Köksal, ayrıca IBM’in özel olarak istediği, 12 bin bilişim kelimesinin Türkçe karşılığını da 75 günde bularak tarihe geçiyor.
Galatasaray Lisesi mezunu Köksal’ın başarısı liseyi birincilikle bitirerek başlıyor. Sonrasında davet edildiği Fransa’da, INSA de Lyon Üniversitesi’nin elektronik Yüksek Mühendisi diplomasını aldı. Asıl unvanı elektronik mühendisi olan Köksal, mesleğini hiç yapmayarak, bilgisayar sektöründe bulduğu bir işle çalışma yaşantısına başladı. Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca ve İngilizce olmak üzere beş dil bilen 66 yaşındaki bilim adamının kariyeri, başarılarla dolu. 1967 yılında Hacettepe Üniversitesi’nin Bilgi İşlem Merkezi’ni kurdu ve yönetti. 1976’da ÖSYM Bilgi İşlem Merkezi’nin kuruluşunu gerçekleştirerek, Türkiye’de üniversite sınavı sisteminde yeni bir çığır açtı. Ardından önce Hacettepe’de Bilişim Enstitüsü’nün kurulmasını sağladı ve Bilgisayar Mühendisliği dalında Türkiye’nin ilk doktora programını başlattı. Yetiştirdiği sekiz doktora öğrencisiyle Bilgisayar Mühendisliği bölümünü, Türkiye’de açılan ilk bölüm olarak kurdu. 8 bin 500 üyesi olan Türk Bilişm Derneği’nin Onursal Başkanlığı, Türk Dil Kurulu Yönetim Kurulu üyeliği, TÜBİTAK Bilim Adamı Yetiştirme Grubu Yürütme Kurulu Üyeliği ise yaptığı diğer çalışmaları. Türkiye’de bilişim sektörünün öncüsü olan Prof.Dr.Aydın Köksal ile birlikte 42 yıllık mesleki serüvenini konuştuk:
Aslen elektronik mühendisisiniz. Niçin bilişim sektörüne atılmayı düşündünüz?
O dönem, hiçbir elektronik üretimi söz konusu değildi. Dolayısıyla olmayan bir mesleğin mensubu gibiydim. İlk bulduğum iş, bilgisayar sektöründe oldu. Elektronik mühendisliği yapmadan, bilgisayar mühendisliğini kendim öğrenmek zorunda kaldım.
İlk karşılaştığınız bilgisayar nasıldı?Üzerinde çalıştığım ilk bilgisayarın, programlama dili yoktu. Yapılacak işi makineye, tüm yüzeyinde delikler bulunan bir panel üzerine, iki ucunda fiş bulunan kabloları bağlayarak anlatıyorduk. 62 komut için yer vardı.
ENDÜSTRİ DEVRİMİNİ KAÇIRDIK
Peki bütün hayatınızın merkezine oturtacak kadar, bu mesleği sevmenizde sizi etkileyen etmen neydi?Bilgisayarla tanıştığımda, bunun ülkemin geleceği için, ne denli önemli bir kalkınma aracı olabileceğini düşündüm. Endüstri devrimini kaçırmıştık. Gelişen iletişim olanaklarıyla bilgisayarın ortaya çıkışıyla birlikte, yaklaşmakta olan yeni bir devrim söz konusuydu: Bilişim Devrimi. Bu olanağı iyi kullanırsak, öteki ülkelerle aramızdaki açıklığı kapatmada Türkiye’nin bir sıçrama yaparak, önemli bir kazanım elde edebileceğini düşündüm. Bu nedenle bilişim mesleğine dört elle sarıldım. Öğrenim gördüğüm elektronik mühendisliği mesleğini bırakarak, "bilişim" adını verdiğim bu yeni mesleğe kendimi en baştan bütünüyle verdim.
Bilişim terimlerini Türkçe’ye çevirme düşünceniz nasıl başladı?Mesleğe girince, çevremle Türkçe konuşmak zorundaydım. Birkaç yabancı dil bilsem de, Türkçe konuşurken bellek ya da hafıza yerine İngilizce ’memory’, Fransızca ’memoir’ ya da Almanca ’speicher’ diyemezdim. Başkaları, hangi ülkeden gelmişlerse, ya da Türkiye’de yabancı dille öğretim yapılan okullarda okuyanlar, hangi yabancı dille öğretim görmüşlerse, terim olarak o dilin sözcüklerini kullanıyorlardı. Ben Türkçe sözcükler arasından Arapça kökenli hafıza’yı değil de Türkçe bellemek kökünden bellek sözcüğünü seçtim. Çünkü hafıza bana teknik bir kavramdan çok hafız’ı, hafızlama’yı hatırlatıyordu.Yaptığımız işe o zaman, ’malumat prosesingi’ deniyordu. Bir Türkün kolay kolay anlayamayacağı Arapça-İngilizce kırması bu sözü ben yeni mesleğimin adı olarak benimseyemedim, bilgi işlem dedim. Birçokları şebeke diyordu, ben ağ dedim. Şimdilerde, yabancı dille öğretimin etkisi altında doğrudan İngilizce network diyenler çoğalıyor. Bellek sözcüğü köylerde, ağ sözcüğü balıkçılık yapılan denizlerimizde zaten kullanılıyordu. Ben kullanılan sözcükler içinden, bir düzen içerisinde hep Türkçelerini yeğledim. Türettiğim 2 bin 500’den çok terimin birçoğunu da yine var olan Türkçe köklerle Türkçe ekleri kullanarak bilgisayar, bilişim, donanım, yazılım, imleç gibi yeni sözcükler türetmek için kullandım. Böylece çıktı dedim, İngilizce output diyen de var. Printer yerine yazıcı, scanner yerine tarayıcı, interaktif yerine etkileşimli, relialibity yerine güvenilirlik dedim; dijital bilgi’ye sayısal bilgi, online sistem’e çevrimiçi sistem dedim.
ÇIĞ GİBİ ÇOĞALDI
Bilgisayar kelimesini ne zaman türettiniz? Bilgisayar sözcüğünü 1969 baharında türettim. 1966’dan beri, türettiğim bilgi işlem, donanım, yazılım, bellek, gibi sözcükleri meslek çevremizde zaten kullanmaktaydık. Bilgisayar sözcüğünü gündelik yaşamda kullananlar zamanla çığ gibi çoğaldı. Öyle ki benden 15-20 yaş daha büyük, bir yaşlı profesör, bir gün bana bilgisayar sözcüğünün Türkçede öteden beri var olduğunu bile savundu. Kelimeyi ilk kez Hacettepe Üniversitesi’ne bilgisayar sistemi kiralamak üzere verdiğimiz ihale duyurusunda yayınladık. "Bir bilgisayar dizgesi kiralanacaktır" yazdık.
Bilgisayar kelimesini halkın benimsemesi nasıl oldu?Bunda TRT’nin etkisi çok büyük oldu. Televizyon yayınlarına yeni başlamıştı. Siyah beyaz ekranın en sevilen dizilerinden birisi de Uzay Yolu idi. Bu dizide her yerde bilgisayar vardı. TRT’nin sayesinde uzaylılar bilgisayar sözcüğünü sık sık kullanıyorlardı. Böylece Türk aydınından önce, uzaylılar bilgisayar sözcüğünü kullanmış oldu. PC’lerin çıkmasıyla da ’bilgisayar’ sözcüğü tümüyle kabul gördü.
IBM için 75 günde12 bin kelime türettiIBM için de bilişim terimleri çevirdiniz. Bu süreç nasıl gelişti?IBM, önceleri yazılım ürünlerini yalnızca İngilizce üretiyordu. Elkitapları, ekrandaki kullanıcı arayüzü, hepsi İngilizce’ydi. 1989’da ürünlerini İspanyolca, Fransızca, Almanca ve Türkçe olarak dört dilde de üretme kararı verdi. Türkçenin bunlar arasına girmesi de çok ilginçtir. Yıllarca önce, biz Bilişim Dergisi’ni üç ayda bir yayınlamaya başlayıp bunu sürdürünce, IBM de Türkçe olarak IBM Dergisi çıkarmaya başladı. Kural, dünyada herhangi bir yerde, bilişim alanında, ulusal dilde bir süreli yayın çıkıyor ve bunun süreceği anlaşılıyorsa, IBM de o dilde kendi dergisini çıkarma kararı veriyordu. 1989-90’da da sanırım böyle oldu. Gelişkin bir bilişim terimleri söz dağarcığına sahip Türkçe, IBM Türk’ün, IBM yazılım ürünlerini Türkçeye çevirme projesini, başka birçok ileri ülkeden önce başlatmasını sağladı. IBM benden 12 bin terim içeren bilişim sözcüğüne, Türkçe karşılıklar bulmamı istedi. 90 gün de süre verdi; olağanüstü bir çabayla işi 75 günde bitirdim. Türkçenin gücünden bir kez daha büyülendim.
Bilginin akışkan durumunu anlatmak için ’Bilişim’ dedimBilişim nedir? Kelimenin isim babası olarak açıklayabilir misiniz?Bilişim mesleğimizin adıdır. Bil eylem kökünden bilişmek eylemini, oradan da ad olarak bilişim sözcüğünü türettim, bilginin akışkan durumunu anlatmak için. Herkesin işini yaparken gereksinim duyduğu bilgiyi, kullanıcının amacına uygun biçimde ona sunan bilgisayar destekli sistemlere bilişim sistemi diyoruz. Bilgisayar çevresinde çalışan meslektaşlarımızla Nisan 1971’de oluşturduğumuz meslek örgütümüze de "Türkiye Bilişim Derneği" adını verdik. Bilgisayarcılar Derneği demedik, çünkü bilgisayar yalnızca makine, bir araç. Bilişim ise, insanoğlunun 21’inci yüzyıla girerken yaşadığı üçüncü teknikbilimsel devriminin adı. Endüstri Devrimi’nde kol gücünün makine gücüyle desteklenmesinden yaklaşık 200 yüzyıl sonra, bilgisayarın ortaya çıkışı ile insanın düşünce gücü de, bilişim devrimiyle birlikte, bilgisayar denilen makinelerin bilgi işlem gücünden yararlanma olanağı buldu.
Bilişim Derneği öncülük yaptıTürkiye, şu anda tohumunu attığınız Bilişim sektöründe, dünyada hangi noktada yer alıyor?Derneğimizin çalışmalarıyla, bilişim devrimi adı verilen üçüncü devrimin ayrımına en erken varan ülkelerden biri olduk. Bilişim terimlerinin hemen hepsinin Türkçe kökenli kelimelerle karşılanması da, dünyadaki uluslar içerisinde belki de bir ilk oldu. Örneğin Fransızların yazılım sözcüğü karşılığında bugün kullandıkları le logiciel sözcüğü, Türkçedeki bu sözcükten tam sekiz yıl sonra türetilmiştir. Bilişim devrimine dönük hazırlıklar yapmada da Türkiye Bilişim Derneği dünyada öncülük yapan kuruluşlardan biridir. Türkiye bu meslek örgütünü birçok ileri ülkeden önce, örneğin İsviçre’den 12 yıl önce kurdu. Bugün Türkiye kendi mühendislik gücüyle bütün bankalarını en yeni bilişim sistemleriyle donatmış, turizm sektöründe, hazır giyim sektöründe 18’er milyar dolara varan dışsatım gerçekleştiren, demir dökümde, otomotivde ve daha birçok sektörde, sahip olduğu yazılım gücüyle büyük başarılar kazanan, devlet yönetiminin ve özel şirketlerinin büyük bir bölümünde üretim ve hizmet kuruluşlarını çağdaş bilişim sistemleriyle donatmış ve donatmakta olan bir ülke görünümünde. Bilişim projeleri gerçekleştirmede bugün yeryüzünün ileri ülkelerinden biri olduğumuzu düşünüyorum.
- Zorlu bir serüven oldu sanırım...- Ben eski bir atletim. Galatasaray kulübünde yarıştım, 400 metre engelli koşardım. Bir saniye kazanabilmek için, kendimizle kıran kırana yarışır, ölümüne savaşım verirdik. "Acaba ben bu yarışta ölür müyüm?" diye zorlansanız bile, kendinize acımıyor, bastırıp geçiyorsunuz. İş ve meslek yaşamında da kendimizle böyle yarıştık. Başka bir deyişle spordaki yarışçılığım, proje yönetmenliğine dönüştü. Elimde kronometre, kaynakları sınırlı ülkenin, bu kaynaklarıyla yüksek nitelikli mühendislik ürünleri üretebilme yarışına düştüm. Edebiyata, yazına meraklı, dillere meraklı bir kişiydim. Yazın merakım bilgisayar yazarlığına dönüştü. Dil merakım bilişim terimlerinin, binlerce Türkçe yeni sözcüğün üretimine dönüştü.
- Başarınızın temel noktası neydi?- Bilişim ürünleri üretmemizde anahtar sözcüğümüz kalite oldu. Çok zorlandık, bazen sabahlara kadar çalıştık. Basketbolda olağanüstü baskı altında üçlük sayıları atanlar, on binlerce şut attıkları için başarıyorlar. Biz de mühendisler olarak, gecemizi gündüzümüze katarak çalıştık. Bu bize yaşam sevinci sağladı, onur verdi.
- Aynı zamanda Türkiye Bilişim Derneği’nin kurucusu ve ilk başkanısınız da...- Evet. Şu anda Türkiye Bilişim Derneği Onursal Başkanı’yım. Derneğimiz bir çığ gibi büyümeye devam ediyor, bugün 8 bin 500 kayıtlı üyesi var.
İş ve meslek yaşamında kendimizle yarıştıkZorlu bir serüven oldu sanırım...Ben eski bir atletim. Galatasaray kulübünde yarıştım, 400 metre engelli koşardım. Bir saniye kazanabilmek için, kendimizle kıran kırana yarışır, ölümüne savaşım verirdik. "Acaba ben bu yarışta ölür müyüm?" diye zorlansanız bile, kendinize acımıyor, bastırıp geçiyorsunuz. İş ve meslek yaşamında da kendimizle böyle yarıştık. Başka bir deyişle spordaki yarışçılığım, proje yönetmenliğine dönüştü. Elimde kronometre, kaynakları sınırlı ülkenin, bu kaynaklarıyla yüksek nitelikli mühendislik ürünleri üretebilme yarışına düştüm. Edebiyata, yazına meraklı, dillere meraklı bir kişiydim. Yazın merakım bilgisayar yazarlığına dönüştü. Dil merakım bilişim terimlerinin, binlerce Türkçe yeni sözcüğün üretimine dönüştü.
Başarınızın temel noktası neydi?Bilişim ürünleri üretmemizde anahtar sözcüğümüz kalite oldu. Çok zorlandık, bazen sabahlara kadar çalıştık. Basketbolda olağanüstü baskı altında üçlük sayıları atanlar, on binlerce şut attıkları için başarıyorlar. Biz de mühendisler olarak, gecemizi gündüzümüze katarak çalıştık. Bu bize yaşam sevinci sağladı, onur verdi.
Bilgisayar sözcüğünü 30 yılda oturttukBulduğunuz kelimeleri ülkeye benimsetmeyi nasıl başardınız? 35 yıldır yayınladığımız Bilişim Dergimizde, konferanslarda, derslerde, raporlarda sık sık bilgisayar sözcüğünü kullanıyorduk. Okumuş yazmış hocalarımızdan önce, ilk başta daha çok halk katında benimsendi. Bilişim denilince, bilgisayar denilince sanki herkes ne olduğunu anlıyor gibiydi. Çocuklar, kapıcılar, bakkallar, kasaplar, kısaca halk bugün iletişim diyor, artık muhabere demiyor, haberleşme demiyor. Yılmadık, bilgisayar sözcüğünü 30 yılda oturttuk. 15’inci yılda bile, okumuş bilim adamlarımızın birçoğu "bu sözcük yanlıştır" diyordu; ama kişisel bilgisayarların evlerimize girmesiyle birlikte, halk bunu benimsedi. Öte yandan mesleğimizde büyük hizmetler veriyorduk. Türkiye Bilişim Derneği’ni kurdum, Bilişim Dergisi’ni çıkardım, Bilgisayar Mühendisliği öğretimini, Hacettepe’de ilk önce öğretim üyelerini yetiştirerek başlattım. Kamu yönetim birimlerimizi, özel kuruluşlarımızı, üretim ve yönetim hizmetlerinde büyük verim artışı sağlayan yönetim bilişim sistemleriyle donattık. Bu arada Türkçemize de özendik. Yazılarımızı, tek sözcüğü savruk kullanmadan, bir mücevher gibi titizlikle işledik.
Yazılım sektörünün dünyadaki önemi nedir? Yazılım şu anda dünyada en büyük paya sahip olan endüstridir. Bunun bir kanıtı da dünyanın en zengin adamı Bill Gates’in, bu zenginliği yalnızca yazılım üreterek kazanmış olmasıdır. Bütün meslekleri, bütün hizmetleri verimli kılmanın yolu iyi yazılım ürünleri üretmekten, kullanmaktan geçiyor. Bunda Türkler öne çıkacaklar diye düşünüyorum. Türkçe terimleri üretmemin altında, bu düşü 40 yıl önce görmüş olmam yatıyor.