Güncelleme Tarihi:
Ankara’da yaşayan Saliha Bengisu Uçar’a 16 yaşında kronik lenfositik lösemi (KLL) tanısı kondu. 18 yaşında donör sayesinde kemik iliği nakli olan Uçar, hastalığı yendi ve bu yıl da Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirerek doktor oldu. Sporcu da olan Uçar, vücudunda bir şişlik fark ederek hastaneye başvurduğunu yapılan tetkik ve tahliller sonucu kendisine hastalık teşhisi konduğunu anlattı. Uçar şöyle konuştu:
BAĞIŞ KONUSUNDA FARKINDALIK ÖNEMLİ
“Tedaviden sonra üniversite sınavına hazırlanırken hastalığım tekrarladı. TÜRKKÖK’ten de donör bulununca kemik iliği nakli oldum. Kemik iliği naklinden sonra eğitim öğretim hayatıma devam ettim, sağlığıma kavuştum ve bu sene tıp fakültesini bitirerek doktor oldum. Tedavi sürecinde zorlandığım anlar oldu fakat sonucunda sağlığıma kavuştum. Ne kadar çok donör, o kadar fazla hayat demek. Bunun en güzel örneği olarak karşınızda duruyorum. Bağış yapanlar olmasa belki de doktor olamayacaktım. Ben hayallerime kavuştum. Kemik iliği bağışı konusunda farkındalık oldukça önemli. Pandemi döneminde ne yazık ki kök hücre bağışı oranında bir düşüş yaşanmıştı. Vereceğimiz üç tüp kanla birine can olabiliriz. Her zaman söylüyoruz; çünkü iyilik hepimizin geninde var.”
BİRİNE CAN OLABİLMEK BAMBAŞKA BİR HİS
Sosyal medyada gördüğü bir çağrı üzerine kan bağışında bulunan ve üç yaşında bir çocuğa umut olan Özlem Erdoğan ise şunları söyledi: “Sosyal medyada tamamen tesadüf eseri bir çağrı gördüm, kayıtsız kalmadım ve hiç beklemedim hemen Kızılay’a gidip üç tüp kan verdim. Daha sonra değerlerim TÜRKKÖK’ün verilerine işlendi. Beş yıl sonra üç yaşında olan bir çocukla eşleştim. Donör olduğum gün de kan alınır gibi 2-3 saatlik bir işlemle hiçbir acı hissetmeden işlemleri yaptırdım. Birine umut olabilme ihtimalimi duyduğumda o kadar heyecanlandım ve o kadar iyi baktım ki kendime. Birine can olabilmek bambaşka bir his. Bir gün bizim ya da sevdiklerimizin başına gelebilir, kök hücre nakli gerekebilir. İki tane çocuğum var ama şu an bir yerlerde adını bile bilmediğim bir çocuğum daha var. Lütfen kimse ‘banane’ demesin.”