çin ve Rusya bizi en iyi tanıyan ülkeler. Haziran ayında Asya Kültürleri Festivali’nde yer almak için gittiğimiz Çin’de bilinirliğimiz çok yüksek düzeyde. Çin Halk Parlamentosu’nda oynayan ilk özel grubuz. Belçika turnemiz sırasında müzikalimizi izleyen öğrenciler hislerini anlatan birer kompozisyon hazırladılar. Yapılan yarışmada ilk üçe girenleri dünya turnesine götürdük.

‘İSTANBUL DREAMS’LE TURNE YOLCULUĞU
Şimdiye kadar 100’ün üzerinde ülkede yaklaşık 5 bin gösteri yapan Anadolu Ateşi, sahne sanatlarının merkezi olarak görülen Broadway’de dahil dünyanın dört bir yanında sahne aldı. Aspendos Arena’da düzenli olarak sahnelediğimiz gösterileri her sene yaz aylarında başlayan bir turneyle örüyoruz. Yeni oyunumuz ‘İstanbul Dreams’ ile yapacağımız turnemiz cumartesi günü Çeşme’den başlıyor. ‘İstanbul Dreams’, İstanbul’un tarihini, çok dilliliğini, çok kültürlülüğünü anlatan bir oyun. Çok ilgi görüyor, çok mutluyuz. Ardından Kuşadası’nda ve Bodrum Antik Tiyatro’da sahne alacağız. Eylülde de Gaziantep, Adana, Mersin ve Diyarbakır’a gideceğimiz Güneydoğu turnesini yapacağız. Daha sonra ekibi Çin’deki bir festivale göndereceğiz.

ATATÜRK’E VE MİRASINA VEFA
Her bir kararkteri üzerine filmler yapılan ve romanlar yazılan Troya’yı siz bir dans tiyatrosuyla anlatıyorsunuz. ‘Troya Yılı’ ilan edilen bu yıla özel bir detay eklendi mi?
Troya Yılı’nda oyun sayımızı artırdık. Ayrıca Çin’de Pekin ve Şangay’da özel bir Troya kutlaması yaptık. Çin’deki turneden bir ay önce Troya atını Pekin’deki Tiananmen Meydanı’na kuracağız. Hem Türkiye’nin hem de Anadolu’da doğan Troya efsanesinin tanıtımı olacak. Troya’nın UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne girişinin 20’nci yılında, bu toprakların özünden çıkan bir hikayeyi dünyaya anlatmak istedik. O dünyanın en görkemli şiirlerinden biri ve bizden birinin yazmış olması gurur verici. İyi bir dansçı olarak Türkiye’de dansın öncüsü olan Atatürk’e ve kendisinin kurduğu halk evlerinde, köy enstitülerinde verilen dans eğitimine bir vefa duyuyoruz. İşte bu yüzden elde ettiğimiz uluslararası başarı daha da anlam kazanıyor.

Türkiye’nin çeşitli illerinde açtığınız okullarla dans dünyasına ‘kıvılcımlar’ yetiştiriyorsunuz. Akademiye girdikleri günden bugüne yetişip ana kadroya giren dansçılar var mı?
Tabii 2008’den beri akademide yetiştirdiğimiz kıvılcımlar, şimdi hocalarıyla sahne alıyor. Anadolu Ateşi Dans Grubu hep böyle yenilenerek yola devam edecek. Bu sene 9 okulda 2 binin üzerinde öğrenciyi ağırlayacağız. İzmir’de ve Kıbrıs’ta yeni okullar açacağız. Hem çocuklara, hem de yetişkinlere hitap eden kurslar vererek yeni dansçılar yetiştiriyoruz. Anadolu Ateşi’nin klasiklerini öğreniyorlar. Ama aynı zamanda her okula ayrı bir senaryo yazıp kurguyu hazırlıyoruz. Böylelikle her okulda yeni bir repertuvar oluşuyor ve ortaya yeni projeler çıkmış oluyor. Antalya’da ‘Doğu Batı Divanı’, Toryum’da ‘İpek Yolu’, Ankara’da ‘Troya’, Gaziantep’te ‘Aden’ ve bir okulda da ‘Ağrı Dağı Efsanesi’ sahnelendi.

STADYUMDA 2 BİN DANSÇIYLA ‘ADEN’
Sırada yeni bir oyun var mı?
Hedefimiz önümüzdeki yıl bütün okulların ayrı ayrı gösterilerini yaptıktan sonra bütün okulları birleştirip bir arena ya da stadyumda 2 bine yakın öğrenciyle bir olimpiyat açılışı gibi bir sahne gösterisi sunmak. Orada dev bir kadroyla mülteci dramını konu alan Aden’i sahneleyecekler. Göçmenlerin dünya üzerindeki yolculuğunu, fonda gittikleri ülkelerin kültürel değerleriyle, bir zamanlar adı cennet olan yerin şu anda cehennemi yaşıyor olmasının trajik öyküsünü sunacağız. Bedeni kıyıya vuran Aylan bebek, bombardımanda yaralanan küçük Ümran ve onlarla aynı kaderi paylaşan çocukların görüntüleri de sahnedeki ekrana yansıyacak.

Her hafta Anadolu Ateşi ve Troya gösterilerini sahnelediğiniz Aspendos Arena, bir süredir yasal sorunlarla karşı karşıya. Süreçle ilgili bir gelişme var mı?
Yasal süreç devam ediyor. Aspendos Arena’nın faaliyette kalması, sadece bizim sanatımızı sürdürebilmemiz için değil, aynı zamanda Antalya’nın kültür sanat yapısının korunması ve bölgenin ekonomik yaşamı ve için de çok önemli. Bu tiyatroda 100’den fazla insan çalışıyor. O nedenle bölge halkının desteğini alıyoruz. Yaşadığımız yasal sorunun çözülmesi için Serik Belediye Başkanı’yla görüşmüşler.

KIVILCIMLAR ARTIK ANA KADRODA
Henüz 8 yaşındayken dans seçmelerini görüp “Acaba beni alırlar mı?” diye başvuran ve akademiye seçilen ‘kıvılcımlar’... Küçük birer öğrenciyken girdikleri bu yola şimdi genç dansçılar olarak müzikal ve gösterilerin ana kadrosunda yer alarak devam eden Aylin Akgök, Birsu Aközbek, Eren Yiğit Özçelik, Arkut Berkin Yetim ve Burak Kesimoğlu için artık dans bir yaşam biçimi.