Türkiye’yi anlamak için Ankara’da yaşamalısınız

Şubat ayında Ankara’ya geldim. 2002-2206 yılları arasında İstanbul’da konsolos olarak çalıştım. İstanbul’daki hayat tarzını çok sevmiştim. İstanbul’da yaşadığım dönem hayatımın en güzel yıllarıydı. O yüzden Ankara’ya geldiğimde, yeni bir ülkeye gelmiş gibi hissetmedim. Altı yıl aradan sonra tekrar Türkiye’ye gelmek benim için çok ilginç bir deneyim oldu. Çünkü, buradaki her şeyin değiştiğini ve yenilendiğini gördüm. İstanbul ve Ankara çok değişti. 2006 yılında Ankara’ya geldiğimde bu şehirde bir gün bile yaşayabileceğimi hayal edememiştim. Ama Ankara’da hayat çok rahat ve modern bir şehir. Eğer Türkiye’yi anlamak istiyorsanız, Ankara’da yaşamalısınız. İstanbul’dan Türkiye’yi göremezsiniz.

Ankara evim gibi

Ankara, diplomatlar için son derece rahat bir şehir. En başta trafik sorunu yok ve daha az stres yaşıyorsunuz. Ama Ankara’ya çok fazla turist geleceğini düşünmüyorum. Ankara Kalesi ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi dışında turistlerin ilgisini çekebilecek bir şey yok. Ancak Eskişehir, Kapadokya gibi yerlere yakın. Ayrıca coğrafi konumu nedeniyle her yere kolay bir şekilde ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca altı yıl önceyle kıyasladığımda şehrin geliştiğini söyleyebilirim. O zaman iyi bir restoran hatırlayamıyorum ama şimdi çok sayıda restoran var. Yaşam için daha konforlu bir şehir haline geldi. Tekrar söylüyorum oldukça güvenli. Sokaklarda dilediğiniz gibi yürüyüp, dolaşabiliyorsunuz. Afrika’da hava karardıktan sonra sokakta yürümeniz oldukça tehlikeli. Ankara benim evim gibi. Burada yapmak istediğim her şeyi yapabiliyorum. Her ay Slovakya’ya gidebiliyorum.

 “Diplomatları tavşan gibi avlıyorlar”

İki ülke kültürü birbirine yakın. Emin olmamakla birlikte 200’e yakın kelimenin iki dilde de aynı olduğunu biliyorum. Mesela Kral ve Vişne gibi. Yeni Türk mimarisini beğeniyorum. Parklarda yürümeyi seviyorum. Çok sayıda alışveriş merkezi yapıldı. Özellikle Ankara’da güvenlik mükemmel. Gece 2’de sokaklarda yürürken kendinizi güvende hissedebiliyorsunuz. Kimse gelip sizi rahatsız etmiyor. İstanbul’da bir kafede otururken cüzdanımı, telefonumu masanın üzerine bırakmıştım. Hiç kimse onları almaya yada dokunmaya çalışmadı. Ankara’dan önce Kenya’nın başkenti Nairobi’de görev yaptım. Kenya’da diplomatları deyim yerindeyse tavşan gibi öldürüyorlar. Nairobi’den sonra Ankara’da oldukça güvende hissediyorsunuz.

Üç kitabı var

Fotoğraf çekmeye 1990 yılında başladım. Meksika’ya gitmiştim. İlk yıllarda sadece kaktüs fotoğrafları çekiyordum. Şimdi her şeyi çekiyorum. Afrika’da diplomat olmanın avantajları, diğer insanların çekemeyeceği fotoğrafları siz çekebiliyorsunuz. Şimdiye kadar iki kitabım yayınlandı, üçüncü kitabım ise şu an basılıyor. Eğer yapabilirsem bir sonraki kitabım Afrika insanlarıyla ilgili olacak.

İyi insanların yaşadığı ülke

Kameramı sürekli yanımda taşıyorum. Enteresan bir şey görürsem onun fotoğrafını çekiyorum. Afrika fotoğraf için mükemmel. Türkiye de, oldukça geniş malzeme var. Çanakkale, Asos, Bodrum ve Bergama bölgesini kapsayan bir gezi yapmıştım. O gezide ülkeyi tanımanın yanında birçok güzel fotoğraf çektim. İstanbul’da Sultanahmet Meydanı’nda insanları çekiyorum. Gürcistan’a arabayla seyahat etmiştik. Orta ve Doğu Karadeniz’i görme fırsatı bulduk. Samsun ve Trabzon’a hayran kaldım. Türkiye çok büyük bir ülke. Her bölgesinde farklı bir kültür ve coğrafya var. Bu açıdan çeşitliliğin bol olduğunu söyleyebilirim. İyi insanların yaşadığı bir ülke ve sizin korkmanıza gerek yok.

En çok ziyaret edilen ülke

Türkiye, özellikle Orta Avrupa’da çok tanınır hale geldi. Slovakyalı turistlerin en çok ziyaret ettiği üç destinasyondan biri. İnsanlar Türkiye’yi biliyor ve buraya gelmekten endişe duymuyorlar. Türkiye’nin turizm endüstrisi çok gelişmiş. Bu yıl 120 Bin’in üzerinde Slovak turistin Türkiye’yi ziyaret etmesini bekliyoruz. Ama Slovakya’yı ziyaret eden Türk turist sayısı çok fazla değil. Bunun için çalışmalıyız.

Büyükanneye inat

Türk yemeklerine bayılıyorum. Küçükken büyükannem Türkiye’ye gidersem köfte yememem gerektiğini çünkü köftenin haftalık biriken çöplerden yapıldığını söylerdi. Ama ben köfteyi sokaklarda yiyorum, çok lezzetli ve temiz. Ve birçok Slovak için Türkiye’ye gelip köfte yemek enterasan bir tecrübe. Türkiye’de yaşamaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Politik önem

Türkiye ayrıca politik açıdan da son derece önemli bir ülke. Suriye, Irak ve İran gibi ülkelerle komşu. İlişkiler iyi olmayabilir ama bu dünyanın her yerinde aynı. Ülkeler, genelde komşularıyla iyi ilişkiye sahip değiller. Türkiye ve Slovakya komşu iki ülke değil ve iki ülke arasında herhangi bir sorun yok. Komşu olsaydık belki sorun olabilirdi. Çekoslavakya dağıldıktan sonra bizim en iyi ilişki kurduğumuz ülke Çek Cumhuriyeti’yle oldu. Bu anlamda komşu olmasına rağmen neredeyse sorunsuz olan iki ülke Slovakya ve Çek Cumhuriyeti’dir. Dağılmalar genelde şiddetli oluyor ama biz sorunsuz bir şekilde ayrılmayı ve dost kalmayı başarabildik.
Slovak diplomatlar, yurtdışında dört yıldan daha fazla görev yapamıyor. Eğer ben Ankara’da dört yıl kalırsam, toplam sekiz yıl Türkiye’de yaşamış olacağım. Sekiz yıl bir insan hayatı için oldukça uzun bir dönem ve bu dönemin benim için güzel olduğunu söyleyebilirim. Bu yıl Slovakya bağımsızlığının 21. Yılını kutlayacağız. Kutlamalar çerçevesinde birçok sanatsal ve kültürel etkinlikler düzenlenecek. Karşılıklı üst düzey ziyaretler planlanıyor.

Adaylığa destek

İstanbul’a ilk geldiğimde iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin hacmi 160 Milyon Dolar’dı. 2006 yılında bu rakam 850 Milyon Dolar’a çıktı. Bugün ise 1.2 Milyar Dolar. Otomotiv, iki ülke ticaretinde önemli bir yere sahip. Görev süremde benim için en önemli olan konu ticaret olacak. İki ülke arasındaki ticaret hacmini 2 Milyar Dolar’a çıkarabiliriz. Bunun için çalışacağım. Slovakya’nın dış politikada önceliği ticaret. Diğer taraftan klasik diplomasi anlamında ilişkileri en üst seviyeye çıkarmak istiyoruz. Türkiye ve Slovakya yakın iki ülke ve birçok konuda karşılıklı işbirliği yapabiliriz. Büyükelçilik olarak Türkiye’nin AB adaylığı başta olmak üzere gerekli ve yapılması gereken tüm konularda destek vereceğiz. Elçilik, Türkiye’nin pozitif resmini Avrupa’ya göstermek için çalışacak.