15 MİLYON YIL GERİYE GİTTİK

ANTALYA’nın Alanya, Gündoğmuş, Manavgat ve Akseki sınırları içinde, çok özel endemik bitki türlerini ve 90 milyon yıllık fosilleri barındıran Geyik Dağı’nı ve Alara Çayı’nı içine alan bölgenin korunması için bilim insanları ve sivil toplum kuruluşları tarafından ortak bir mücadele yürütülüyor. Mermer ve taş ocakları, bilinçsizce yürütülen yol çalışmaları ve insan kaynaklı tahribatların, doğa tarihi açısından oldukça önemli olan fosil yatakları için en önemli tehdit olduğunun altını çizen uzmanlar, bölgenin koruma altına alınmasını istiyor. Bölgenin milli park olması için yapılan başvurunun Tarım ve Orman Bakanlığı’nda onay sürecinde olduğunu belirten Taşeli Platosu Milli Park Projesi Koordinasyon Kurulu Üyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sacit Özer, Antalya’da bu önemli doğal mirasın korunması için Fosil ve Doğa Tarihi Müzesi kurulmasını önerdi.

ÇOK ÖZEL BİR COĞRAFYA
Bir yanı Taşeli Platosu, bir yanı ise Beydağları ile çevrili olan Antalya’nın zengin jeolojik mirasının korunmasının önemine işaret eden Özer, "Türkiye’deki endemik bitki topluluğunun yarısına yakını bu bölgede yaşıyor. Orta Toroslar çok özel, çok zengin bir coğrafya. Burada korunması gereken birçok veri var. Bunlardan biri de fosiller. Araştırmaları derinleştirdikçe daha net görüyoruz. O kadar büyük bir kültürel ve ekolojik zenginlik, o kadar özel bir fauna ve flora var ki elde ettiğimiz veriler karşısında hayret ediyoruz. Bizim amacımız milli park çerçevesinde bu fosilli alanları korumak ve halkın hizmetine, kültürünü yükseltmek için eğitimine açmak" diye konuştu.

BİLİMSEL LİTERATÜRE GİRDİ
Antalya-Konya sınırının kesiştiği bölgede yer alan Geyik Dağı’nda 2 bin 800 metrede bulunan 90 milyon yıllık deniz canlısı fosillerin bilimsel çalışmalara ışık tuttuğunu anlatan Prof. Dr. Özer, “Geyik Dağı’nın eteklerinde bulduğumuz fosiller 2887 metre yüksekliğinde karşımıza çıktı. Bölgede bu açıdan zengin, çok önemli noktalar keşfedildi. Bunları uluslararası kongreler ve bilimsel dergiler vasıtasıyla bilim dünyasına sunduk. Daha önce bulunmamış olan bu fosillerle ilgili verileri ortaya koyarak bilimsel anlamda ilk adımı biz atmış olduk. Bu fosillerin bulunmasıyla jeolojik açıdan yorumlar değişti. Önceden bölgedeki yaşamın jeolojik yaş olarak 70 -75 milyon yıl önceye ait olduğu düşünülüyordu. Fakat bulduğumuz fosillerle birlikte 90 milyon yıl önceye ait izler bulmuş olduk” dedi.

MİLLİ PARK OLURSA KORUNACAK
Toroslar üzerinde yıllar süren çalışmalar yapan Sacit Özer, Taşeli Platosu’nun hemen her noktasında fosillerin bulunduğuna işaret ederek, fosil yataklarının korunması gerektiğini dile getirdi. Antalya’da Gündoğmuş, Akseki ve Finike ilçelerinde de fosil yatakları bulunduğunu belirten Özer, milyonlarca yıllık bu doğal mirasın kentte kurulacak bir fosil müzesinde korunması, sergilenmesi ve kamunun yararına sunulması çağrısında bulundu.

FOSİL YATAKLARI RAPORU
Özer, bölgenin milli park olması taleplerinin gerekçelerini ise şöyle sıraladı: “Bölge milli park olabilirse bunlar korunacak. En önemlisi sürdürülebilirlik. Bölgeye özgü değerlerin her biri korunurken aynı zamanda yeniden üretilerek yerel halkın geçimine de destek sağlayacak. O kültür devam edecek. Süreç Bakanlık’ta. Gündoğmuş ve Alara’yı da içine alan bölgeye ilişkin bir rapor sunduk, sonuç bekliyoruz. Eğer milli park olursa bölgeye müze ya da müzecikler yaparız. Bu konuda planlarımız var.”

‘EN YAŞANABİLİR HAVZA’ LİSTESİNDE
Milyonlarca yıl önceye ait yaşamın izlerini taşıyan ve 3 bine yakın canlıyı barındıran Alara-Geyik Dağı bölgesinin ‘milli park’ ilan edimesi için Gündoğmuş Platformu tarafından başlatılan kampanyada, Uçansu Şelalesi ve Alara Vadisi’nin UNESCO tarafından dünyanın yaşanabilir 100 havzası içerisinde 17’nci sırada yer aldığına vurgu yapıldı. Alara’da yakın zamanda 3 ayrı HES projesinin planlandığını hatırlatan platform, çevrecilerin mücadelesiyle bu planların iptal edildiğine ve bölgeyi yeni tehditlerden korumanın önemine değindi.