İbrahim KARAOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2010 00:00
Yaklaşık iki yıl önce seçkin 11 ressam, bir grup sanat entelektüeli, yazar, eleştirmen ve küratör hep birlikte; “Modernizmi, Van Gogh’un sanatçı kişiliğinde, onun ateşli düşünceleri ve tutkulu yolculuğu üzerinden yeniden düşünmek”, tartışmak amacıyla Fransa’da sanatsal bir proje gerçekleştirmiştik. Van Gogh’un Fransa’da yaşadığı kentleri, mekanları görerek onun yaşadığı atmosferleri simgesel anlamda yaşamak adına görsel, düşünsel bir yolculuktu yaşadığımız.
Bungun bir haziran ikindisinde kalabalık ve uğultulu Lyon Garı’ndan Arles’a doğru yola çıktığımızda çok heyecanlıydık. Bu yolculuktaki yol arkadaşlarımdan biri de yazar, ressam Prof.Özdemir Altan’dı.
Dilsiz haritanın imgeleri
Uçsuz bucaksız buğday tarlalarını, uyuyarak akan ırmakları ve yeşil ovaları izliyorduk Hızlı Tren’in penceresinden. Yol boyunca Van Gogh’a ilişkin imgelerle yüklü dilsiz bir haritanın içinde gibiydik. Trendeki her bir sanatçı, o dilsiz haritanın bir yerlerini kendi yaratı diliyle, düşleriyle, umutlarıyla şekillendirip, sınırlarını yeniden çiziyordu sanki.
Bu yolculukta başladı Prof.Özdemir Altan’la dostluğumuz. Aradan aylar geçti. Fransa’daki etkinliğe katılan her sanatçı Van Gogh’a ilişkin ne hissettiyse, ne bulduysa onları taşıdı tuvallerine. Her sanatçı kendi yaratı evreninde, kendi Van Gogh’unu çizdi. Prof.Özdemir Altan da Van Gogh’un Vincent’inden yola çıkarak şaşırtıcı yapıtlar sundu izleyicilerine. Geçen yıl Galeri Artist Ankara’da sergiledi bu resimlerin bir kısmını. Yine aynı galeriye yeni resimleriyle geldi; Van Gogh’un Vincent’iyle ve Ankara haritalarıyla.
Ülkemizdeki çağdaş sanat ortamına; kendi biçemiyle, kurgularıyla, öncü girişimiyle dinamizm kazandıran ve bu ortamı avangard bir tavırla tetikleyen bir sanatçı Prof.Özdemir Altan. “Modern, avangard düşünceyi, Pop Art’ı ve Postmodernizm’i Türkiye’ye ilk geliştiren”, durağan olmayan, devingen resimlerin virtüözü bir ressam. 1970’li yıllardan bu yana,sanatın en temel kavramlarından espas’ın kullanış biçimlerine yönelik özgün düşünceleriyle ve uygulamalarıyla; tuval yüzeyinde formların birbiriyle kurdukları ön ve arka ilişkilerini kendine özgü bir biçemle sunan özgün bir yaratıcı. Çünkü, resimde boş bölgeyi tanımlamak yetkinlik ister. İyi bir espas, ruhunu sunar resmin. İşte tam da bu düzlemde resmine özgürlük ve özgünlük kazandırmayı başarmış sayılı sanatçılardan biridir o. Farklı malzemeleri, teknikleri, biçemleri şaşırtıcı bir espas yorumuyla sunar.
Büyük ve buruk bir Ankara
Van Gogh’un Vincent’ini de, son dönemde yoğunlaştığı kent haritalarını da böylesi bir anlayışla ve duygu yoğunluğuyla buluşturur bizimle.
Galeri Artist Ankara’daki “Ankara Haritaları”; çarpık bir kentleşmenin ve büyümenin sancısıyla dilsizleşmiş bir kenti resimsel bir dille görselleştiriyor. İnsanlığın yaşamında en sanatsal haritalar yazıdan önce vardı. Ve ne ilginçtir ki tarih öncesi yapılan haritalarda da Prof.Özdemir Altan’ın haritalarının tadı var. Ama onun haritaları, Büyük Okyanus’un Marshall Adaları’ndaki yerlileri kıskandıracak kadar güzel. Onların istiridye kabuklarıyla, eğri ve düz çubuklarla yaptıkları deniz haritalarına, çağdaş bir biçemle göndermeler yaptığı resimsel örnekler. Hintli Kapila’nın yüzlerce yıl önce söylediği, sevdiğim bir sözünü anımsattı bana Prof.Özdemir Altan’ın yapıtları.Hani, Kapila; “Hiçbir şey hiçten çıkmaz, çünkü şeyler tahrip olduğunda yok olmazlar, başka şeylerin yapıldığı malzemelere dönüşürler” der ya, Altan’ın “Ankara Haritaları” da varsıl bir kentin resimsel kimliğini sunuyor bize; hepimizin olacak kadar büyük ve buruk bir Ankara.