Güncelleme Tarihi:
ULUSLARARASI alanda tanınmış ressamlardan Onay Akbaş, köklerini Karadeniz’de bırakıp Paris’e yerleştiğinden beri aklında aidiyete ilişkin binbir soru taşıyor. İçinde giderek büyüyen kıyısızlık, köksüzlük duygusuyla da sanatla baş ediyor. “Dalga kıyıya vurduğunda ölür. Oysa benim dalgam, kıyısız olduğundan her zaman sanatıma can veriyor” diyen ünlü ressamın eserleri bu iflah olmaz duygudan besleniyor.
Hem kendi ruhundaki hem de Türkiye ve dünyada kopan fırtınayı tuvale aktardığında ortaya çıkan dalgalar sanatının temelini oluşturuyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Sedat Simavi Görsel Sanatlar Ödülü’nü alan Onay Akbaş’la, Antalya sergisi sırasında resimlerindeki ve ruhundaki dalgalardan bahsettik.
Onay Akbaş resimleri Antalya’da ilk kez sergileniyor. Nasıl karar verdiniz?
Anadolu’da ilk defa Antalya’ya kişisel sergimle gelmiş oldum. Geçmişte sanatın sergilenebileceği mekanlar çok kısıtlıydı. Şimdi yavaş yavaş oluştuğunu görüyoruz. Bu ilerleyişi gördükçe büyük mutluluk duyuyorum. Serginin küratörü, yakın arkadaşım İbrahim Karaloğlu’nun ve Şebnem Bahar’ın önerisiyle sergiyi Antalya’ya getirmeye karar verdik. Muratpaşa Belediyesi’nin Türkan Şoray Kültür Merkezi de sergime ev sahipliği yapıyor. Resim sanatı dünyada çok geniş kitlelerin rağbet ettiği bir sanat dalı değil. Ama sanat amatörleri dediğimiz gerçek takipçiler, sergileri izliyor ve resimlerin hikayesini merak ediyor. Yerel yönetimlerin bu tür mekanları hayata geçirmesi sanat buluşmalarının İstanbul, Ankara ve İzmir kıskacından çıkmasını sağlıyor.
Resimlerimi bana benzetirler. Benim için sanat yapmanın bir nedeni olmalı. Ben resim yaparken mutlu olmuyorum. Aksine yaşadığım hesaplaşma derinleşiyor. Bir çalışmaya başlarken önce bir kavram seçiyorum ve onunla ilgili okumalar yapıyorum; oyunlar, filmler, belgeseller izliyorum. O benim benliğimde şekillenene kadar üzerinde düşünüyorum. Dünyanın her yerinde halklar artık kendilerine biçilen elbiseleri yırtıp atıyorlar. Merkezden dışa doğru kalıpları yıkan, dayatılanı kabul etmeyen ve dalga şeklinde yayılan bir değişim rüzgarı var. Bu tepkisellik benim sanatıma da yansıyor.
LİRİK TABLOLAR
Resimlerinizin şiirselliğinden çok bahsedilir. Bu kadar lirik çalışmalar nasıl ortaya çıkıyor?
Ben iyi bir şiir okuyucusuyum. Yapmaya çalıştığım kaosun ortasında gördüğüm fazlalıkları atmak ve hayatı sadeleştirip içindeki şiiri çıkarabilmek. İnsanın bitmemiş bir eser olduğu düşüncesinden yola çıkıp, bitmemişlik felsefesi üzerine çok resim yaptım. Sanatçının topluma yaptığı en büyük katkı empati duygusunu yaşatmaktır.