Unutulan yıllar bu festivalde
Güncelleme Tarihi:
Rüya YELSALI
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2009 00:00
Bu sene 12’nci yaşını kutlayacak olan Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde geri sayım sürüyor.Bu sene ’80’ler temasıyla karşımıza çıkan festival, 7-14 Mayıs tarihleri arasında filmler, söyleşiler ve konserlerle izleyicilerin karşısına çıkacak.
Uçan Süpürge, festivale beş kala bir basın toplantısı düzenledi. Sinema eleştirmeni Alin Taşçıyan’ın da katıldığı basın toplantısında 80’ler temasının nedenleri tartışılırken, ekibin yaşadığı zorluklara da değinildi. İlk sözü alan Uçan Süpürge Yöneticisi Halime Güner, bu sene temanın neden 80’ler olduğuna değindi:
Geçmişin izleri
"Bu sene çok cesur adımlar attık. Uçan Süpürge, kendine yakışır hareketle, 80’ler temasını işlemeye karar verdi. 80’ler dünyanın unutmak, Türkiye’nin ise hatırlamak istemediği yıllardır. Sansürlemeler, kitapların yakılması, kadınların metalaştırılması gibi olayların yaşandığı o yılların izleri hala üzerimizde. Biz unutturmak değil, tarihe geri dönmek amacındayız."
Uçan Süpürge’nin, sinema eleştirmenlerinin ödül verdiği dünyadaki tek festival olma özelliğini taşıdığını da söyleyen Güner, kadınlara bakışın değişmediğinin de altını çizdi:
"Destek bulamıyoruz. Festivali organize ederken maddi ve manevi olarak çok zorlandık. Festivale büyük rakamlı açıklarla giriyoruz. Bu, kadınların her alanda bastırılmasının sonucudur."
Kadın sineması
Güner’den sonra sözü alan sinema eleştirmeni Alin Taşçıyan, kadın sinemasının yanlış anlaşıldığına değinerek şunları söyledi:
"Kadın sinemasını kadınlara dair ağlak öykülerin olduğu, sürekli içen ve terk edilen kadın karakterlerin yer aldığı filmler sanıyoruz. Kadın sineması yapmak, en hakiki toplum muhalefeti yapmak demektir. İsyan bayrağını açmak, kadınlara dair var olmuş bütün geleneklere karşı çıkmak demektir. Kadın sineması ırkçılığa, cinsiyetçiliğe, her türlü ayrımcılığa karşıdır. Türkiye, 80’lere kadar dünyada dalga dalga yayılan kadın hareketinin dışındaydı. Türkiye, uzun kirpikleriyle ağlayan, imzasız mektupla kapı dışarı edilen kadından, kamera arkasına geçen kadına geldi. Kadın sinemasının ne olduğunu Türkiye’de ilk kez, bu festivalde somutlaştıracağız. Cannes Film Festivali de dahil, Türkiye ve dünyada bu iki yılın en iyi festival programı Uçan Süpürge’ninkidir."
Geçmişin izleri
"Bu sene çok cesur adımlar attık. Uçan Süpürge, kendine yakışır hareketle, 80’ler temasını işlemeye karar verdi. 80’ler dünyanın unutmak, Türkiye’nin ise hatırlamak istemediği yıllardır. Sansürlemeler, kitapların yakılması, kadınların metalaştırılması gibi olayların yaşandığı o yılların izleri hala üzerimizde. Biz unutturmak değil, tarihe geri dönmek amacındayız."
Uçan Süpürge’nin, sinema eleştirmenlerinin ödül verdiği dünyadaki tek festival olma özelliğini taşıdığını da söyleyen Güner, kadınlara bakışın değişmediğinin de altını çizdi:
"Destek bulamıyoruz. Festivali organize ederken maddi ve manevi olarak çok zorlandık. Festivale büyük rakamlı açıklarla giriyoruz. Bu, kadınların her alanda bastırılmasının sonucudur."
Kadın sineması
Güner’den sonra sözü alan sinema eleştirmeni Alin Taşçıyan, kadın sinemasının yanlış anlaşıldığına değinerek şunları söyledi:
"Kadın sinemasını kadınlara dair ağlak öykülerin olduğu, sürekli içen ve terk edilen kadın karakterlerin yer aldığı filmler sanıyoruz. Kadın sineması yapmak, en hakiki toplum muhalefeti yapmak demektir. İsyan bayrağını açmak, kadınlara dair var olmuş bütün geleneklere karşı çıkmak demektir. Kadın sineması ırkçılığa, cinsiyetçiliğe, her türlü ayrımcılığa karşıdır. Türkiye, 80’lere kadar dünyada dalga dalga yayılan kadın hareketinin dışındaydı. Türkiye, uzun kirpikleriyle ağlayan, imzasız mektupla kapı dışarı edilen kadından, kamera arkasına geçen kadına geldi. Kadın sinemasının ne olduğunu Türkiye’de ilk kez, bu festivalde somutlaştıracağız. Cannes Film Festivali de dahil, Türkiye ve dünyada bu iki yılın en iyi festival programı Uçan Süpürge’ninkidir."