Güncelleme Tarihi:
ANKARA, (DHA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Emek Büroları Koordinatörü Veli Ağbaba, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun kıdem tazminatının fona devredilmesiyle ilgili çalışmaların tamamlandığı ifadeleri üzerine yazılı bir açıklama yaptı. "Sendikaların hayır dediğine biz evet demeyiz" diyen Ağbaba, kıdem tazminatının fona devredilmesiyle toplu işten çıkarmaların olabileceği uyarısında bulunarak, "Emekçilerin üç kuruşundan elinizi çekin" ifadelerini kullandı. Ayrıca emekçilerin kıdem tazminatları konusunda yaşadıkları sorunların ve çözüm önerilerinin araştırılması amacıyla Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş imzasıyla TBMM'ye bir araştırma önergesi sunuldu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Emek Büroları Koordinatörü Veli Ağbaba'nın açıklaması şöyle;
"SENDİKALARIN HAYIR DEDİĞİNE BİZ EVET DEMEYİZ
Kıdem tazminatıyla ilgili gündemdeki düzenleme emekçilerin kazanılmış haklarına yeni bir saldırıdır. Neoliberal politikaların Türkiye hamisi olan AKP, iktidarı boyunca emek düşmanı onlarca adımına bir yenisini daha ekleme peşinde. Çalışma Bakanı bu düzenlemeyi emekçilere bir müjde olarak sunuyor. Madem bu kadar büyük müjdeydi, neden referandum öncesi Meclise getirmediler. Çünkü halkın sandıkta vereceği tepkiden korktular. Emek Bürolarımız bu konu hakkında daha önce de açıklama yaptı. Biz CHP olarak sendikaların “Hayırö dediği bir konuya evet demeyiz.
BİR YIL ŞARTI KALDIRILSIN
Kıdem tazminatının fona devri emekçinin yararına değildir. Geçmişte bu tarz kurulan fonları hükümet hep amaçları dışında kullandı. Burada da aynısını yapacaklar. Hükümetin amacı burada birikecek parayı iç etmek. Bakan tazminatını alamayan emekçilerden bahsediyor. Hükümet eğer bu sorunu çözmek istiyorsa CHP olarak Meclise sunduğumuz kanun teklifimiz var. Biz tazminat almak için bir yıl şartı kaldırılsın diyoruz onlar bunu daha da artırma derdinde. Şirket iflas ederse işçinin alacakları, kamu alacaklarının önünde tutulsun ve işçinin tazminatını almasının teminatı olacak bir garanti fonu kurulsun. Devlet buradan işçinin hakkını vererek mağdur olmasını engellesin. Ama hükümet tam tersini yapıyor.
TOPLU İŞTEN ÇIKARMALAR OLABİLİR
Kıdem tazminatı dolaylı bir iş güvencesi demektir. Toplu olarak yatırılması, işverenin keyfi olarak işten çıkarmasını zorlaştıran bir etmendir. Siz bunu ortadan kaldırırsanız, önümüzdeki süreçte toplu işten çıkarmalar görebiliriz. Türkiye'de hali hazırda, iş güvencesinden %13,5 gibi çok küçük bir kesim yararlanabiliyor. Zaten güvencesizliğin kol gezdiği çalışma hayatında bundan sonra kimse yarın ne olacağını öngöremez.
EMEKÇİNİN ÜÇ KURUŞUNDAN ELİNİZİ ÇEKİN
AKP kısa dönemde önce 'Kiralık İşçilik' yasası ile şimdi de Kıdem tazminatını fona devretme planları ile emekçileri köleleştirme derdinde. Biz buna müsaade etmeyiz. CHP olarak emekçilerle, sendikalarla, sivil toplum örgütleriyle kazanılmış haklara olan saldırıya direneceğiz. Hükümeti bir kez daha uyarıyoruz, emekçilerin üç kuruşundan ve haklarından elinizi çekin. "
KIDEM TAZMİNATI MECLİS ARAŞTIRMA ÖNERGESİ
"Kıdem Tazminatı, dünyada ilk kez 1896 yılında Almanya'da işten ayrılma tazminatı olarak çalışma yaşamına girmiştir. Türkiye'de ise Cumhuriyetin kurulmasından sonra sanayinin gelişmesiyle birlikte, Mustafa Kemal Atatürk döneminde,1936 yılında çıkarılan 3008 sayılı İş Kanunu'ndaki düzenleme ile yer almıştır. Kıdem tazminatı yıllar içinde işçi lehine gelişen düzenlemelerle, çalışma yaşamının gündeminde olmuştur. Kıdem tazminatı uygulaması ile aslen işçinin korunması hedeflenmiştir. Türk hukuk sistemi içinde düzenlemenin başladığı ilk dönemde, işçiler açısından maddi bir güvence sağlarken, yıllar içinde işverenin işten çıkarmadaki keyfi uygulamaları karşısında, adeta bir iş güvencesine dönüşmüştür. Yani işverenler açısından maliyet yükselten bir unsur olarak görülen kıdem tazminatı, gerçekte bir tür işsizlik sigortası, iş güvencesi, sonraya bırakılmış bir ücret ve tazminat fonksiyonu taşımaktadır. Son olarak 2003 yılında, 4857 sayılı İş Kanunu'na eklenen Geçici 6'ıncı maddesi ile Kıdem Tazminatı Fonu kurulması ve bu konuda bir kanun çıkıncaya kadar da 1475 sayılı kanunun kıdem tazminatına dair maddesinin geçerli olduğu, hükmü getirilmiştir. Özellikle son dönemde, Kıdem Tazminatı Fonu ile ilgili olarak AKP iktidarı tarafından yapılan açıklamalar işçi tarafında tedirginlik yaratmaktadır. Fon uygulamasına geçilmesi halinde; kıdem tazminatının iş güvencesi olarak üstlendiği rolün ortadan kalkacağı ve işten çıkarmaların kolaylaşacağı, bugün ödenmekte olan yüzde 8.3'lük prim oranının yüzde 4,2'ye gerileyeceği yani 30 gün üzerinden ödenen kıdem tazminatı 15 güne düşürüleceği, fonun amacı dışında kullanılma riskinin çok yüksek olduğu, fonun denetlenebilirlikten ve şeffaflıktan uzak olacağı kaygıları yüksektir. Türkiye'nin önde gelen işçi sendikaları ve konfederasyonları tarafından kıdem tazminatının 'kırmızı çizgi' olduğu defalarca açıklanmıştır. İşverenler tarafından her ne kadar maliyeti artıran bir unsur olarak değerlendirilse de, somut olarak işverenlerce de, kıdem tazminatının fona devredilmesine dair bir teklifte bulunulmamıştır. İşçi ve işveren tarafının görüş ve önerilerinin sorulmadığı, fon uygulamalarında, şeffaflık ve hesap verilebilirliğin ciddi şekilde sorgulandığı bu süreçte, kıdem tazminatı fonu kurulması, çalışanların kazanılmış hakları açısından olumlu bir adım olmayacağı açıktır. Kıdem tazminatı hakkının, fona devredilmesi ile mevcut sorunların giderileceği iddiası, tamamen gerçek dışıdır. Eğer amaç bütün işçilerin kıdem tazminatı hakkından yararlanmasını sağlamak ise, kıdem tazminatı fonu kurulmadan ve işçilerin kazanılmış haklarına dokunulmadan da bu hedef gerçekleştirilebilir. Kazanılmış hakları kaybettirecek yeni düzenlemelerin tartışılması dahi gereksizdir. Bunun yanında, Türkiye'de kayıt dışı çalışmanın yüksek olmasının, sendikalaşmanın engellenmesi, güvencesiz ve esnek çalışma düzenini oluşturacak uygulamaların dayatılmak istenmesi gibi çalışma hayatının köklü sorunlarının hala daha çözülememesinin de, kıdem tazminatı açısından olumsuz sonuçları olduğu şüphesizdir. Öncelikli olarak bunların çözümlenmesi, mesela onaylanması halinde işçiler açısından önemli bir kazanım olacak olan, ILO'nun 173 No'lu İşverenin Ödeme Güçlüğü'ne Düşmesi Halinde İşçi Alacaklarının Korunması Sözleşmesinin bir an önce onaylaması gerekmektedir. Kıdem tazminatı, bugün tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çalışma yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. Buna bağlı olarak ilgili yasalarda yapılacak değişikliklerle, kazanılmış haklara dokunulmadan, işçilerin tamamına yakınının kıdem tazminatından yararlanması ve iş güvencesinin güçlendirilmesi sağlanabilir. Yukarıda açıklanan nedenlerle ülkemizde işçilerin kıdem tazminatı-hak etme-alabilme- ile ilgili olarak yaşadıkları sorunlar ile bu sorunları ortadan kaldırmak için yapılacak yasal düzenlemelerin tespit edilmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104. ve 105. Maddeleri gereğince meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz."