Güncelleme Tarihi:
Prof. Dr. Hasan ONAT
RAMAZAN’DA CENNET KAPILARI AÇILIR
İçinden geçtiğimiz Ramazan ayının en önemli özelliği, insanoğlunun Kur’an’la tanışmasının bu zaman diliminde gerçekleşmiş olmasıdır. Ramazan, rahmet, mağfiret ve bereket ayı olarak bilinir. Ramazan, Hz. Muhammed’in ifadesiyle “Cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapatıldığı” bir aydır. Bu anlamlı günleri en iyi şekilde değerlendirebilmek, Kur’an’ı anlamaya çalışmakla, onun desteğiyle kendimizi, ‘insanı’ daha iyi anlamakla mümkün olabilir. Hz. Muhammed’in ifadesiyle “Düşünmek gibi ibadet yoktur.”
Ramazanın değiştirici, dönüştürücü gücü, sağlıklı düşünmeyi başardığımız zaman kendisini hissettirir. Doğru davranabilmek, doğru düşünmekle; doğru düşünmek de doğru bilgi ile mümkün olur. Kur’an bize, ısrarla düşünmeyi ve doğru bilgiye dayalı olarak yürümeyi önermektedir. (17/36) Ramazanı farklı kılmak, biraz da hayatı alışkanlık olarak sürdürmekten kurtulmaya bağlıdır.
FARKLI KILACAK OLAN BİZİZ
Bir zaman diliminin, başka zaman dilimlerinden farkı, insanın ona yüklediği anlam sayesinde olur. Bu bakımdan, ramazan günlerini farklı kılan birtakım ciddi sebeplerin olması gerekir. Daha açık bir ifadeyle, ramazanı farklı kılacak olan biziz. Eğer bizler, bu 29 gün boyunca gerçekten ‘anlamlı’ denilebilecek işler yaparsak, enerjimizi Kur’an’ın ifadesiyle ‘salih amel’e, iyi işlere dönüştürmeyi başarabilirsek, bu zaman dilimi, hayatımızın en güzel zaman dilimi olabilir. Daha da ötesi, bundan sonraki hayatımız da ramazan tadında geçebilir. Ancak, insanla ilgili her şeyin temelde ‘farkındalık’la ilgili olduğunu hemen hatırlamalıyız.
RAMAZAN VE ORUÇ
Kur'an, ramazanla ilgili farkındalığı bilinç düzeyine taşımak için iki önemli hususa dikkat çeker:
BİRİNCİSİ: Ramazan, Kur’an’ın insanla buluştuğu zaman dilimidir. Kur’an’ın “Bin aydan daha hayırlı” olduğunu belirttiği Kadir Gecesi, ramazanın gecelerinden birisidir. Kadir Gecesi’ni bu denli önemli ve anlamlı kılan, Kur’an’ın o gece insanın dünyasını aydınlatmaya başlamasıdır. O zaman, şu gerçeğin altını çizmekte fayda vardır. Ramazanı anlamlı kılan Kur’an ise, Müslüman insan, Kur’an’ı anladığı kadar, Kur’an’dan hareketle değer üretebildiği kadar bu güzel günleri kendisi için daha anlamlı ve yararlı hale getirebilir. Daha açık bir ifade ile, Müslüman, Kur’an’ı anladığı kadar Müslüman olabilir.
İKİNCİSİ: ‘Oruç’tur. Yüce Yaratıcı, bu aya ulaşanların oruç tutmalarını istemektedir. Yani oruç, Müslüman için farzdır. Bu husus, Bakara suresinin 183 ve 184. ayetlerinde şöyle belirtilir:
“Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sayılı günlerde size de farz kılındı, ki Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamayanlar bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa, o iyilik kendisinedir. Oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için hayırlıdır.”
Bu ayet, ramazanı anlamlı kılan orucun İslam’dan önce de bilindiğini ve tutulduğunu gösterdiği gibi, oruçla birlikte, Müslüman insanın sorumluluk bilincinin gelişmesi gerektiğini de ortaya koymaktadır. Diyoruz ki, ramazan, insanın kendini tanıması, anlaması için mükemmel bir fırsattır. Kendini bilen, ister istemez Yüce Tanrı’yı da bilmek isteyecektir. Koca Yunus ne güzel söylemiş: “İlim, ilim bilmektir; ilim kendin bilmektir. Sen kendin bilmezsen, bu nice okumaktır.” Kendini bilen, Tanrı’yı bilen bir kimse, ‘insan olma’nın başlı başına bir değer olduğunu da görebilecektir. Günümüzde insanın en ciddi sorunu, kendinden ve gerçeklerden kaçmasıdır. Ramazan ve oruç, bize kendi varlığımızın farkında olmak, kendimizi yeniden keşfetmek için muazzam bir sağlamaktadır. İnsan kendi varlığının farkında olduğu kadar ve üretebildiği değerler kadar insan olabilir.