Vergi listesinde zirveyi istiyorum

Güncelleme Tarihi:

Vergi listesinde zirveyi istiyorum
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 2008 00:00

Patron Patrona’nın bu haftaki konuğu, genç ve başarılı bir inşaatçı, bir mühendis, bir işletmeci ve YT Yapı’nın kurucu ortaklarından Şerafettin Tolga Ülkealan. Genel Merkez Binaları inşasında çok iyi olduklarını ve her yıl bu binalardan 20’den fazla inşa ettiklerinin altını çizen Ülkealan’ın en önemli özelliği ise başarıya ulaşmak için öngörülebilir risklere girmesi.

Bize kendinizi ve firmalarınızı tanıtır mısınız?

- 1976 yılında doğdum. Mühendislik eğitimimi Yıldız Teknik Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra, yüksek lisans için Amerika’ya gittim. Amerika’da başladığım ve ilk senesini başarıyla tamamladığım MBA derecemi, askerlik görevimi yapmak için dondurmak zorunda kaldım. Askerlik görevimi tamamladığımda, içimde karşı koyamadığım çalışma arzusu sebebiyle Amerika’ya dönmedim. Ama yüksek lisans hırsım da dizginlenmemişti. Şu anda ortağı olduğum firmada çalışmaya başladım. Yoğun çalışma tempom arasında da Başkent Üniversitesi MBA programını kazandım ve çalışırken yüksek lisansımı da tamamlamış oldum. Üç yıllık çalışmadan sonra, sektörde kendimize daha iyi ve daha kalıcı bir yer belirlemek için kurumsallaşmaya karar verdik. Çalıştığım firmanın ortaklarıyla beraber "4N Yapı" adında başka bir firma kurduk. Gerek kamu gerekse özel sektörde iş yapabilmek için otokontrolü sağlam, deneyimli, ne istediğini bilen ve güvenilir bir firma hüviyetine sahip olmak için kurumsallaşmaya ilk olarak çekirdekten başladık. Bazı kurallar ve prensipler koyduk. Sonrasında bu prensipleri çekirdekten dışa doğru tüm şantiyelerimize yaydık. En başta bu değişiklik çok yadırgandı. Çünkü hakediş ödemelerinden, avanslara, satın alma taleplerinden lojistiğe kadar her işte yenilikler yaptık. Önceleri her an ve tek bir talimatla yapılabilen işleri, haftalık ve hatta aylık programlara oturtarak, çift imzalı, kuvvetli bir denetim mekanizması içine soktuk.

Radikal değişiklikler yaptık

Hem şantiye hem de geri plandaki ofis ekibimizde çok radikal değişiklikler yaptık, departman ve personel sayımızı arttırarak daha verimli olduk. Kurumsallaşma bize atıl olan gücümüzü kullanmaya ve verimimizi arttırmaya sebep oldu. Şu anda 20 ayrı şantiyede, 140’tan fazla taşeron ve çalışanımızla, kendi ihtiyacımız olan makine parkımızla 60 bin m2’den fazla inşaatımızla yolumuza devam ediyoruz. 4N Yapı riske girmeden, büyük yatırımlar yapmadan, ihale yoluyla aldığı işlerden emin adımlarla büyürken, Hacettepe Üniversitesi’ne inşaatına başlandığı dönemde Ortadoğu’nun en büyük kongre ve kültür sarayının ilk etabını tamamladı. Projenin ince işlerini oluşturan ikinci etabını inşa eden konsorsiyumun da içindeydik. Bu süreç içerisinde kısa zamanda bizi başarıya ulaştıran ve adımızı markalaştıran diğer firmamız YT Yapı’yı kuzenim ve iş hayatımda bana sürekli elini veren hatta beni elimden yukarılara çeken Yavuz Çalışkan ile birlikte kurduk. YT Yapı’da mevcut tecrübe ve birikimlerden yararlanarak, iş yapılan bölgelerde arsa satın almak marifetiyle kısa zamanda çok sayıda büyük ve köklü firmaya ’Genel Merkez Binası’ inşa ederek, en önemlisi de yatırım yaparak ve riske girerek büyüdü.

Riske girerek büyüdüğünüzü belirtiyorsunuz. Türkiye gibi her an herşeyin olabildiği bir ülkede bu risk sizi korkutmadı mı?

- Ofisteki odamda duvarlardan birinde çok özel bir cam vardır. Her sabah ofise girdiğimde ve her akşam ofisten çıkarken muhakkak bir iki tanesini okuduğum, özel sözlerin yazılı olduğu bir camdır bu ve üstünde şöyle der:

"Riske girmeyen ilerleyemez. Kaplumbağa bile yürümek için boynunu dışarı çıkarmak zorundadır."

Tabii ki risk herkesi korkutur. Ama ticarette, eğer bir yerlere gelmek istiyorsak, eğer herkesin yaptığından daha fazlasını yapmak istiyorsak, hesaplayabildiğimiz risklere girmek zorundayız. Esasında bizim almış olduğumuz risk değil, sadece gerçekçi öngörülerde bulunmak ve biraz cesaret etmekle ilgili bir şey. YT Yapı olarak, Ankara’nın elit ve kupon yerlerinde arsa satın alıyor ve bu arsaların üzerine 6 -7 aylık proje çalışmasından sonra özel şirketler için "genel merkez binası" inşa ediyoruz. Arsa alımından projesinin çizilmesine kadar her aşamada en iyiler ile çalışıp, en iyi projenin ruhsat alması için titizlikle çalışıyoruz.

Bankayı ortak almış oluyoruz

Daha sonra, projenin finansmanı üzerinde çalışmalar yapıp, hangi kaynaklardan faydalanabileceğimizi ortaya koyuyoruz. İşte risk burada devreye giriyor. Bankalardan kredi kullanıyoruz. Ben kredi kullanmayı farklı yorumluyorum. Eğer kredi akılcı ve hesaplı bir şekilde kullanılırsa, bankayı kendimize ortak almış oluyoruz. Zarara ortak olmayan sadece kara ortak olan ve alacağını kesinlikle gününde tahsil eden bir ortaktan bahsediyorum. Buradaki anahtar bankayı yüzde kaç ortak ettiğimizdir. YT Yapı olarak yüzde 70 özsermaye, yüzde 30 banka kredisi prensibine dayanarak hareket ediyoruz. Bu oranda bizi muhtemel siyasi ve ekonomik krizlere karşı daha dirençli hale getiriyor. Krizlerden etkilenmememizin en büyük sebebi ise bu planlı ve istikrarlı büyümedir. Ayrıca taşınan risk, her işte olduğu gibi müşterilerinize direkt olarak bağlıdır. YT Yapı olarak müşterilerimizi oluşturan Ankara’daki büyük firmaların güçlü sermaye yapıları ve gündelik iniş çıkışlardan etkilenmemeleri riskimizi en aza indirgemektedir.

YT Yapı olarak son yıllarda Türkiye’nin önde gelen maden, petrol, inşaat, hukuk, müşavirlik, danışmanlık, ithalat-ihracat, proje ve karayolu firmalarının merkez binalarını inşa ettiniz. Bu sayı 35’i geçiyor. Bunu nasıl açıklarsınız?

- Biz sadece genel merkez binası inşaa ediyoruz. Bu konuda uzmanlaşmak ve ulusal bir marka olmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Yılda 20’den fazla bina inşa etmek zor olmayabilir. Ama bu binaların küçük dahi olsalar ayrı ayrı yerlerde ve her birinin kendine özgü yapım ve mimari özellikleri, teknikleri olduğunu göz önüne aldığımızda, yaptığımız işin 600 konutlu bir site inşaatından çok daha zor olduğu açıktır. Projelerimizin çoğunluğunun Ankara’nın en gözde ve elit ilçesi Çankaya’da Yıldız bölgesinde sosyal merkezlere 10 dakika mesafede en kupon caddelerde bulunuyor olması bizim için avantaj gibi görünebilir. Ama hedef kitleniz A+ ise, yaptığınız iş sürekli göz önündedir ve müşteri beklentisi en üst düzeydedir.

Sektörün sorunları nelerdir? Haksız rekabet oluyor mu?

- Bence sektörün üç temel sorunu vardır. Birincisi ve en önemlisi TOKİ’nin hasılat paylaşımı yoluyla lüks konut inşa ettirmesidir. Bilindiği gibi, TOKİ işlerinde vergi ve harçlar yoktur. Bu çok önemli bir avantajdır. Çok büyük çaplı işler olduğu için, her firma bu işleri yapamaz. Orta ölçekli firmaların kendini geliştirebilmesi, rekabet edilebilir şartlarla mümkündür. Ancak TOKİ’nin devletten aldığı mali gücü orantısız kullanması ve kullandırması, büyümek isteyen orta ölçekli firmaların önünde çok büyük engel teşkil etmektedir. İkinci sorun herkesin müteahhit olmasıdır. Bence bina inşaa etmek, müteahhitlik diye adlandırılmamalıdır. Mühendislik ve teknik bir konudur. Nasıl ki eczane açmak için eczacı, kreş açmak için pedagog olmak gerekliyse, bence bina inşa etmek içinde mühendis olma veya en azından teknik bir kişi olma mecburiyeti aranmalıdır. Bugün her isteyenin istediği yerde istediği teknik özellikteki binayı inşaa edebilmesi yanlıştır. İnsanlarımızın can emniyeti kimlere nasıl emanet ediliyor kontrol edilmelidir. Üçüncü sorun ise, kalifiye eleman eksikliğidir. Her ne kadar yönetici olmaya aday yetişmiş, iyi mühendislerimiz olsa da sektörde işler daha çok insan gücü ile yapılmaktadır. İmalatları gerçekleştiren kişiler genelde kalifiye olmuyor. Biz YT Yapı olarak, bu problemi aşmak için elimizden geldiğince imkanlar dahilinde makineleşmeye yöneliyoruz ve imalatları her aşamada titizlikle kontrolden geçirerek kaliteli sonuçlara ulaşıyoruz.

Gelecekte planlarınız neler? Firmanızı taşımak istediğiniz nokta ne?

- Bugün olduğu gibi gelecekte de etik kurallardan ve prensiplerden ödün vermeden, her iki firmamızın kendi dallarında birer marka olmasını hedefliyoruz. Her zaman çalışanlarımıza değer vererek; çevreye ve doğaya saygılı modern yaşam alanları inşa etmek en önemli misyonumuz. Büyük kentlerde özellikle şirketlerin ve çeşitli meslek gruplarının merkez bina ve ofis ihtiyacı var. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak içinde her türlü hizmetin verileceği yüksek katlı gökdelenler yapmak için çalışıyoruz. Yakaladığımız başarının da bize verdiği güçle daha yenilikçi ve atılımcı projelerle, hem mevcut kadromuzun eğitimi hem de yeni ihtiyaç duyacağımız insan kaynaklarına yatırım yaparak yıllık inşaat metrekaresini arttırmayı planlıyoruz. Bu artışı yaparken de ülkemize daha kaliteli, dayanıklı, estetik ve teknolojik binalar yapmak istiyoruz.

Otel işletmesi alacağız

Orta vadede, Ankara’da bir otel işletmesi almayı planlıyoruz. YT Yapı olarak iş merkezi deneyimimizi, 4N olarak ise sosyal donatı deneyimimizi birleştirerek İstanbul’a taşımak için araştırmalar yapıyoruz. İstanbul’da konut projesi gerçekleştirmek için girişimlerde de bulunuyoruz. Geçtiğimiz yıl İstanbul Çekmeköy’de ve Ankara Çayyolu’nda yaklaşık bin 700 konutluk iki proje için ön anlaşma imzaladık fakat henüz hayata geçirebilecek bir noktaya gelmedik. Özellikle 2008’in ikinci yarısında yurtdışı inşaatlar işleri için oldukça fazla girişimde bulunduk. Sanırım 2009’un ikinci yarısında bu emeğimizin meyvelerini toplamaya başlayacağız ve yurtdışında da şantiye kuracağız. Tolga Ülkealan olarak Ankara’da vergi sıralamasında üst sıralarda olmayı çok istiyorum. Veli Bey, inanın listeler açıklandığında, üst sıradakilere çok özeniyorum. Şimdilik 2007 yılında ben ve ortağım ayrı ayrı, bağlı bulunduğumuz vergi dairesinde ilk 10’a girmeyi başardık. Önümüzdeki yıllarda Ankara’da sıralamalarda olmak beni çok mutlu edecek.

İyi iş yapan herzaman kazanır

Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Nüfus arttıkça, şehirler geliştikçe gayrimenkule talep olacak ve bu da sektörü her zaman canlı tutacaktır. Fakat geçtiğimiz yıllarda, faizlerin düşmesi ve bankadan para kazanan kesimin gayrimenkule yatırıma kayması; sektörün 2005 yılında yükselme trendine girmesine, 2006 da en tepe noktaya çıkmasına, 2007’de inişe geçmesine ve 2008 yılında da dibe vurmasına sebep olmuştur. Bu düşüşün çeşitli sebepleri vardır. Talep karşılanmıştır, gayrimenkule yönelen sıcak para azalmıştır ve belki de en önemlisi adım başı konut yapılmıştır. Her meslek ve sanat dalından herkes inşaat yapmaya başlamıştır. Dışarıdan karlı ve kolay görünen inşaat işinin, içerisine girildiğinde hiç de kolay ve karlı olmadığı görülmüş ve etrafta yarım kalan onlarca proje sebebiyle, yatırımcının da maddi kaynakları telef olmuştur. Ben şahsen sektörün bu durgunluktan kısa zamanda çıkacağına inanıyorum. En azından doğru, dürüst ve markalaşmış bizler gibi firmaların önünde hiçbir zaman engel olamayacağı görüşündeyim. Yatırımcı satın alacağı konutun kalitesinden şüphe duymadığı ve yatırımının karşılığını zamanında teslim alacağını bildiği firmadan her zaman alım gerçekleştirir. Bu nedenle YT Yapı gibi güvenilir firmaların inşa ettikleri binalar ve konutlar her zaman alıcı bulacaktır. İyi iş yapan her zaman kazanır.

Başarı merdiveni el cepte tırmanılmaz

Genç yaşta oldukça başarılı olmuşsunuz. Bunun sırrı nedir?

Başarı hiçbir zaman tesadüfi değildir. Hiçkimse başarı merdivenlerini elleri cebinde tırmanmamıştır. Başarı için hırs, istek, strateji ve en önemlisi çok çalışmak gereklidir. Bunlardan bir tanesi eksik kalsa başarıya ulaşamassınız. Ben Tolga Ülkealan olarak her zaman çok çalıştım ve çalışıyorum. Sabah 08.10’da şantiyede olurum, akşam ofisten çıkmam eğer elimde bitmemiş işim yok ise 21.00 civarındadır. Eşim Melike de çok hırslı ve çok çalışkandır. Çalıştığı kurumda daha iyi konumlara gelebilmek için o da gece geç saatlere kadar çalışıyor ve eve 20.30’den evvel gelemiyor. Açıkçası evde geç kalma açısından sorun yaşamıyorum. Senede iki sefer tatile çıkarım, pazar günleri hobilerimle uğraşırım. Dışarıdan bakıldığında başarılı insanların yaptıkları hep kolay gibi görünür. Ama yer değişelim dediğinizde kimse sizin çalıştığınız kadar çalışmak istemez. Başarının sonunda yarattığım katma değer, sağladığım istihdam beni yenileri için çalışmaya yönlendirir. Başarılı olmam sadece kendimle ilgili değil elbette, elimden tutan ve hatta arkamdan iten bir aileye sahibim. Ne şanslıyım ki, bana çalışma imkanı verdiler. Ben sadece bana verilen imkanları korumak ve geliştirmek için çok ama çok çalıştım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!