BESLENME ve Diyet uzmanı Ferin Batman yaz ayları yaklaşırken diyet yapmak isteyenleri sıklıkla yapılan hatalara karşı uyardı. "Standart diyet yoktur, her diyet kişiye özel olmalıdır" diyen Batman, herkesin aynı diyeti yapmasının söz konusu olmayacağını söyledi.
"Bir diyet uzmanı tarafından, o kişinin beslenme alışkanlıklarına, yaşına, cinsiyetine, iş koşullarına, bazal metabolizma hızına ve sağlık problemlerine (yüksek kolesterol, tansiyon, diyabet ) uygun
diyet programı belirlenmelidir" diyen Batman, şu uyarılarda bulundu:
"Her bireyin kişisel özellikleri farklı olacağından diyete vereceği cevap da farklı olacaktır. Kimi sağlıklı bir şekilde kilo verirken diğer bir kişi hiç kilo veremediği gibi metabolizmasına uygun olmadığı için birçok, geri dönüşü zor sağlık problemleri ile karşılaşabilir.
ÖĞÜN ATLAMAYIN Diyette öğünler, azar azar ve sık tüketilecek şekilde düzenlenmeli, öğün atlanılmamalıdır. Genelde diyet yapanlar tüm gün boyunca aç kalıp, metabolizmalarını zayıflatırlar. Diyetler 3 ana ve 3 ara öğün olmalıdır. Fakat ana öğünler kadar önemli olan ara öğünler her zaman ihmal edilir ve atlanılır. Kan şekeri, kişi öğününü tükettikten 2-2,5 saat sonra yavaş yavaş düşmeye başlar ve böylece açlık hissi doğar. Buradaki ara öğünlerin amacı da kan şekerinin düşmesini ve açlık duyulmasını engellemektir. Bu nedenle de ara öğünlere gereken önem verilmeli.
MEYVE VE SEBZE ÇOK ÖNEMLİ Meyve ve sebzelere diyette çok daha fazla yer verilmelidir. Bu besinler vitamin ve mineral açısından oldukça zenginlerdir. Ancak meyvenin şeker içerdiği unutulmamalı ve kesinlikle abartılmamalıdır. Kalorisi düşük olduğu için içeriğinde tatlandırıcı bulunan ürünler diyet süresince fazlasıyla tercih edilir. Fakat bunlar zayıflama diyetlerine yönelik ürünler değillerdir. Bu ürünler (reçeller, çikolatalar, baklavalar... vb. ) diyabet (şeker) hastalığı olan insanlara yönelik geliştirilmiş ürünlerdir.
4 BİSKÜVİ 1 DİLİM EKMEK DEMEK Diyet bisküviler ve krakerlerin zayıflatıcı etkisi yoktur. 4 adet diyet bisküvi 1 dilim ekmeğe eşittir. Yapılan en büyük hatalardan biri de zayıflama dönemi bittikten sonraki dönemdir. Genelde kilonun korunması gereken bu dönemde, diyete başlamadan önceki, şişmanlamaya neden olan kötü beslenme alışkanlıklarına geri dönüş yapılır. Burada yapılması gereken, sağlıklı beslenme alışkanlığının bir yaşam tarzı haline getirilmesi ve diyet süresince belirlenen ilkelerin bu dönemde de benimsenmesidir.
Haftada 3 gün 10 dakikaSon günlerde vibrasyon etkisiyle çalışan aletlere de olan ilginin arttığına dikkat çeken Ferrin Batman, bu aletlerle uygulanan diyetin yanı sıra haftada üç gün 10 dakika gibi bir zaman ayırarak, zayıflamanın mümkün olduğunu söyledi. Kişinin bazal metabolizmasına ve alışkanlıklarına göre hazırlanmış beslenme programı ile birlikte kişinin egzersiz programını da planladıklarını söyleyen Ferin Batman, şunları söyledi:
"Zayıflamak ve forma girmede diyetin yanı sıra egzersiz de çok etkili. Egzersiz yapmayı sevmeyenler, alışkanlığı olmayanlar ve başlayıp bir türlü devam ettiremeyenler için bu tür programlar ideal. Diyet programı ile birlikte uygulandığında ise metabolizma hızlanıyor, düzeltmek istenilen bölgeye yoğunlaşılarak daha kolay sonuç alınıyor. Süre kısalıyor ve motivasyon artırıyor.
Aspirin kadınların kalbini de koruyorASPİRİN, orta yaş üzerindeki kadınların kalp-damar hastalıklarından ölüm oranını azaltıyor.
Amerikan "Archives of Internal Medicine" dergisinde yayınlanan makaleye göre, 24 yıl boyunca yaklaşık 80 bin kadın arasında yürütülen araştırma, aspirin içen kadınlarda kardiyovasküler hastalıklardan ölüm oranının yüzde 38, kanserden ölüm oranının da yüzde 12 azaldığını gösterdi.
Araştırmaya imza atan ekipten Andrew Chan, 1 ila 5 yıl boyunca aspirin içmenin, kalp-damar hastalıklarından ölümleri önemli ölçüde azalttığı yorumunu yaptı.
Harvard üniversitesi uzmanlarından Dr. Chan, bu sonuçların sadece az veya ortalama dozda aspirin kullananlar arasında gözlemlendiğini vurguladı. İlacın etkisinin, özellikle ileri derecede kardiyovasküler rahatsızlık riski taşıyan orta yaş üzeri kadınlar açısından daha önemli olduğu kaydedildi. Dr. Chan, kanserden ölüm riskinin azalabilmesi için de aspirinin en az 10 yıl kullanılmış olması gerektiğini belirtti.
Hamilelikte fazla kırmızı et sperm sayısını düşürüyorABD’de yapılan bir araştırmada, hamileyken fazla sığır eti tüketen annelerin erkek çocuklarının, yetişkin olduklarında sperm sayılarının düşük olma sorununu yaşayabilecekleri ortaya çıktı.
New York eyaletindeki Rochester Üniversitesi Tıp Merkezi tarafından yapılan ve Human Reproduction dergisinde yayımlanan araştırmada ortaya çıkan sonuçtan, hormonlar, böcek ilacı veya hayvan yemini kirleten maddelerin sorumlu olabileceği düşünülüyor.
ABD’deki 5 kentten 1947 ve 1983 arasında doğan 387 kişi üzerinde yapılan araştırmada, haftada 7 parça biftekten fazla et tüketen hamile kadınların erkek çocuklarında sperm yoğunluğunun yüzde 24,3 oranında düşük olduğu belirlendi.
Deneklerden anneleri en fazla et tüketen 51 erkeğin sperm sayısı, Dünya Sağlık Örgütünün belirlediği seviyeye göre, kısırlık sınırının çok altında çıktı.
Demiri ihmal etmeyinDEMİR eksikliği, orta seviyede dahi olsa kadınlarda hafıza ve öğrenme sorunlarına yol açabiliyor. ABD’de yapılan bir araştırma, kansızlık olarak adlandırılmayan orta seviyede demir eksikliğinin, kadınların hafıza, dikkat ve öğrenmeyle ilgili testlerde yeterli seviyede demire sahip kadınlara göre daha başarısız olmalarına yol açtığını ortaya koydu. Demir eksikliği olan kadınlara 4 ay boyunca demir haplarıyla yapılan tedaviden sonra bu kadınların testlerde eskisinden 5 ya da 7 kat daha başarılı oldukları gözlendi.
Mezurayla dostluk hayat kurtarıyor YÜKSEK İhtisas Hastanesi kardiyoloji ve iç hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Ahmet Temizhan, bel çevresi genişliğinin ilerde kalp ve şeker hastalığına yakalanma riskini ortaya koyan "Metabolik Sendrom"un önemli bir göstergesi olduğunu söyledi.
Temizhan, bel çevresi genişliği 94 santimetreden fazla olan erkeklerle, 80 santimetreden fazla olan kadınların bu hastalık riskiyle karşı karşıya bulunduğunu bildirdi.
Temizhan, özellikle büyük şehirlerde yaşayanların sürdürdüğü hareketsiz yaşam tarzının, karın bölgesindeki yağlanmayı beraberinde getirdiğine işaret etti. Karın bölgesindeki yağların, iç organlarda oluşan yağlanmanın göstergesi olduğunu ifade eden Temizhan, bunu tomografiyle yapılan ölçümlerin de doğruladığını belirtti. Temizhan, karın bölgesindeki yağ hücrelerinin kana hormon verdiğini ifade ederek, bunun ilerde şeker hastalığı ve damar sertliği gibi rahatsızlıklara yol açabildiğini bildirdi.
EV KADINLARI RİSK ALTINDA
Ev kadınlarının Metabolik Sendrom açısından daha fazla risk altında olduğu uyarısında bulunan Temizhan, "Çalışan kadınlardaki göbeklilik oranı ev hanımlarına oranla daha düşüktür. Erkeklerdeki oran da yine kadınlara göre daha düşüktür. Kadınlar, evlerin sağlık melekleridir. Hem kendileri, hem yetiştirdikleri çocuklar, hem de diğer aile bireyleri için doğru beslenme yöntemleri benimsemelidirler" diye konuştu.
Temizhan, özellikle kadınların "liposaction" yöntemiyle karın bölgesindeki yağları aldırdıklarını hatırlatarak, estetik bir müdahale olan bu yöntemin sadece deri altındaki yağları yok ettiğini, iç organlara zarar veren karın içindeki yağlara ise dokunmadığını söyledi.
Reflü tedavisinde asit düşürücülere dikkat
ANKARA Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Türkçapar, hayat boyu asit düşürücü içerikli ilaç almak zorunda kalan reflü hastalarını ilaçların yan etkilerine karşı uyardı. Türkçapar, en önemli yan etkinin, yaklaşık 3 ay önce saygın bilimsel dergilerden JAMA’da (The Journal Of The American Medical Association)yayınlanan bir araştırmayla ortaya konduğunu söyledi. Türkçapar çalışmayı şöyle anlattı: ’’ABD’de 15 bin gönüllü ve 15 bin asit düşürücü ilaç kullanan hasta arasında, hayatları boyunca başlarına gelen kalça kırığı riskleri araştırıldı ve ortaya ilginç bir sonuç çıktı. Asit düşürücüleri kullanan hastalarda bir yıl ve daha uzun süre ilaç içildiğinde kemik erimesi ve buna bağlı kalça kırıkları ilaç içmeyen nüfusa göre anlamlı derecede yüksek bulundu. Bu tür ilaçların başka yan etkileri de var mutlaka ama şu anda bilimsel anlamda tespit edilmiş en ağır yan etki bu olarak gözüküyor.’’
Hemşirelere kişisel gelişim semineriNUMUNE Hastanesi hemşireleri, hafta içinde kişisel gelişim semineri aldılar. İçkale Otel’de düzenlenen seminere, Hikmet Timur ve Mahmut
Aslan konuşmacı olarak katıldı. Tüm gün süren eğitimlerde, hemşirelere kendilerini nasıl geliştirebilecekleri konusunda bilgiler verildi. "Kurum, kültür, imaj, vizyon ve misyon" konulu eğitimlerde hemişereler, sorularına da yanıtlar buldular.