Güncelleme Tarihi:
EKONOMİ ile insan psikolojisi arasında yakın ilişki olduğunu belirten Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdülkadir Çevik, ekonomideki bozulmaların ruhsal ve bedensel problemlere yol açabileceğini söyledi. Yoğun ve stresli iş temposunda çalışan sorumluluk sahibi kişilerde genel bir yorgunluk hali görülebileceğine işaret eden Çevik, şunları söyledi:
“Çalışmaların karşılığını alamayan kişilerde, mutsuzluğa bağlı olarak tükenmişlik sendromu dediğimiz ruh ve bedel sağlığını olumsuz yönde etkileyen sağlık problemleri görülür. Tükenmişlik sendromu görülen kişilerde rastlanabilen diğer rahatsızlık ise fizyolojik olarak uykusuzluk veya aşırı uyuma isteği, cinsel fonksiyon bozluklukları, yeme bozuklukları, kalp, damar, tansiyon şikayetleri, sebebi açıklanamayan bedensel ağrılar, ülser, romatizmal yakınlamalar, psikolojik olarak depresyon, kaygı, saplantı, güvensizlik, çabuk öfkelenme, alınganlık, kendini değersiz hissetme, aşırı temkinli olma durumları, ikili ilişkilerde bozulma ve intihar eğilimleridir” Kayıp duygusu şaşkına çeviriyor
Kayıp duygusu
Ekonomik sıkıntı yaşayan ailelerin ise çareyi daha büyük kentlere göç etmekte bulduğunu ifade eden Çevik, “Göç eden insanlar büyük bir kayıp duygusu yaşıyor. Göç ettiği yer ile ilgili bildiği her şeyi yitiriyor. Yeni hayat ile birlikte yabancılaşma ve dışlanma, değersiz hissetme duyguları ortaya çıkıyor” diye konuştu.
Şehirlinin iletişim biçimi ile köylünün iletişim biçimi arasındaki farkın yabancılaşmayı arttırdığının ve büyük şehrin karmaşasının kişilerde şaşkınlık duygusu yarattığının altını çizen Çevik, şunları söyledi: “Küreselleşmenin ve ekonomik sıkıntılar insanları göçe zorluyor. Göç ise kişilerde hayal kırıklığına neden oluyor. Küreselleşme ve göçler, bireylerin ve toplumların üzerinde ciddi kimlik tehditleri yaratıyor. Bu tehditler, kimlik kaybı ve buna bağlı olarak daha ilkel savunma mekanizmalarının ortaya çıkmasına sebep oluyor.”
Kişide büyük stres yaratıyor
Küreselleşme ve göçler, dünyada kaçınılmaz bir olgu haline geldi. Avrupa’ya giden Türkler, oradaki olumlu özellikleri kendi kimliklerine katarak zenginleşme sağlayabiliyorlar. Zenginleşme olarak algılandığı zaman bireylerin ve toplumların kendilerini zenginleştirmesi mümkün olabilir. Şehir yaşamı köyeden gelen insanlarda büyük stres yaratıyor. Ekonomik sıkıntının yarattığı bir değersizlik duygusu ortaya çıkıyor. Köyde çifçilikle ya da hayvancılıkla uğraşarak belli bir standart içinde yaşamını sürdüren bireyler, kentlerdeki imkanları gördüğünde büyük bir çöküntü yaşıyor.”