Güncelleme Tarihi:
Başkentte yaşanan sağanak yağış ve sel baskınlarını Hürriyet Ankara’ya değerlendiren Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu, asıl odaklanılması gereken konunun ‘su kontrolü’ olduğuna dikkat çekti. Yaşananların iklim değişikliğinin mesajı olduğunu da vurgulayan Prof. Dr. Gökçeoğlu özetle şunları söyledi:
BÜTÜN SU YÜZEY AKIŞINA GEÇİYOR
“Ankara taşkından uzak bir şehir değil. Geçmişte de Ankara’da taşkınlar oldu. 80’li yıllarda İncesu’da, Topraklık’ta 14 kişinin taşkından boğulduğunu biliyoruz. O dönemlerde orası gecekondu semtiydi. Ankara’da şiddetli yağışlar iklimi gereği özellikle yaz aylarında zaman zaman oluyor. Son zamanlarda frekansı çok yükseldi. 30-40-50 yıllık süreçte nüfus arttı. Artan nüfus için yerleşim ihtiyacı oldu. Binalar yapıldı, yollar yapıldı. Bunların tamamı yüzeyi kaplıyor. Suyun hareketini tamamen yüzey akışına çeviriyor. Suyun hareketi normalde nasıldır. Yağan yağmurun bir kısmı bitkiler tarafından buharlaştırılır. Bir kısmı bitkiler tarafından tutulur. Bir kısmı yer altına süzülür. Bir kısmı yüzey akışına geçer ve bir kısmı da bu yüzey akışında buharlaşır. Bizim mevcut durumumuzda bütün su yüzey akışına geçiyor.
SADECE ALTYAPIYLA ÇÖZEMEZSİNİZ
Bütün havzada birim alana bir saatte 40 kilogram yağmur düştüğünü düşünün. Kocaman bir havzayla çarptığınız zaman devasa bir su miktarı oluşuyor. Siz bütün bu suyu altyapıyla kontrol etmeye çalışıyorsunuz böyle bir şey mümkün değil. Bunu sadece altyapıyla çözmeye çalışırsanız mümkün değil baş edemezsiniz. Çünkü bir yerde tıkanıklık da olacaktır. Ne kadar altyapıya bakarsanız bakın olayı yüzde 10 azaltırsınız. Bakımsız olduğu zaman da yüzde 10 arttırırsınız. Biz suya hükmetmezsek su bize hükmediyor. Suyu kontrol etmemiz lazım. Suyun böyle atılması da doğru değil. Bu suyu da bir şekilde depolayarak kullanmamız, kontrol etmemiz lazım. Kontrolsüz su felakettir. Bir suyu kontrolsüz bırakırsanız her şeyi tahrip eder. Tarım alanlarını da binaları da tahrip eder. Su hayatın temeli, bunu kontrol etmemiz, amaca yönelik de kullanmamız lazım.
YAĞMUR HASADINA ÖNCELİK VERİLMELİ
Ben Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yerinde olsam bu suyu kontrol etmek için vatandaşın da içinde olduğu yağmur hasadı gibi projelere öncelik veririm. Bu yağmur taşkına sebep olmuyorsa bile bu suyu kontrol ederim. Biz su zengini ülke değiliz. Kanalizasyona vermek yerine o suyu kullanalım. Bu iş vatandaşa da belediyeye de faydalı olur. Yağmur hasadıyla alakalı partilerden bağımsız bütün belediyelerin bir seferberlik başlatması gerekiyor. Su kentlerde kontrol edilmeli Ankara özelinde de yeşil alan arttırılmalı. Kentsel dönüşüm planlaması yapılırken oralarda mutlaka gereğinden fazla yeşil alan tahsis edilmeli. Suyun tahliyesi ile ilgili drenaj hatlarına da dikkat edilmeli.
TAŞKIN ARTIK SADECE ÇANAKTA OLMUYOR
Bakın taşkın artık sadece çanakta olmuyor, sadece çanaktaki apartmanları su basmıyor. Yamaçlardaki apartmanlarda da su basıyor. Geçenlerde hatırlarsınız Şentepe’de bir binanın alt katlarındaki dairelerinin içinden sel geçmişti. Bu örnek öyledir. Çünkü siz o binayı oranın drenaj kanalının önüne koymuşsunuz. Oranın serbest hareket edebilmesi lazım. Tabiatta suya kendi serbest olanağını verirseniz yağmur yağacaktır ve kendi drenaj kanallarına ulaşacaktır, o evleri ve iş yerlerini basmadan su atılacaktır. Bunu sağlamamız gerekiyor.”
TEDBİRLERİMİZİ ALMAZSAK DAHA BÜYÜĞÜYLE KARŞILAŞIRIZ
Yaşanan sel felaketinin iklim değişikliğinin mesajı olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu, “Çevre uzmanları 10-15 yıldır ‘iklim değişikliği’ diye feryat ediyorlar. Şu anda yaşadıklarımız aslında bir mesajdır. Bunlar aslında iklim değişikliğinin sonuçları. Yaşamaya başladık. Tedbirlerimizi almazsak gelecekte daha büyüğüyle karşılaşırız” uyarısı da yaptı. Gökçeoğlu, ‘mazgal temizliği’ tartışmaları için de “‘Rögar ve mazgallar temizlenmiyor’ meselesi işin bir boyutudur. Gündelik rutin bakımlar düzgün yapılmamışsa bu etkiler. Asıl büyük fotoğrafı da kaçırmamız gerekiyor. Büyük fotoğraf bize dünyadaki iklim krizini söylüyor. Bu iklim krizinden daha çok etkileneceğimizi gösteriyor. Meseleyi sadece mazgal tartışmasına indirirsek büyük fotoğrafı da kaçırırız. Mazgalı temizleseniz de bu iklim değişikliğiyle sizin daha radikal kökten önlemler almadığınız sürece Allah korusun gelecekte daha büyük olaylara sebebiyet verir. Baktığımızda hep günü kurtarmaya yönelik çabalar var. Eleştiriler de o yönde. ‘Yağmur yağdı taşkın oldu eleştirelim’ sonra da yönetim kendini savunsun, ‘ben yapmadım geçmişte’ yapıldı desin. Vatandaşı bu tartışmalar ilgilendirmiyor. Yapılan faydalı çalışmalar ilgilendiriyor” değerlendirmesinde bulundu.