Güncelleme Tarihi:
Bu süreçte, büyükelçilik personelinin ve ailelerinin refahını ve moralini yüksek tutmaya özellikle öncelik veriyoruz. Örneğin, bilişim teknolojisini kullanarak bilgi yarışması geceleri yapıyoruz, bir kitap kulübümüz var ve hatta arada sırada kokteyl partisi bile yaptığımız oluyor. Personelimizden gelen yemek tarifleri ile COVID-19 süreci için bir yemek kitabı hazırladık. Geçtiğimiz cuma, dünyanın dört bir yanındaki 3 bin Britanyalı diplomat ile birlikte, eşim ve ben de sağlık sistemimize ve UNICEF’e fon sağlayabilmek için ‘küresel maraton’ etkinliğine katıldık. Yani, bir şekilde sosyal hayatı canlı tutmanın yollarını bulmak için yaratıcı olmaya çalışıyoruz.
PİYANODA PRATİK YAPIYORUM
Evde kaldığım süreçte sabahları internet üzerinden egzersiz videoları açarak yarım saat spor yapıyorum. Sonra piyanoda biraz pratik yapıyorum. Sanırım sokağa çıkma yasağının faydalarından birisi de eşim dışında kimsenin beni piyano çalarken dinlemek zorunda kalmıyor olması. Büyükelçiliğin kitap kulübünün bir üyesi olarak bol bol okuyorum. Kitap kulübümüz, Orhan Pamuk’un Kızıl Saçlı Kadın kitabıyla başladı. Sonra Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sını okuduk ve bu haftaki kitabımız Elif Şafak’ın Baba ve Piç adlı kitabı. Televizyonu akşamları, yemek salonundaki, şimdilerde yapboz masası olarak hizmet veren büyük masanın üzerine eğilmiş olarak izliyorum.
TATİLE GİDECEĞİMİZİ UMUYORUM
Bu baharda çocuklarımızla ve torunlarımızla vakit geçirme planlarımızı ertelemek durumunda kaldık. Ama Zoom, Facetime ve WhatsApp gibi uygulamalar aracılığıyla temasımızı korumak için elimizden geleni yapıyoruz. Şu anda İngiltere’de evden çıkmama kuralına uyan annemle düzenli olarak telefonda konuşuyorum. Ayrıca aile içinde de Zoom üzerinden yaptığımız ve bizi bir araya getiren haftalık bir bilgi yarışmamız var. Torunlar çok çabuk büyüyor ve sadece birkaç ay için bile olsa, bizzat onlarla birlikte olamamak çok can sıkıcı. Ama, yazın hepsiyle birlikte Türkiye’de güzel bir tatile gidebileceğimizi umuyorum.”
TRENLE KARS’A GİDECEKTİK
Zorunlu olmadıkça evden çıkılmayan bu süreçte en çok neleri özlediğini anlatan Chilcott, “Her şeyden çok Türkiye’yi gezmeyi özlüyorum, özellikle de şimdi hava burada bu kadar güzelken. Nisan ayında, Birinci Dünya Savaşı anma törenleri için Gelibolu Yarımadası’na gidecektim” dedi. Genellikle mayıs ayında, Britanyalı turistlerin tercih ettiği sahil kesimlerine gidip, yaz sezonu başlamadan önce valilerle, belediye başkanlarıyla ve emniyet amirleriyle görüşmeler yaptığını da vurgulayan Chilcott, şunları kaydetti: “Kars Üniversitesi’ndeki bazı öğrenciler, beni üniversitelerinde konuşma yapmaya davet etmişti ve eşimle ben, dağların arasından trenle Kars’a gitmeyi umuyorduk. Ayrıca, hafta sonları Ankara ve İstanbul’da gezmeyi de seviyorum. Türkiye’nin rahat kafe hayatını, bir kafede oturup kahvemi yudumlarken kitabımı okumayı ve hayatın etrafımda dönüp durmasını özledim.”