Gamze KOLCU
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2011 00:00
Belleğini yitirmiş toplumlarda türkülerin büyük önem taşıdığını belirten Okan Murat Öztürk’ün son albümü Anadolu’dan Aşk Türküleri II, müzik market raflarındaki yerini aldı.
ANADOLU geleneksel müziğinin ve bu müziğin vazgeçilmez çalgısı bağlamanın önemli temsilcilerinden biri olan Okan Murat Öztürk, son albümü Anadolu’dan Aşk Türküleri II’yi sevenleriyle buluşturdu. 12 eserden oluşan albüm, özgün bir repertuar ile müzik market raflarındaki yerini aldı.
Geçmişi unutulmaya yüz tutan toplumlarda türkülerin büyük önem taşıdığını belirten Öztürk, “Albümlerimi, kültürel ve toplumsal belleğimizi hatırlatmak amacıyla yaptım. Bir anlamıyla hafıza çalışması olan bu albümümde de geleneksel çalgıları kullanırken, elektronik altyapıya yer vermedim” dedi.
Kimliğimin güçlü parçası
Geleneksel müziği ve bağlama çalma tekniklerinini Muharrem ve Neşet Ertaş, Ramazan Güngör, Feyzullah Çınar gibi yerel müzisyenler ile Nida Tüfekçi, Mehmet Erenler, Musa Eroğlu, Talip Özkan ve Arif Sağ gibi usta icracıları dinleyerek öğrendiğini ifade eden Öztürk, Metin Aktan, Coşkun Güla ve Tevfik Arca gibi üstadlarla doğrudan çalışma olanağı da bulduğunu söyledi.
İçinde yaşadığımız zamanda gideni ve gelmekte olanı anlamanın neredeyse imkansız olduğunu belirten Öztürk, şöyle devam etti:
“Anlam ve anlamak kavramları tam anlamıyla değişime uğradı. Ben türkülerle büyüdüm. Türküler kimliğimin güçlü ve önemli bir parçası oldu. Kişiliğimin şekillenmesinde, kazandığım dünya görüşünde türkülerin büyük rolü var. Kendi yolunda yürüyen biri olarak hayatı ve insanları anlamayı her deneyişimde, okuduğum, dinlediğim onlarca şeyin arasında türkülerin de belirleyici bir yeri oldu.
Yabancılaşmaya başladım
Türküleri daha iyi anladığımı düşünmeye başladığımda, içinde bulunduğum zaman ve toplumla aramda mesafe oluştuğunu fark ettim. Türkülerin anlam yüklü kodlarını çözme çabası ve heyecanı, beni içinde bulunduğum zamana yabancılaştırdı. Türkülerde anlatılan insanı anladıkça, şimdiyi anlayamaz ve kabullenemez oldum.
Bu albümün ne kadar satacağı beni ilgilendirmiyor. Keşke yaptığım çalışmaları satma ölçütü dışında başka ölçeklerle değerlendirebilme olanağı olsaydı. Günümüzün vahşi kapitalizmi insanları, sadece kaç paralık olduklarına göre değerlendiriyor. İnsanların mal, meta durumuna düşürüldüğü bu zamanda, benim yapmaya çalıştıklarımın değerlendirilebileceği nesnel bir zemin olmadığı çok açık. Herkesin aynı kaba dili çok da çirkin şekilde konuştuğu bir yerde, o dili bilmeyen ve bilmek de istemeyen biri olmak insanı her anlamda yabancılaştırıyor.”
Hafızaya söylendi
TEMSİL ettiği anlayışın ve savunduğu değerlerin, günümüz kültürünü üreten ve yayan çevreler açısından rahatsız edici bir niteliğe sahip olduğunu ifade eden Öztürk şöyle devam etti: “Onların olmasını istedikleri dünyada olmamasını arzuladıkları her ne varsa, benim türkülerimde var. Ama ben tüm bunlara isyan ederek bildiğim, sevdiğim ve kalbimi titreten türküleri inatla söylemeye devam ediyorum. Çünkü yürüdüğüm yolu seviyorum. Yürüdüğüm yolun bir gün açık ve aydınlık, huzur, sevgi, mutluluk dolu yerlere ulaşacağı umudunu taşıyorum. Türkülerim aşka, sevdaya ve insana dairdir ve hafızaya söylenmiştir.”