Güncelleme Tarihi:
YENİGÜN’ün hikâyesi resmi kayıtlara göre 1914’te başlıyor. Ev hanımlarının mutfaklarında yaptığı turunç, bergamot, patlıcan gibi reçelleri ilk olarak Mahmut Yağcılar Kalekapısı’ndaki dükkânda “Yenigün Reçelleri” adı altında satmaya başladı. 1940’lı yıllarda damadı Necmi Alpagot, 1975’li yıllarda da Mahmut Alpagot işin başına geçti. Geleneksel lezzetleri tüketiciyle buluşturan Yenigün, modern üretim tesisleriyle Türk gıda sanayinde önemli başarılara imza attı. Bugün aile şirketinin başında olan 4’üncü kuşak patron Necmi Alpagot’un 1950’li yılların Antalya’sının ve dedelerinin fotoğraflarıyla süslü nostalji kokan makam odasında dinliyoruz 107 yıllık hikâyeyi…
Şirketin kuruluş hikâyesini anlatabilir misiniz, her şey nasıl başladı?
Yenigün’ün tarihi aslında 1800’lü yıllara babaannemin dedesi Şekerci Halil İbrahim Ağa’ya kadar gidiyor fakat elimizde resmi kayıt yok. Biz ilk kaydı 1914’te bulduk. Kalekapısı’nda halen açık olan dükkânımız Vakıflar’a ait. Vakıflar’ın en eski kiracısıyız. Onunla ilk kez kayıt altına girdiği için biz kuruluşu 1914 olarak kabul ediyoruz.
İlk açıldığında dükkânda neler satılıyormuş?
Konya şekeri diye bilinen kaba şeker, tahta kasalarda lokumlar satılıyormuş. Şekeri kendi imalathanesinde üretiyormuş dedem fakat lokumları ilk başta dışarıdan alıp satıyormuş. Sonraki yıllarda lokum imalatına da başlamış.
İlk dükkânın tarihi dokusu korunuyor mu?
Koruyoruz, tadilat bile yapmaya korkuyoruz. Modern bir hale getirebiliriz ama eski havası bozulur diye dokunmuyoruz.
HER KUŞAK BİR ŞEY İLAVE ETTİ
Büyüme fikri nasıl oluşmuş?
Her kuşak üzerine bir şey ilave ederek gitmiş. İlk imalat yeri Kaleiçi’nde, sonra Sobacılar Çarşısı’na taşınıyor imalathane. Şehir dışına ilk satışları babam başlatıyor, 1980’ler falan. Önce yakın ilçelere ve çevre şehirlere başlıyor. Sonra Konya, Ankara’ya giriyor. İlk ihracat ise 1995 yılında başlıyor. Aynı dönemde şu anda bulunduğumuz alandaki fabrika da başlıyor.
İlk ihracat 1995 gibi Almanya’ya başladı. Almanya’daki Türk toptancı markalara ürün gönderilmiş. Aynı dönemde bulunduğumuz alandaki fabrikanın inşaatı da başladı. Fabrikayı yaparken çok zorlandı, ekonomik kriz ortamının getirdiği sıkıntılarla yapmaya çalıştı. O dönem okuldan bir yıl sonra geldiğimde babamın saçı bembeyazdı. Fabrikayı yapıyor fakat içini dolduramıyor. Parça parça doldurdu ve bugünlere kadar geldik.
BEN İHRACATA KAFAYI TAKTIM
Ben okuldan geldiğimde ‘İhracatı geliştireceğim’ diye kafayı taktım. Bugün itibarıyla 40’ın üzerinde ülkeye ihracatımız var. En büyük pazarlarımız ABD, İsrail, Dubai ve Katar.
Çocukluğunuzda burada çalıştınız mı?
Ortaokula başladığım yıl ‘Yazlığa gideceğim’ diye seviniyordum. Babam, ‘Senin artık yaşın geldi, dükkâna gidiyoruz’ dedi. 12 yaşındaydım. Annem, ‘Küçük değil mi tatil yapsaydı bu yıl da’ dedi. Babam ‘Yok, küçük değil’ dedi ve Kalekapısı’ndaki dükkânda işe başladım. Dükkânın önünü süpürür, vitrindeki reçelleri düzenlerdim. Ondan sonraki yıllarda sırasıyla lokum ustasının yanında, reçel ustasının yanında… Tüm alanlarda çalıştım. 50 kiloluluk şeker çuvallarını da taşıdım. İşin tüm mutfağını biliyorum. Başka bir iş yapmayı hiç düşünmedim. Okulda da bana ‘reçelci çocuk’ diye seslenirlerdi.
5 BİN TONLUK ÜRETİM
Yıllık üretim miktarınız ve ürün çeşitleriniz nedir?
Reçel, turşu, pekmez ve lokumda yıllık ortalama 5 bin tonluk üretimimiz var. Üretimin yaklaşık yüzde 70’i yurt içinde satılıyor, yüzde 30’u da ihracata gidiyor. Bizim ana işimiz reçel ve pekmez olarak bilinir. Ama lokum da oldukça kuvvetli bir alan. Turşu bizde çok bilinmez fakat tonajı çoktur. 40’ın üzerinde reçel çeşidimiz var. Bunları kategorilere ayırdığımız zaman yüzlerce çeşit ortaya çıkıyor. Klasik seri, gold seri var. Gold serimizin içinde sadece toz şeker, meyve ve limon suyu bulunuyor. Aynı annelerin evlerinde yaptığı gibi. Pazarların istekleri çok farklı, Akdeniz’de turunç reçeli çok satılıyor. Genele baktığımız zaman ise çilek, vişne, ahududu gibi klasik reçeller çok satılıyor.
Ülkelerin özel olarak istediği ürünler var mı?
İsrail’de hurma pekmezimiz çok meşhur. Orada hurma pekmezinde pazar lideri biziz. ABD’de etnik marketleri çok ürün gönderiyoruz. Şekeri az organik ürünler ABD’de çok satıyor. Rusya’ya turşu satıyoruz. Almanya’ya özel bazı organik ürünlerimiz var. Hurma pekmezli fındık ezmesi çok seviliyor. İngilizler güllü lokumu sever, Kıbrıslılar cezerye alır.
Aile firması olarak mı devam edeceksiniz, yeni ortak alma fikriniz var mı?
Aile şirketimiz 4 ortaklı olarak devam ediyor. Yerli ve yabancı ortak olmak isteyen firmalar çok oldu. Dinledim fakat sıcak bakmıyoruz.
ÖNCE AİLE OLARAK DENERİZ
Firmaların devamlılığı için ürün geliştirme, yenilik çok önemli. Yeni pazarları, pazarların isteklerini, yeni tatları sürekli takip ediyoruz, denemeler yapıyoruz. Yeni bir ürün çıktığı zaman önce aile olarak hep beraber tadım yaparız. ‘Bu yenir’ dersek üretime başlarız. Beğenmediğim bir ürünü asla satışa koymam. Bu babamın zamanında koyduğumuz bir ilkedir. Bir parti ürün çıkar onu beğenmezsem ‘bunu küspe olarak değerlendirin, dökün’ diyebilirim. ‘Ucuza satın’ demem.
LOKUM DURDU PEKMEZ VE KOLONYA PATLADI
Pandemi dönemi nasıl geçti?
Çok şükür işimizi koruduk. İşi korumak bile bu dönemde başarı. İlk birkaç ay ‘Ne oluyor?’ diye bir duraklama oldu fakat çabuk toparlandık. Lokum turizme çok satılan bir ürün. Turizm durunca pandemide lokum satışları da durdu. Buna karşılık pekmez satışları fırladı. Pandemide perakende kötüydü fakat ihracat ve marketler çok iyiydi. Oralara kaydık. Biraz taviz verdik, marketlere fason üretim de yaptık. Hattı doldurduk. Bu dönemde pekmez ön plana çıktı. Üzüm, keçi boynuzu, dut, hurma ve andız pekmezlerinin karışımı ‘Pekmix’ diye bir ürün çıkardık. 5 meyvenin karışımı. Tüm meyveler, 60 derece sıcaklığı geçmeden pekmeze dönüşüyor. Çok güzel cevap aldık. Ayrıca kolonya üretmeye başladık. Online satışlarımız inanılmaz arttı, bir mağaza kadar iş yapıyor. Pandemiyi kayıpsız atlattık.
KALEKAPISI’NI ASLA BIRAKMAYIZ
Yenigün’ün ilk dükkânı Kale Kapısı. Dedem ve babam vasiyet etti ‘bu dükkânı asla bırakmayın’ diye. Biz de orayı asla bırakmayacağız. Para kazanıp kazanmaması önemli değil, orası Antalya’nın simgesi. Bizim için çok özel bir yer.
ÜRETİCİYE FİDAN DESTEĞİ
Bölgede bergamut bahçeleri gidirek azalıyor. Bunun için hem BATEM’e hem de tohum sertifikasyon kuruluşuna destek olduk. Serik’te üreticiyi bergamut ekmesi için destekledik. Hem fidan hem damlama sulama desteği verdik. 4. yılda meyve almaya başladık. Şimdi bergamut geliyor. Yoksa bulamıyorduk.
ANTALYA LEZZETLERİ
Antalya’nın geleneksel lezzetlerini tanıtmak istiyoruz. Uçuşlarda turistler tatsın diye mini kutulara turunç koyduk. Havalimanı girişine ve VIP’e tadımlık Antalya lokumu koyalım diye düşünmüştük fakat pandemi döneminde yapamadık, askıya aldık. Charter seferlere de tadımlık ürünler koymayı planlıyoruz. Buna ATSO, ATB, ATAV da çok ilgi gösterdi. İnşallah yapacağız.